Güncelleme Tarihi:
Avrupa Birliği (AB) geçtiğimiz günlerde Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) konusunda yeni bir karar alarak, demir, çelik, çimento, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik gibi sera gazı emisyonlarına dayalı ürünlere sınırda, karbon vergisi uygulanacağını açıkladı. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarında alınan bu kararda deneme süresi, Ekim 2023’te başlayacak. Başlangıç tarihi de dahil olmak üzere birtakım ayrıntıların bu hafta içinde netleşmesi bekleniyor. Türkiye’deki ihracatçılar ise “Hazırlıklarımızı tamamladık” mesajı verirken; yatırımlar ve sürdürülebilir ihracat için teşviklere ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.
CİDDİ YATIRIM ŞART
AB’nin kararı ile ve Türkiye’deki hazırlıkların durumu hakkında Hürriyet’e konuşan TİM Başkanvekili ve İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, “Yaklaşık 2 yıldır bu konuda sektörümüzde hazırlıklar devam ediyor. Ticaret Bakanlığı ile de sürekli istişare halindeyiz. Alüminyum konusunda hazırlıklarımızı tamamlayarak zaten çok güçlü olduğumuz AB pazarında daha da ön plana çıkacağımıza eminiz. Ciddi yatırım gerektiren bu konularda verilecek teşvik ve desteklerle ihracatımızı daha sürdürülebilir bir hale getireceğimize inanıyoruz” diye konuştu.
Henüz AB’nin bu konuda nasıl denetim yapacağı gibi ayrıntıların netleşmediğini vurgulayan Tecdelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektör 2022’de daha yıl bitmeden 5.8 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek 2021 yılını geride bıraktı. 2021’de sektörün ihracatı 5 milyar dolardı. 2021’de AB’ye yapılan ihracat ise 2.8 milyar dolar seviyesindeydi. Buradan bakılınca da AB pazarının bizim için ne kadar önemli olduğu daha net anlaşılıyor. Gelecekte alüminyuma daha da fazla ihtiyaç duyulacak. Yani daha fazla ihracata imza atabiliriz.”
FATURA FAKİR ÜLKELERE
İngiltere merkezli, uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’a göre, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerin de bu sisteme dahil olup, vergi ödemek zorunda kalması en büyük sorun olarak gösteriliyor. Oxfam AB Vergi Uzmanı Chiara Putaturo, “AB iklim krizinden en çok zarar görmelerine rağmen fakir ülkeleri vergi ödemeye zorlayarak, sorumluluğu en az sorumlu olanlara yüklemiş oluyor. AB ülkeleri henüz buradan gelecek gelirleri iklim finansmanı için harcamayı dahi kabul etmedi. Karbon emisyonlarında ortaya çıkan maliyeti fakir ülkeler üstlenecekken AB’nin de iklim finansmanı fonlarını artırması gerekiyor” dedi.
2.3 MİLYAR EURO GELİR BEKLENİYOR
Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Başkanı Onur Ünlü konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi; “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, 2023’ten 2026’ya kadar bir izleme süreci başlatacak. AB örneğin 1 ton demir-çelik başına, 100 ton karbon emisyonu salabilirsin diyecek. 100’ün ne kadar üzerindeyse aradaki fark kadar ödeme yapılacak. Türkiye’ye maliyetinin 2 milyar Euro olacağına dair birtakım görüşler var, bu çok doğru değil. AB’nin beklentisi zaten toplamda 2.3 milyar Euro gelir sağlamak. Sadece öne çıkan sektörler değil; NACE kodundaki tüm işletmeler de bu durumdan etkilenecek, en büyük tehdit bu noktada. Şu anda Kapsam 1 için konuşuluyor; 3 yıl içinde Kapsam 2 ve Kapsam 3’e geçilmesi asıl risk. Sadece fabrikanın tükettiği enerji değil; oraya gelen hammadde ve yarı mamul için ne harcandıysa bunların eklenmesi, şirket çalışanların taşıtlarına kadar giren bir süreç olacak. Burası da devreye girerse, bizim Uzakdoğulu ülkelere göre avantajımız ortaya çıkacak.”