Güncelleme Tarihi:
1926 yılında kurulan Helvacıoğlu Kahve'nin 3'üncü kuşak patronu Barış Helvacıoğlu, tek başına yoğun bir tadı olan ve yanında hiçbir şeye ihtiyaç duyulmayan bir kahvenin iyi kahve olduğunu söyledi.
Helvacıoğlu, “İyi kahve en yalın anlatımıyla şeker ihtiyacı hissettirmeyendir. Bu bütün kahve türleri için de geçerlidir. Türk Kahvesi'nde şeker, filtre kahve ve espressoda ise süt ihtiyacı hissetmemelisiniz. Aradığınız her şey kahvenin kendi lezzetinde var olmalıdır. Kahveden herhangi bir fermente tat almamalısınız. Bu da kahvenin yetiştiği coğrafya ve iklimle bağlantılıdır” diye konuştu.
Aslında Türk Kahvesi'nin sadece bir kahve türü olmadığını, bir kültür sembolü ve bir tarihin fincana sığmış hali olduğunu vurgulayan Helvacıoğlu, “Dolayısıyla, zaten çok ilgi çekici ve lezzetlidir. Yapmamız gereken Türk kahvesini daha çok ön plana çıkarmak ve sunmaktır. Bu alışkanlığı kazanan herkes, eminim ki ömür boyu Türk Kahvesi'ni hayatının bir parçası haline getirecektir” dedi.
“Türk Kahvesi'ni dünyaya rahatlıkla içirebiliriz”
Türk Kahvesi'nin kendine has bir tadı ve rengi olduğunu söyleyen Helvacıoğlu, Türk Kahvesi'nin dünyadaki diğer kahve usullerine nazaran daha açık renkli olması gerektiğini de söyledi.
Türk Kahvesi'nin Türk kültüründeki yerinin ayrı olduğunu söyleyen Helvacıoğlu, şöyle konuştu:
“Mesela, değer verilen misafire her zaman Türk Kahvesi ikram edilir. Kırk yıllık hatırı olan acı kahveyi nasıl daha yumuşak hale getirebiliriz ki yeni jenerasyonun da Türk Kahvesi'ne olan ilgisini arttıralım? Üniversiteyi bitirdikten sonra, bunun için dünyadaki bütün yüksek kaliteli kahve üreten ülkelerin başlıca firmalarıyla temasa geçtim. Onlar daha çok espresso ve filtre kahve alanlarında uzmanlaşmışlar. Çünkü genel olarak Avrupa'ya, Amerika'ya, İtalya'ya ve Japonya'ya ihracat yapıyorlar. Doğal olarak önce Türk Kahvesi'ni onlara anlattım. Numuneler gönderdim ve nasıl içime hazır hale getirilmesi gerektiğini öğrettim. Onlar da bana numuneler ve harmanlar göndermeye başladı. Bu farklı numuneleri birbiriyle harmanlayarak işe başladım. Hem doğunun hem de batı ülkelerinin damak tadına uygun, ince çekilmiş kahveler yapabileceğimizi gördüm. 25 farklı Brezilya Kahvesi'yle çalışmalar yaptık, bu çalışmalar sonunda 8 çeşit Türk Kahvesi çıkarmaya karar verdik. Buradaki en büyük handikaplardan biri ise yurt dışındaki insanların zamandan tasarruf etmek istemesiydi. Yerli beyaz eşya firmaları tarafından üretilen telve makinesi sayesinde zaman problemi çözülmüş oldu. Bu makineler Türk Kahvesi'ni hızlı bir şekilde içime hazır hale getirebiliyor. Sonuç olarak, kahveyi dünyaya tanıtan bir millet olarak kendi kültürümüzün bir parçası olan Türk Kahvesi'ni dünyaya rahatlıkla içirebiliriz.”
Provador olmak
Provador yani kahve gurmesi olarak Sherwood Mobilya'da Türk Kahve'si eğitimleri veren Helvacıoğlu, kahvenin tadına bakma konusunda birçok farklı yöntem bulunduğunu söyledi.
Helvacıoğlu, “Kilosu 10 lira olan kahve ile kilosu 200 lira olan kahve arasında görünüş olarak hiçbir fark yoktur. Kahveyi incelemenin farklı bir sistemi vardır. Aynı kahveyi altı farklı bardağa koyarak tadına bakıyorsunuz. Aralarda su içmeniz gerekiyor. Bu arada kahveyi tadına baktıktan sonra yutmuyor, tükürüyorsunuz. Kahveyi tadarken ne kadar oksijenle beraber çekerseniz o kadar doğru tat alırsınız. Bu kişilere provador deniliyor. Tabii ki bu tatları ayırt edebilmeniz için dünyada yetişen kahve türlerini çok iyi tanımanız gerekir” diye konuştu.