Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin en değerli markaları sıralamasında bankacılık ve hizmet sektörünün ön sıralarda çıkması, üretimde AR-GE çalışmaları ve markalı ürünlerin önemini bir kez daha gündeme getirdi.
Talat Sam da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Türk sanayicisinin dünya pazarlarında söz sahibi olması için ‘yükte hafif pahada ağır, katma değeri yüksek’ ürünler üretmekten başka yolu olmadığını savundu.
Türkiye’nin genellikle montaj ülkesi olarak yoluna devam ettiğini ifade eden Sam, “Küresel Rekabet Endeksi’nde Türkiye 45. sırada yer alıyor. Küresel rekabet yolcuğuna bizimle ya da bizden daha geç başlayan Finlandiya, Şili, Portekiz gibi ülkeler dahi bizim önümüzde. Bunun tek sebebi bahsettiğimiz ülkelerin AR-GE yatırım ve çalışmalarına bizden daha fazla önem vermesi” dedi.
“Katma değersiz üretim sanayi krizine davetiye çıkarır”
Türkiye’nin gelişmiş-gelişmekte olan ülkeler kategorisinde AR-GE yatırımlarına en az bütçe ayıran ülkelerden biri olmasının önemle takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Sam, şöyle devam etti:
“AR-GE'ye ayrılan bütçelerdeki fark, en değerli 100 şirket içerisinde neden hizmet sektörünün ve özellikle bankaların öne çıktığını gösteriyor. Maalesef Türkiye, üretmeden tüketen bir yapıda. Eğer 2023 yılında ihracatta 500 milyar dolar seviyeleri yerine ‘sanayi krizi’ ile karşılaşmak istemiyorsak AR-GE yatırımları ile yükte hafif pahada ağır ürünlere yönelmeliyiz. Bu süreçte tamamen yerli, katma değeri yüksek, ihraç potansiyeli taşıyan ürünlere imza atmak zorundayız. LTS Teknoloji Grup olarak ilk yerli 3D yazıcı ile biz bu hedefe doğru önemli bir adım attığımıza inanıyoruz. Türkiye’de bizim gibi markalar artmadığı sürece azalan işsizlik oranları, giderek düşen cari açık ve sürdürülebilir büyüme gibi kavramlar hayal olarak kalabilir.”