Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin tek yatırım yapılabilir nota sahip olduğu uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, Türkiye ekonomisine yönelik dikkat çekici açıklamalar yaptı. Ökmen’in yazılı açıklamasında, “Türkiye ekonomisinde, kalıcı bir toparlanma sağlayacak, yatırımcılara yön işareti sunacak ve kapsayıcı bir ekonomik program oluşturacak kurumsal ortam kaybolmuştur” denildi. JCR, en son ekimde Türkiye’nin yabancı ve yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notlarını “durağan” görünüm ile ‘BBB-’ yatırım yapılabilir seviye olarak teyit etmişti.
Geçen yılın ikinci yarısından itibaren başlayan küresel toparlanmanın devam ettiğini belirten Ökmen, “Ancak küresel ekonomilerdeki bu toparlanma Türkiye ekonomisi için geçerli değildir. Zira Türkiye ekonomisi bozulma süreci içerisindedir. Kamusal alanda, siyasi ve ekonomik kurumların gücü, kalitesi ve hizmet üretme kapasitelerinde yaşanan zayıflama süreci devam etmektedir” dedi. Güven ve güvenlik ortamlarının endişeli yapısı yatırımcılar nezdindeki iyimserliği engellediğini belirten Ökmen şöyle devam etti: “Reform niteliğinde olmasa da krediler, yatırımlar, ihracat, istihdam artırma girişimleri, bölgesel/sektörel vergi teşvikleri ve önlemleri çerçevesinde ekonomiyi canlandırma konusunda kamusal önlemlere rağmen güven ve güvenlik ortamlarında kalıcı bir iyileşmenin sağlanamamış olması, yatırımcı algısının iyimser hale dönüşmesini engellemektedir.”
RİSK PRİMİ DÜŞECEK
Ökmen, ayrıca, uzun süredir devam eden siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik halinin, sonuç ne çıkarsa çıksın referandum sonrasına da sarkacağına vurgu yaparak “Ancak bu olumsuzluğa rağmen referandum sonrasında risk primlerinin bir miktar daha da düşeceğini, sermaye girişlerinde yeniden bir canlanma yaşanacağını ve ekonomideki yön arayışının bir miktar daha netleşeceğini yüksek olasılık içerisinde bekliyoruz” dedi.
İşte Ökmen’in dikkat çektiği sorunlar:
* Öngörülebilirlik arttırılmadan, hükümetin ekonomik yavaşlamaya karşı aldığı önlem paketlerinin, uzun vadeli yapısal sonuçlar üretmesi mümkün değildir. Ayrıca bu önlemler genel ekonomik dengeleri bozma riski de taşımaktadır.
* Hukuksal alanlarda OHAL süreci boyunca görülen uygulamaların, ülke yönetim gücünde ve yatırımcı güveninde sebep olduğu erozyon, içeride ve uluslararası arena nezdinde Türkiye’nin yatırım atmosferini oldukça hırpalamıştır.
* Küresel faiz oranlarının yukarı yönlü gidişatının geçici bir trend olmaması nedeniyle Merkez Bankası’nın sıkılaştırıcı para politikalarında geçici uygulamalara yönelmemesi gerekir.
* Faiz ve kurda görülen yüksek dalgalanmanın esas nedeni, bağımsız bir para politikasının oluşturulmasına olanak sağlayan bir ortamın yok edilmesidir.
* Kurumsal yönetimi ve araç bağımsızlığı OHAL koşullarına göre uyarlanıp şekillendirilen bu sıra dışı para politikası, Türkiye ekonomisinde faiz ve kurun birlikte enflasyonu beslediği garip bir duruma sebep olmaktadır. Zira, doğrudan faiz artırma özgürlüğü kalmamış bir merkez bankası fiyat istikrarına odaklanamaz.
* Hem arz hem talep yönünden ekonomi dengelerindeki bozulmalar kritik eşik seviyelerine yaklaşmış durumdadır.
* Enerji ve emtia fiyatlarındaki artış Türkiye ekonomisine ve özellikle cari açığın seviyesine olumlu ve olumsuz yönde çift taraflı etki yapacaktır.
* Henüz kritik eşiğe gelmemiş olsa da bütçe dengelerindeki bozulma eğiliminin devam etmesi, borç yönetimine sağladığı derin manevra kapasitesini ve kredi notuna destek sağlayan önemli bir tamponun gücünü giderek azaltmaktadır.
* Büyük kamu projeleri için dövize endeksli olarak verilen gelir garantileri bütçe dengelerini bozabilecek önemli risk unsurudur.
* Döviz rezervlerinin koruyucu gücündeki zayıflamanın sürmesi ve işsizliğin tüm ekonomik ve sosyal dengeleri tehdit edecek seviyelere gelmiş olması Türkiye ekonomisinin güncel ve önemli problemleridir.
Moody’s’e cevabımız yapısal reformdur
BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin yönetimde istikrar sağladığı zaman başarılı olduğunu belirterek, Moody’s’in Türkiye’ye yönelik not görünümü kararına ilişkin “Biz reform yapacağız, ekonomimizde aldığımız tedbirlerle yatırımda, ihracatta performansı yakalayacağız, ondan sonra başkalarının ne dediğine bakmayacağız. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Biz risklere, şoklara karşı Türkiye ekonomisinin direncini artıracak reform yapacağız” ifadesini kullandı. Şimşek, KOBİ ve ihracatçıların finansmana erişiminin kolaylaştırılması amacıyla gerçekleştirilen, Hazine Müsteşarlığı ile Kredi Garanti Fonu (KGF) arasındaki protokol imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Şimşek şöyle konuştu: “Türkiye’nin notunu 6-7 defa artırdılar. Küresel krizde bütün ülkelerin kredi notları düşürülürken bizim kredi notumuz arttı. Çünkü reform yapmıştık, direncimiz yüksekti, Türkiye ekonomisi güçlü bir performans ortaya koydu. Son değerlendirmelerin üzerine fazla da odaklanmamak lazım. Bizim cevabımız, dışarıda ‘hayır’ kampanyasına her türlü imkanı sağlayanlara, sandıkta güçlü ‘evet’. Moody’s’e de diğerlerine de en güçlü cevabımız, bu ülkenin temellerini daha çok sağlamlaştıracak yapısal reformdur, güçlü maliye politikasıdır ve sektörel dönüşümdür. Türkiye’nin daha dengeli, daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve daha yüksek büyümesi... Bunu da reformla, doğru politikalarla sağlayacağız.”