Güncelleme Tarihi:
Bakan Çağlayan, Japonya'daki temaslarının son gününde, gazetecilere gezisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı ile görüşmesinde Türkiye'deki yatırım ortamını detaylı bir şekilde anlattığını kaydeden Çağlayan, Japon Bakana, üretim ve işgücü maliyetlerinin Avrupa'da yüksek, Türkiye'de düşük olduğunu, Avrupa'da 35 saat olan haftalık çalışma süresinin de Türkiye'de 45 saat olarak uygulandığını ifade ettiğini belirtti. Türkiye'nin mal ve üretim üssü olacağını dile getirdiğini vurgulayan Çağlayan, şunları söyledi:
“Ekonomi Bakanına, yeni teşvik sistemimiz hakkında da açıklamalarda bulundum. Ar-Ge alanında bin dolar ücret ödeniyorsa, bunun 900 dolarından vergi alınmadığını, sadece 100 doların vergilendirildiğini bildirdim. Arsa teşviklerini anlattım. Kurumlar vergisi oranını yüzde 20'ye düşürdüğümüzü, ancak yeni teşvik sistemiyle bazı sektörler ve bölgeler için kurumlar vergisi oranının yüzde 2'ye düştüğünü belirttim. Sayın Ohata, önce bir şaşırdı, sonra (Anlamadım) dedi. Arkasından (Yüzde 2 mi?) diye sordu. (Evet yüzde 2. Sadece yüzde 2) dedim. Büyük bir şaşkınlık geçirince, daha ayrıntılı bilgi aktardım ve bununla ilgili örnekler verdim. Bakan, (Ne olur. Yüzde 2'yi, kurumlar vergisinde yüzde 2'lik oranı Japonya'da kimseye söylemeyin. Yüzde 2'yi Japonlar duyarsa, Japonya'da yatırım yapacak kimse kalmaz, hepsi Türkiye'ye gider) diye konuştu. Yüzde 2 oranıyla ilgili aynı şaşkınlığı Toshiba CEO'su da gösterdi.”
JAPON DEVLERİNDEN TÜRKİYE'YE BÜYÜK İLGİ
Devlet Bakanı Çağlayan, daha sonra firma temsilcileriyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi. Tokyo'daki temasları sırasında Toshiba, Taisei, İtochu, Sumitomo, Aeon ve Mayakewe Başkan ya da üst yöneticileriyle (CEO) bir araya geldiğini aktaran Çağlayan, yıllık cirolarının toplamı 430 milyar doları bulan bu şirketlerin tümünün Türkiye ile yakından ilgilendiklerini ifade etti.
Toshiba'nın yanı sıra başka Japon firmalarının da Sinop'ta yapılacak nükleer santral için hazırlığa giriştiğini belirten Çağlayan, görüştüğü Japon firmalarıyla ilgili tespitlerini de şöyle anlattı:
“-ITACHI: 1950'de İstanbul'da ilk ofisini açmış. 152 yıllık bir firma ve 135 milyar dolarlık ciroya sahip. Türkiye'de Fatih Köprüsünün yapımında görev almış, Isuzu arabalarıyla ilgili yatırımı var. Itachi, öncelikle 3. Boğaz Köprüsü ve Körfez Geçiş Köprüsüyle yakından ilgileniyor. Bu konuyu gündeme getirdiler. Körfez Geçişi konusunda konsorsiyum firmalarıyla görüşmelerini önerdim. Bu firma, (Nükleer santral işinde biz de varız) dedi. Türkiye'den limon ve kiraz alımı konusunda da görüşmelerde bulunuyorlar. Türkiye'den greyfurt ithalatı için de çalışma yapıyorlar.
-SUMİTOMA: Yıllık cirosu 115,5 milyar dolar. Türkiye'de kimyevi maddeler, yaş sebze ve meyve alanında çalışmaları var. Türkiye'de jeotermal enerjiyle de ilgileniyorlar. Buna ilişkin sistemi de kurma talepleri var. Türkiye'den salça alıp Umman'a satıyorlarmış. Türkiye'den daha fazla salça alıp, bütün Asya'ya pazarlamak istiyorlar. Sumitoma, GAP bölgesinde de yatırıma ilgi duyuyor.
