Güncelleme Tarihi:
Telekonferans yoluyla görüştüğümüz TOBB Şanlıurfa Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Cevahir Asuman Yazmacı’dan hem şehirdeki kadın girişimciler için gerçekleştirdikleri projeleri dinledik hem de girişimci kadınların hikayelerini. Kendi hikayesinin başlangıcının bir restoranda aldığı kötü hizmet olduğunu söyleyen Yazmacı, girişimcilik serüvenini şöyle anlatıyor: “Benim hikayem, yediğim kötü yemek ve kötü hizmetle başladı. Urfa’daki herkesin gittiği bir mekandan bahsediyorum. Mekan güzel ama bunun dışındaki herşey çok kötüydü. İşletme müdürüne sorduğumda ‘işinize gelirse’ dedi. İşime gelmedi. Erkek egemen bir sektörde, yiyecek-içecek sektöründe yer almak, akıllara gelmeyen bir işti. Özelde Şanlıurfa kadınına, genelde bölge kadınına olan bakışı değiştirdim. ‘Kadındır yapamaz, 6 ayda gider’ diyorlardı. 16. yıla girdik.”
BİR SAATTE 15 YILLIK İŞLETMEMİ KAYBETTİM
Önce Cevahir Konuk Evini, Şanlıurfa’nın ilk butik oteli ve restoranını açtığını söyleyen Yazmacı, “2015’e kadar sürdü. İşlettiğim yer kamuya aitti ve 2015’te ihalesi yenilendi. Bir anda en yakın arkadaşlarım tarafından rakamlar çok yükseltildi. Bir saatte 15 yıllık işletmemi kaybettim. ‘Her şerde bir hayır vardır’a çok inanırım. Sonrasında Urfa’nın en eski hanlarından birini, Samsat Hanı’nı kiraladım. 700 yıllık bir han. Şehre çok ferah ve güzel bir mekan kazandırdım. O yüzden ihaleye girerek rakamı yükselten arkadaşlarıma teşekkür ederim“ dedi.
Yazmacı, Şanlıurfa Kadın Girişimciler Kurulu’ndaki projelerini de şöyle aktardı: “Şehrin ilk kadın girişimcisiyim. Şanlıurfa TSO yönetimi ve Meclisi’ne seçilmiş ilk kadınım. 2007 yılında TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’yla bu yola çıktık. Ayrıca Kadın Girişimciler Kurulu’nun Türkiye yapılanmasında başkan yardımcılığı görevim var. Rifat Başkanımızla yol yürümekten mutluyum ve kendisine teşekkür ediyorum. Göreve gelince ilk olarak Trabzon’la kardeş şehir protokolünü imzaladık. Trabzon’daki kadınlarla, Şanlıurfa’daki kadınların işbirliği yapmasını istedik. Bu proje, TOBB’da da ilkti. İki şehri biraraya getiren ilk organizasyondu.”
PARAYI NASIL YÖNETECEĞİNİ ANLATMAK LAZIM
Coğrafi işaretli ürünlerin satılmasına yönelik kadın kooperatifi kurulması çalışmalarının da olduğunu söyleyen Yazmacı, “Biz coğrafi işaretli ürünlerde 29 çeşitle birinciyiz. Kadınlarımızın da bu ürünlerle ilgili aktif olmasını istiyoruz. Ayrıca Kızkardeşim Projesi’nin buluşmalarını tamamladık. Geleceği Yazan Kadınlar Projesi’nde finale kaldık. Kişisel gelişim seminerleri verdik. Sosyal medya hesaplarını oluşturduk. Kadınlar için teknokentle protokol imzaladık. Amacımız nitelikli kadın girişimcilere destek olmak. İnteraktif pazarlama için 40’dan fazla kadına eğitim verdik. Başarı hikayeleri konferanslarını başlattık. Parayı nasıl yöneteceğini kadına anlatmak lazım. Buna ilişkin çalışmalarımız oldu” dedi.
30 GİRİŞİMCİ KADINA DİL EĞİTİMİ VERİLECEK
Yeni projeleriyle de, kadın girişimcileri uluslararası pazarlara açacaklarını söyleyen Yazmacı, “AB hibeleri kapsamında kadın girişimcilerin ihracatını artırmak istiyoruz. 4 ay boyunca 30 kadına yabancı dil, kişisel gelişim, e-ticaret ve pazarlama ve ihracat eğitimleri vereceğiz. 4 ay sonunda sınava tabi tutacağız, başarılı olan 15 kadını yurtdışına götüreceğiz. Yurtdışındaki girişimci kadınlarla işbirliği kurmalarını sağlayacağız. Tanıtım konusunda biraz yetersiz kalıyoruz, oysa bu bölge üzeri tozlu bir elmas gibi… Sadece bu projeyle yetinmiyoruz. Kadın girişimci destek merkezi kurma çalışmalarını başlattık. Bu merkezde işyerleri, atölyeler kurulacak. Kreş, sergi salonu, ofisler, toplantı salonları olacak. Ayrıca genç kızlarımızla da girişimci kadınlarımızı buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.
