Güncelleme Tarihi:
KATAR Ekonomi Bakanı Ahmed bin Casim El Sani, Katarlıların ambargodan bir gün önce ile bir gün sonrasında farklı hiç birşey yaşamadıklarını söyleyerek, Türk ve Katarlı işadamlarının İzmir’de gelecek ay bir araya geleceklerini açıkladı. Başkent Doha’da görüştüğümüz Bakan El Sani sorularımızı yanıtladı.
- Körfez ülkelerinin 5 Haziran’dan bu yaba Katar’a uyguladığı ambargo, bugüne dek ekonominizi nasıl etkiledi?
Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkelerinin Katar’ı izole etme planı ilk günden çöktü. Biz zaten böyle bir durumla karşılaşırsak ne yapacağımıza dair önceden çok net bir plan yapmıştık. Ekonomiye ve tüketici mallarına ilişkin her türlü senaryoyu düşündük, böyle bir ambargoyla karşılaşırsak hangi ülkeden ne getirebiliriz diye her şeyi planladık. Krizin ilk saatlerinden itibaren de ortak ülkelerle birlikte çalışıp bu planı hayata geçirdik. Burada özellikle Türkiye çok büyük bir rol oynadı. Süt ve tavuk ürünlerini, günlük tüketilen taze meyve ve sebzeyi Türkiye’den getirdik. Özellikle de krizin ilk günlerinde gerekli olan bu ürünlerin sağlanmasında Türk şirketleri çok önemli rol oynadı. Dolayısıyla da Katarlılar krizden bir gün öncesinden daha farklı bir gün yaşamadılar. Bu nedenle de bu krizde gönülden bizim yanımızda yer alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Türkiye devletine ve Türk halkına müteşekkiriz.
İZMİR’DE BULUŞMA
- Körfez ülkeleriyle yaşanan bu krizin ardından Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişeceğini ve ticaret hacminin artacağını düşünüyor musunuz?
Bu ülkelerle ticaretimiz bitti, bu nedenle tüketici ürünlerinin ithali için kendimize alternatif yerler bulmak zorundayız. Türkiye bizim için çok önemli bir kaynak. 2016’da Katar’la Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 915 milyon dolardı. Bu ambargo, hem Türkiye’deki hem de Katar’daki özel sektör için iki ülke arasında tüm sektörlerde ticareti artırmak için bir fırsat yaratacaktır. Özellikle de gıda, tüketici malzemeleri, inşaat malzemeleri vs. gibi alanlarda... Biz de enerji, petrokimya ve endüstriyel ürünler alanlarında Türkiye’ye ithalat yapabiliriz. İki ülke arasındaki ticareti artırmak ve fırsatları keşfetmek amacıyla önümüzdeki ay İzmir’de Katarlı ve Türk işadamları bir araya gelecekler.
- Ekonomi yönetiminde bundan sonraki hedefleriniz neler?
Bizim amacımız öncelikle gıda, tüketici malzemeleri, inşaat malzemeleri gibi alanlardaki tüm ihtiyacımızı güvence altına almaktır. Ancak Türkiye’yle olan ilişkimiz, coğrafi yakınlığımız ve dostluğumuz nedeniyle dünyadaki ülkeler arasında bizim önceliğimiz Türkiye’yle ticaret yapmak.
- Türkiye’den şu anda ne ithal ediyorsunuz? Türkiye’de yeni yatırım planlarınız var mı?
Şu anda Türkiye’den çok fazla ürün ithal ediyoruz. Ancak bunu daha da artırmak için elimizde fırsat var. Bu fırsat da Katar’a uygulanan ambargo sayesinde ortaya çıktı. Türk şirketlerini bizimle sadece ticaret yapmaya değil aynı zamanda sanayi alanında, hizmet sektöründe ve diğer sektörlerde Katar’a yatırım yapmaya da çağırıyoruz.
- Bu ambargo Katar’ın uluslararası ticaretini ve yatırımlarını nasıl etkiledi?
Her şeyden önce biz dünyadaki en büyük LNG (Sıvılaştırılmış doğalgaz) ihracatçısıyız. Aynı zamanda dünyadaki en büyük GTL (Gazdan sıvıya dönüşüm) ve helyum ihracatçısıyız. Dünyadaki en büyük petrokimya ithalatçılarından da biriyiz. Güneydoğu Asya’ya, Avrupa’ya, Güney Amerika’ya, yani tüm dünyaya bunları ihraç ediyoruz. Dolayısıyla bu krizden dış ticaretimiz ve ithalatımız hiç etkilenmedi. Çünkü zaten dünyanın büyük bölümüyle ticaretimizi deniz yolu ya da havayolu üzerinden sürdürüyoruz. Dış ticaretimizin sadece yüzde 8’i GCC ülkeleriyle yapıyorduk, onun için de alternatif ülkelere gittik.
AMBARGOCULAR EN BÜYÜK KAYBEDEN
- Peki ambargo kararı alan Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin ekonomisi bu krizden etkilendi mi?
Bu krizde ticari olarak en büyük kaybedenler ambargo uygulayan ülkeler oldu. Çünkü biz onlara ihracat yaptığımızdan daha çok onlardan mal ithal ediyorduk. Yani ticaret dengesi daha çok onlara doğruydu. Şimdi onların şirketleri bize mal ihraç etmeyi bıraktı. Aynı zamanda Katar’da bizim projelerimizde çalışan bazı Suudi Arabistanlı, BAE’li ve Bahreyni şirketler de geri dönmek zorunda kaldı, çünkü bu ülkeler şirketlerini geri çağırdılar. Dolayısıyla buradaki kontratlarını kaybettiler. En fazla kaybedenlerden biri de (Dubai’deki) Jebel Ali serbest ticaret bölgesi oldu. Çünkü bizim dış ticaretimizin büyük bölümü daha önce Jebel Ali ticaret bölgesi üzerinden geliyordu. Şimdi onların ambargosu sayesinde tüm dünyadan aldığımız mallar doğrudan Doha’daki Hamad Limanı’na geliyor. Ancak onlar için asıl sorun şu oldu; uluslararası şirketler ve uluslararası iş dünyası GCC’ye olan güvenini kaybetti. Jebel Ali’yi serbest ticaret bölgesi olarak lanse ediyorlardı, artık böyle bir şey yok. Merkez depoları Jebel Ali’de olan bazı uluslararası şirketler artık oradan Katar’a mal gönderemiyorlar. Bu da uluslararası şirketler nezdinde BAE ekonomisine olan güveni sarstı.