SULTANLAR Grup’un temeli 1945’te dede Sultan Yıldız tarafından atılmış. Babalar Selahattin ve Şeref Yıldız ise Sultanlar’ı Türkiye’nin hızlı tüketimde önemli dağıtıcılarından biri haline getirmişler. Ayrıca Tibet ve Hayat Gıda’yı kurarak gruba sanayici kimliği kazandırmış. Camsil, Arı Mama, Ernet, Kenton gibi bir kuşağın çok iyi bildiği markaların sahibi. Kendileriyle aynı yıllarda üretime başlamış ve markalaşmış pek çok firma Türkiye’ye peş peşe gelen global firmalara satılırken, Sultanlar Türk kalarak global devlere kafa tutmayı tercih etmiş. Yatırımlar yaparken markalaşma oluşumlarını ihmal eden grup, şimdi bu konuya da el attı. Üstelik sadece global devlere kafa tutmakla kalmıyor, ihracat atağıyla onlarla yurtdışı pazarlarda da rekabet ediyor. Sultanlar Grup’un üçüncü kuşak temsilcilerinden Yönetim Kurulu Üyesi, 45 yaşındaki Faruk Yıldız ile grubun faaliyetlerini işten arta kalan zamanlarını konuştuk.
En yeni marka 40 yıllık
65 yıllık geçmişiniz var. Jenerik markalarınız var ama geri planda kaldınız. Neyi ihmal ettiniz?Geçmişte global firmalar yokken üretim, satış kolaydı. Onlar bizi kendimizi yenilemeye, büyütmeye itti. Hem temizlik hem gıdada faaliyetlerimiz var. 2000’lerin başında üretim tesislerini büyüttük, makineleşmeye ağırlık verdik. Global markaların gelişi bizim yatırım zamanımıza denk geldi. Marka ve ürün geliştirmeye eğilemedik. Artık buna eğiliyoruz. Kabartma tozunda, cam temizleyicide, tuvalet koku gidericisinde Türkiye’de ilk biziz. En yeni markamız 40 yıllık. Kenton’u herkes yabancı sanıyor ama bizim.
Bu süreçte sizi komple veya marka bazlı satın almak isteyenler oldu mu? Gıda bölümünü komple almak isteyenler oldu. Temizlikte markaları tek tek almak istediler ama satılmadık. Hâlâ da teklif geliyor. Sıcak bakmıyoruz.
Karadeniz inadı deyin
Neden? Ticari bakmıyor musunuz tekliflere?
Açıkçası bakamıyoruz. Karadeniz inadı deyin, ne derseniz deyin... Bu markalar çok iyi yerlere gelecek ve bunu biz yapacağız. Yeniden parlatmaya başladık. Hatta ben Türklerin sattığı markaları geri almak istiyorum. İki bin çalışanım keşke 20 bin olsa. 55 ülkeye ihracatım var. Global şirketlere Türkiye’de yenilmemişiz ve onlarla yurtdışında da rekabet ediyoruz. Camsil ve Ernet bazı ülkelerde isim olarak da tuttu. Irak’ta ve Türkmenistan’da fabrika kuruyoruz. Yaklaşık 15 milyon dolarlık bir yatırım. Globalleşirken ortaklığa sıcak bakıyoruz ama.
Aile şirketi olmanın getirdiği zorluklar yok mu? Üçüncü kuşak genelde çok çatışır.
Grubun Yönetim Kurulu Başkanı babam Şeref Yıldız 70 yaşında. Ancak bütün işler iki kuzen bizde. Ben üretim, kuzenim dağıtıma bakıyor. Bütün sülale koca bir bahçede yaşıyoruz zaten.
Bütün sülale birlikte mi yaşıyorsunuz? Yaklaşık 150 kişiyiz, 12 kadar hane... Bizim apartmanda en üst katta babam oturuyor, onun altında ben. Dört bloklu bir site... 1970’lerde yapılmış ve zamanla büyümüş. Sadece akrabalar oturuyor. Binanın altında bir salon var. Bütün bayramlaşma, iftar, düğün, dost ağırlama orada yapılır. Ayrıca yeni ürünleri ilk bizim sakinler tadar. Eşim de bahçedeki sülalem de tüketici. Bundan daha iyi bir geri bildirim olur mu? Tattırır, denettirir, fikirlerini alırız.
Kalp riski var 15 kilo verdimNasıl beslendiğime çok dikkat ederim. Sabah yeşillik ve kepek ekmeğiyle doyurucu kahvaltı ederim.
Öğlen kupada çorba ve yanında balık, yeşillik ve bir dilim ekmek yerim.
Saat 15.00 gibi bir armut ve süt alırım.