TOBB ŞANLIURFA KADIN GİRİŞİMCİLER KURULU ÜYELERİ ANLATTI
NASIL GİRİŞİMCİ OLDULAR?
Hatice Kübra İlhan: Şanlıurfa’da doğdum ve büyüdüm. 2009’da mimarlıktan mezun olduktan sonra aile şirketimizde çalışmaya başladım. Bereketli toprakların merkezinde bir şehirde büyüyünce bundan etkileniyorsunuz. Aslında benim öyküm, babamın her bayram beni Urfa’nın eski sokaklarında gezdirmesiyle başladı. Mimar Sinan’da restorasyon üzerine yüksek lisans da yaptım. Hamam, konak cami gibi birçok projede çalıştım. İnşaat erkek işi gibi bir algı var. Aslında kadınlar daha titiz çalışıyor. Geleneksel bir Halfeti evini turizme kazandırmak da projelerimizden biri.
Gülseren Kaplan: Gayrimenkul danışmanlık hizmeti veriyorum. Bu sene başladım. Daha önceleri ise gönüllü olarak kadınlara yönelik çalışmalar yapıyordum. Şiddet sadece fiziksel değil, duygusal şiddet de yoğun olarak yaşanıyor. Ben de kadınları bilinçlendiriyorum. İki çocuğum var.
Ayşegül Sonekinci: Urfalıyım. Üniversiteden sonra yönetici asistanlığı, öğretmenlik yaptım. Halen kurumsal bir yapıda akreditasyon sorumlusu olarak çalışıyorum. 2018’de de bu kurula başladım. Ailede üniversiteyi dışarıda okuyan ilk kız çocuğu benim.
Hatice Kübra Cevheri: 1919‘da dedemiz tarafından kurulmuş bir işletmemiz var. Gıda ve hayvancılık üzerine çalışıyoruz. Şu anda biri Ceyhan’da, biri Urfa’da iki tesisimiz var. Halen 3. nesil olarak işbaşındayız ve 20 ortağız. Biz ailenin ikinci kuşağıyla birlikte çalışıyoruz. Tarımda mirasla genelde araziler bölünür ama biz bütünleşerek kurumsallaşmaya önem verdik.
Emel Göllü: Eczacıyım ve Urfa geliniyim. Kadınların güzelliklerine katkıda bulunmak istedim. Birçok eğitim aldım. Yeni bir eczane düzeni geliştirdim. Halen de bu yolda ilerlemeye devam ediyorum.
Ceren Odabaşı: Diyetisyenim ve 27 yaşındayım. İki sene önce mezun oldum ve burada kalmakla, İstanbul’a gitmek arasında kaldım. Tam İstanbul’a dönecekken, Asuman Hanım’ın teklifiyle kaldım. Evlere diyet menüler gönderiyorum. Cevahir Han’da da diyetisyenlik desteği veriyorum.
Tuba Demir: Elektrik-elektronik mühendisiyim, 5 yıldır kendi ofisimde çalışıyorum. Bir de çalışanım var. Önce iş başvurularında bulundum. Baktım kadınlar için mühendislik alanında işverenler daha önyargılı, ofisimi açmaya karar verdim.
500 LİRAYLA TARIM İŞÇİLİĞİNDEN PATRONLUĞA
Dilek Aslan: Tekstil sektöründeyim. 3 çocuk annesiyim. Ben yola tarım işçiliğiyle çıktım. Eşim de tarım işçisiydi. 3 ay çalışıyor, 9 ay duruyorduk. ‘Böyle olmaz’ dedim ve eşimden Urfa’ya taşınmayı talep ettim. Gelince ev sahibiyle konuşup, ev kirasını bile daha sonra verebileceğimi kabul ettirdim. O aralar belediyenin verdiği 500 liralık mikro krediyi duydum. Eşimden habersiz aldım ve ikinci el bir makineyle evin yolunu tuttum. Eşimle tartışa tartışa, bir yakınımızın verdiği yöresel çeyiz ürünleri siparişiyle başladım. Evin bir göz odasında bir yıl böyle çalıştım, sonra bir overlok makinesini daha aldım ve eşime verdim. İlk çalışanım eşim oldu. Şimdi 10 çalışanımızla devam ediyoruz. Bu yıl sektördeki 15. yılımız.
BİR KÖYÜ DEĞİŞTİREN KARDEŞLER
Remziye Yaygın: Babam, okuma yazmayı askerlikte öğrenmiş. Okuma yazmayı öğrendikten sonra orada bulduğu herşeyi okumaya çalışınca, komutanı “Elimizde bir rüya tabirleri kitabı var. Bunu vereyim de, bari bunu oku” diyor. O kitap hâlâ duruyor. ‘Haydi kızlar okula’ kampanyası, biz okula başladığımızda yeni başlamıştı. Babam ikimizin birlikte okumasını istedi. Bize hep ‘siz okuyacaksınız’ derdi ve biz de bu sorumlulukla yetiştik. Tanımadığımız köylerden insanlar gelip babama ‘kızlarını okutma, dünyanın binbir türlü hali var’ diyordu. Ama babam hayallerimizden vazgeçmedi.