-AEON: 59 milyar dolar cirolu bir şirket. Tekstil, konfeksiyon, deri ve ayakkabı alanında Türkiye'de ciddi anlamda iş yapmak istiyorlar. Asya'nın en büyük perakende zinciri bu firma. Alışveriş Merkezleri alanında da Türkiye'ye ilgi gösteriyorlar.
-TAİSEİ: Marmaray ve Doha Havaalanının yapımında Türk firmalarıyla birlikte çalışıyorlar. Türk müteahhitleriyle Doğu ve Kuzey Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerinde birlikte iş yapmak istiyor. Özellikle de mühendislik ve müşavirlik işlerini üstlenmeyi düşünüyorlar.
-TOSHIBA: Türkiye'de öncelikli hedefleri 2'inci nükleer santral işi. Diğer bazı alanlarda da yatırım yapabileceklerini ifade ettiler.
-MAYAKEWE: Bu firma soğutma sistemleri, saklama üniteleri alanında çok büyük bir firma. 50 milyar dolar ciroları bulunuyor. Sadece Japonya dışında 6 fabrikaları var. Belçika'daki fabrikasını Türkiye'ye getirme kararı aldılar. Bana, (Türkiye'deki yatırım olanakları çok daha iyi. Belçika'da rekabet edemiyoruz. O nedenle bu ülkedeki fabrikamızı kapatıp, Türkiye'ye taşıyacağız) dediler. 24-25 Kasım'da bu iş için İstanbul'a gelecekler.”
JAPONLARA TURŞU SATTIK
Yeni İhracat Stratejisi kapsamında bundan sonra her ay, Japonya ve Çin'e bir sektörde faaliyet gösteren firma temsilcilerinin ve yetkililerin gideceğini bildiren Bakan Çağlayan, “Artık ülkelere, küçük ihracat timleri şeklinde sektörel heyetler göndereceğiz, sektör bazında çalışma yapacağız” dedi.
Bu çerçevede ilk sektörel toplantının Japonya'da gerçekleştirildiğine işaret eden Çağlayan, gıda alanındaki işbirliği imkanlarının araştırıldığı bu toplantıya Japonya'dan 41 firmadan 57 temsilcinin katıldığını, Türkiye'yi de 10 firma ve 10 ihracatçı birliğin temsil ettiğini söyledi. Çağlayan, bu toplantıdaki 177 iş görüşmesinin 53'ünün kuru meyve, 49'unun makarna, hububat ve bisküvi, 21'inin yaş sebze ve meyve, 15'inin kuru gıda, konserve ve reçel, 9'unun su ürünleri, 8'inin de şekerleme alanında gerçekleştirildiğini bildirdi.
Gıda sektörü görüşmelerine Mitsubishi ve Maribeni'nin de yakın ilgi gösterdiğini anlatan Çağlayan, “Sektör görüşmelerinde makarna için 7 bin tonluk bağlantı gerçekleştirildi. Bir arkadaşımız turşu bağlantısı yaparak, Japonlara turşu sattı. Adanalı bir arkadaşımız şalgam suyu getirmiş, Japonlar inanılmaz ilgi duydular. Tekstil, ev tekstili, ayakkabı gibi alanlarda Japonya'dan büyük talep var. Aynı toplantıyı Çin için de yapacağız” diye konuştu.
PİYANO İLE YORGUNLUK ATTI
Bu arada, Türkiye'nin Tokyo Büyükelçisi Sermet Atacanlı, Devlet Bakanı Çağlayan ve beraberindeki heyet için Büyükelçilikte bir resepsiyon verdi. Bakan Çağlayan, resepsiyon sırasında piyanonun başına geçerek, davetlilere mini bir konser verdi.