Akşam ise bir tabak
yemek yerim. Sebze, çorba, yoğurt veya balık... Birisini yerim.
Ailede kalp, şeker, tansiyon riski var. 15 kilo verdim.
Mıhlama yemeye Ümraniye’ye giderizKaradeniz mutfağını çok severim. Pazarları Ümraniye’deki Nur Abla’da mıhlama yeriz.
Ailece oraya gitmeye bayılırım.
Kafeteryalara çocuklarla giderim. Ben hep ailece yapılan gezilerin adamıyım.
Yeni açılan yerleri de denerim.
Gittiğim mekanları estetik açıdan da incelerim.
Babalarımız hiç acımadı, ezdiHer daim işin içindeydim. Babam, dedem Tahtakale’den yetişme. Tatillerde, okuldan arta kalan zamanlarda hep çalıştım.
İlk işim raf dizmekti. Sonra mal ayrımı, sonra müşteri ziyaretleri başladı.
10 yaşındaydım. Babam, babalarımız gerektiğinde ezdi; hiç acımadı. Üretimin her aşamasını biliyorum.
O kadar uzun zamandır üretimin, işin içindeyim ki makinenin ritminden bozulduğunu anlarım.
Çok küçükken babam inşaat yapardı. Tuğla da taşırdım beton da sulardım. Hayalim inşaatçı olmaktı. Zaten bu alanda da işlerimiz var.
Küçük araba koleksiyonum varSinemayı çok severim. 16 ve 13 yaşlarında iki çocuğum var onlarla sinemaya giderim.
Çocuklarla hafta sonları vakit geçirmeyi severim. Birlikte alışveriş merkezi, süpermarket gezeriz. Birkaç ürün satarız.
Okumaya düşkünümdür. Kişisel gelişim kitapları çok okurum. Roman da okurum.
Küçük araba koleksiyonu yapmaya çalışıyorum. Yurtdışında denk geldikçe topluyorum.
Org çalmayı severim. Oğlanlara kanun ve ud aldım.
Kendimce fotoğraflar çekerim.
Eşim de ben de hız yaparız birbirimize kızarızŞoförü oturtup kendim kullanırım ama mutlaka yanımda olur. Maaşını bölüşüyoruz bu yüzden. Şaka!
Bazen o beni bazen ben onu taşıyorum.
Okumam, raporlara bakmam için şoför gerekiyor. Pek arkada oturmam. Sadece uzun yollarda arkada otururum.
Sadece bir tane arabam var BMW 740.
Eşimin de kendi arabası var. O da sever. İkimiz de hızlı kullanırız. Kim yardımcı pilotsa pilota kızar.
İşyerine ilk giren son çıkanım
Güne erken başlayanlardanım. 05.30’da kalkarım. Hava aydınlanmadan kalkıp sakin sakin düşünürüm.
Mutlaka güne sporla başlarım.
Sabah 07.00 gibi işe ilk gelen ben olurum.
İlk girenim ama ilk çıkan değilim; son çıkanım. 20.00 gibi evin yolunu tutarım.
Yatmadan kitap ve günlük 3 gazete okurum. Çocuklarıma da her gün bir köşe yazısı okutturuyorum.
Uzun olunca dikkat dağılır verim azalırPlanlı olmaya çalışıyoruz. Geçmişte böyle değildik.
Planlı oldukça hayatımız kolaylaşıyor.
Bizim işimiz çok toplantı gerektiriyor. Günde minimum 5 toplantı olur.
Uzun sürmesini hiç sevmem; dikkat dağılır, verim azalır.
Ailece bir araya gelip istişare ederiz.
Kültür turizmine ağırlık verdikYakın zamana kadar çocuklarla Türkiye içinde gezdik.
Çocuklarım Anadolu’nun güzel yerlerini güzel insanlarını görsün diye kültür turizmine ağırlık verdik.
Artık çocuklar büyüdü ve lisanları da gelişsin diye yurtdışını tercih ediyorlar.
Maksimum 4 gün tatil yapabiliyoruz. Bensiz zevk almadıkları için ailem de devam etmez.
Yalova’da yazlık var. Orada yazları mümkün olduğunca vakit geçiririz.
Oğlanı bilek güreşinde yenerdimSabahları yürüyüş, kültür-fizik hareketleri...
Bir saat, yaklaşık 5 kilometre koşubandında yürürüm.
Hafta sonları yürüyüşü 10 kilometreye çıkarırım.
Düne kadar oğlumu bilek güreşinde yenerdim. Şimdi kol kaslarımı güçlendirmeye çalışıyorum.
Spor olarak illa yapmam ama yüzmeyi severim. Masa tenisi, bilardo da oynardım.