Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyo-nu’nun (TESK) yayımladığı rapora göre ülkemizde geçen yıl kadın esnaf ve sanatkâr sayısı 10 bin 383 kişi artarak 265 bin 245’e ulaştı. Nüfusa göre Türkiye’de en çok kadın esnafın ise Çanakkale’de olduğu açıklandı. Şehirde toplam kadın esnaf sayısı 4 bin 500’e ulaştı. Peki, ama Çanakkale’yi diğer kentlerden ayıran ne? Çanakkale’nin kadın esnafları bu liderliği nasıl yorumluyor, kendilerinden yerinde dinledik.
Çanakkale’de kadın esnaflar her yerde. Eceabat’tan yola çıkan feribottan Çanakkale iskelesine iner inmez, gözümüze kestane tezgâhı sahibi Mualla Kırbaç takılıyor. 1990 yılından beri esnaflık yapan Kırbaç, kestane tezgâhını 21 yıl önce hastalanan eşinden devralmış. Diğer tezgâhlarda da komşuları ve oğlu satış yapan Kırbaç’a “Boğaz’a karşı, en şık yere sahip olduğunu” söylediğimizde “E, hak ettim ama” diyor ve radyoda çalan Türk sanat müziği şarkısına eşlik ederek gülümsüyor.
İŞLERİNİ KURUYORLAR
Kırbaç, Çanakkale’de kadın esnaf sayısının neden bu denli çok olduğunu ise fabrika gibi büyük alanlarda istihdam sağlanmadığı için, kadınların kendi işlerini kurmaya yöneldiklerini anlatarak açıklıyor. “Çanakkale’de iş sahası yok; ne tekstil ne de sanayi. Ben işimi severek yapıyorum ama üç oğlumun yazın güneş altında, kışın soğuklarda bu işi yapmalarını istemem. Kadınlar da bu durumdan etkilenerek esnaflığa yöneldi” diyen 60 yaşındaki Kırbaç, “Şükürler olsun ki, rahmetli eşimden devraldığım bu işim var. Ayrıca bu Boğaz manzarasına bakan insan hiç yaşlanır mı” demeyi de ihmal etmiyor.
40 YILLIK ŞEKERCİ
İster Aynalı Çarşı, ister iskele, ister tarihi Çarşı Caddesi... Çanakkale’de kadın esnaflar ve girişimciler her yerde. Ne iş yaparlarsa yapsınlar ya da kendileriyle ilgili hangi yorumda bulunurlarsa bulunsunlar, ortak noktaları konuşmalarına yansıyan özgüvenleri ve biz misafirlerine “Bir çay içmeden yollamam” diyen anaç tavırları.
Çanakkale’nin en köklü esnaflarından biri şekerci Gülfem Süslüoğlu. Mesleğini eşinden öğrenen Süslüoğlu, 40 yıldır evinin alt katında bulunan şeker dükkânını bir gün bile aksatmadan çalıştırıyor. “Dükkânım aslında eskidi. Dekoru demode gibi duruyor fakat her gelen ‘aman ellemeyin’, ‘sakın yenilemeyin’ dediği için pek bir değişiklik yapamadım. Eşimin anısına duvarları, tuttuğu takımın renkleri sarı-kırmızıya boyatmam dışında kırk yıl önce neysek bugün de oyuz” sözleriyle nostaljik dükkanını anlatan Süslüoğlu, yirmi yıl önce eşini kaybedince imalâtı bırakmış fakat esnaflığa devam etmiş. “Babam 97 yaşında öldü, yani daha 23 yılım var” diyerek tebessüm eden Süslüoğlu, sağlığı nedeniyle artık her işe koşturamadığını söylüyor. Süslüoğlu’nun unutamadığı anılardan biri 1974 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’le yaşanmış. “Ankara’ya bir subay Reis-i Cumhur’a bir paket badem ezmemizden götürmüş. Korutürk, öylesine beğenmiş ki, paketimizin üstündeki adresi verip bir subay görevlendirmiş. Bir gün bir baktık karşımızda rütbeli biri! Meğer görevli ta buraya, Çanakkale’ye badem ezmesi için gelmiş.”
ATİYE ÇAMAŞIR’IN SIRRI
Atiye Oruç ise Çanakkale Çarşı Caddesi’nde, şubesi bulunan ve iç çamaşırı alanında Marmara Bölgesi’nde oldukça meşhur olan bir iş kadını. Oruç, “Babam kırtasiyeciydi, oradan esnaflığa bir aşinalığım var. 22 senedir bu işi yapıyorum. Yıllar önce evimize yakın bir mahallede ufak bir tuhafiye çalıştırıyordum. Fakat tuhafiyem adı gibi ‘tuhaf’tı. İç çamaşırı dâhil birçok ürünü orada tanıdım, sattım. O dönemde çocuklarım büyümeye başladı ve ben de 13 yıl önce işleri büyütüp çarşıda bir mağaza açmaya karar verdim” dedi. Atiye Oruç’a başarısını neye borçlu olduğunu sorduğumuzda kendi alanından bir örnekle bu durumu açıklıyor: “Bir bakışta doğru bedeni ve beğeneceği modeli saptamanız gerekir. Bir anne gibi sabırlı ve nazik olmalısınız.”
ESNAFLIK BİZDE BABA YADİGÂRI
“Çanakkale’nin kadınları zevkli ve çok çalışkandır” diyen hediyelik eşya dükkânı sahibi 57 yaşındaki Ayfer Dişçi, doğma büyüme Çanakkaleli. Dişçi’nin annesi erken yaşta yakalandığı guatr hastalığına iyi gelen iyot mineralini bulmak için Türkiye’ye gelen bir Alman. Klasik radyolar satan babasının yolu ise o günlerde Çanakkale’den İstanbul’a Alman toptancısına düşer. Karşılaşmadan sonra yaşananları “Güzel bir aşk hikâyesi” diyerek anlatan Dişçi, 1948’den beri ailecek esnaflık yaptıklarını anlatıyor. Ayfer Dişçi, esnaflığın inceliklerini de babasından öğrenmiş. “En çok kadın esnafın Çanakkale’de olduğunu duyduğumda mutlu oldum fakat şaşırmadım. Çanakkale kadınlarının enerjisi bir başkadır” diyor.
EMEKLİ OLUP GİRİŞİMCİLİĞE ADIM ATTI
KAFASINDA bonesi, üstünde lekeli önlüğüyle pür dikkat mutfağa odaklanan Mefaret Ünlü, 52 yaşında emekli bir yönetici asistanı, aynı zamanda Beyhan isimli ev yemekleri restoranının sahibi. “Hep hayalimdi” dediği Beyhan Sofrası’nı devralalı 9 yıl olmuş. Eşi ve ortağı Birol Bey’e ne sorsak “Patron orada” diyerek eşini işaret ediyor. “Sabah mesaimiz sabah 6 buçukta başlar, akşam 7 buçukta biter. Hedef kitlemiz öğle yemeği yemeye gelenler” diyen Ünlü, ekibiyle beraber mavi önlüğünü giyip sabahtan öğlene kadar ocağın başında çeşit çeşit yemek yapıyor. Ünlü, bir kadın olarak Çanakkale’de ticarette herhangi bir ön yargı ya da zorlukla karşılaşmanın pek de olağan olmadığını söyleyerek, kendisinin de esnafların yaşadığı genel sorunları yaşadığını söylüyor.