Güncelleme Tarihi:
Sosyal Güvenlik Kurumu, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere tedavi ve ilaç harcamalarında ortaya çıkan milyar dolarlık suistimalleri önlemek üzere ‘biyometrik kimlik doğrulama sistemleri’ uygulamasına geçmeye karar vermesinin ardından TÜBİTAK’tan yardım istemişti. TÜBİTAK, 2 Nisan 2012 tarihli raporunda avuç içi damar izi, iris, parmak damar izi ve parmak izini masaya yatırmış SGK’ye göndermişti.
TÜBİTAK raporunda dört sistemin tamamı ayır edicilik ve doğrulama açısından ‘yüksek’ puan alırken, taklit edilebilirlik kategorisinde parmak izi ‘ortalama’ başarı puanını almıştı. Maliyet ve yurtiçinden temin ile cihaz boyutu kriterlerinde ‘parmak izi’ en yüksek puanı alan sistem olmuştu.
TÜBİTAK raporundan sonra SGK, tercihini dünyada sadece Japon Fujitsu firmasının kullandığı ‘avuç içi damar izi’ yönteminden yana kullanmış ve Konya’da ‘pilot’ uygulamayı başlatmıştı. Ekim ayından itibaren de 20 ildeki özel ve üniversite hastanelerinde sisteme geçilmişti.
200 BİN CİHAZ ALINACAK
Türkiye, sağlık alanında biyometrik kimlik doğrulama sistemine öncelikle özel hastane ve üniversite hastanelerinde geçerken, sonraki aşamada sistem devlet hastaneleri, sağlık merkezleri, aile hekimleri ve eczanelerde de ‘zorunlu’ hale gelecek. Bu nedenle Türkiye’nin 200 bin civarında cihaza ihtiyaç duyacağı tahminleri yapılırken, ülkenin bu alanda ‘ciddi bir Pazar potansiyeli’ barındırdığına dikkat çekiliyor.
2500 DOLARLA BAŞLADI 1800 DOLARA İNDİ
İris, avuç içi damar ve parmak damar iziyle kimlik doğrulama sistemlerinin 8-10 yıllık bir geçmişe sahip olduğu belirtilirken, TÜBİTAK raporunda üretici firmaların testleri dışında bağımsız kuruluşlarca yapılmış testler olmadığına dikkat çekiliyor.
Diğer taraftan Fujitsu uygulamanın başladığı özel hastanelere sistemi için ilk olarak cihaz başına 2 bin 500 dolar fiyat verdiği öğrenildi. Ancak fiyat konusu TÜBİTAK’ın uyarısı üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu’na da yansıyınca son dönemde fiyatlarını 2 bin dolara kadar çektiği belirtildi.
“İNTERNETTE BİLE TANEYLE 493 DOLAR!”
Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK yetkilileriyle yaptıkları toplantıda gündeme gelen fiyat konusunu bir rapor halinde üst yönetimine sundu.
Raporda, “Fujitsu firması tarafından cihazların fiyatının yaklaşık 2 bin dolar olduğu belirtilmişti. TÜBİTAK sadece tanesi 370 EURO’dan 5 adet cihaz satın almış. Firma bu proje sayesinde daha çok cihaz satışı gerçekleştirecek ve maliyetin 370 EURO’dan çok daha düşük olması gerektiğini belirttiler” denildi. (370 euro yaklaşık 493 dolara karşılık geliyor)
“BU, SİSTEMİN FİYATI” |
Fujitsu Türkiye Genel Müdürü Halit Zaim, konuyla ilgili Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Zaim, 493 dolara satılan avuç içi sensörünün Sosyal Güvenlik Kurumu’na sundukları çözüm sistemi içinde ufak bir parça olduğunu belirtirken, “Her kurumun ihtiyacı farklı olur. Bu sistem dünyada Amerika, Japonya ve Brezilya’da bankacılık, sağlık ve üniversiteler gibi kuruluşlarca kullanılıyor. Fiyatı da kurumların ihtiyaçları belirliyor. Biz, kişisel verilerin güvenliği açısından Türkiye için özel bir sistem geliştirdik. ‘blackbox’ adını verdiğimiz ve tamamen Türk mühendislerce geliştirilen bir istemci kutu, sisteme tanımlı girişler dışında bir giriş halinde kendini kilitliyor, içindeki bilgiyi siliyor ve kopyalanamaz hale geliyor. Bilgiler merkeze gitmeden lokalde sistem kendini bloke ediyor. SGK merkezinde de sisteme yönelik bu saldırı anında görülüyor. Ayrıca bu kutular da Türkiye’de üretiliyor” dedi. Zaim, bu sistem için SGK’ya bir data merkezi kurduklarını, özel bir yazılım ve sistemin güvenliğini artırıcı blackbox geliştirdiklerini vurgulayarak, “Yaklaşık 2 bin dolarlık fiyatımız bir sistem fiyatıdır. Yanlızca sensör fiyatı değildir. 7/24 servis hizmetini de kapsamaktadır. O nedenle biz bu fiyatımızın arkasındayız” diye konuştu. Zaim, SGK’ya kurdukları sistemin ilerde uygulamaya geçecek olan akıllı kimlik sistemiyle uyumlu olacağının da altını çizdi. Genel Müdür Zaim, Fujitsu olarak bugüne kadar yaklaşık 10 bin cihaz sattıklarını, 1 Nisan'a kadar ise satış rakamlarının 15 bine ulaşmasını tahmin ettiklerini söyledi. |
“FİRMAYA KAZANÇ SAĞLANDIĞI DÜŞÜNCESİ ORTAYA ÇIKAR”
Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü’nün raporunda toplantıya ilişkin bu değerlendirmenin ardından, “Burada firmaya SGK olarak kazanç sağladığı düşüncelerinin ortaya çıkacağı ve bu durumun üst yöneticileri de sıkıntıya sokabileceğini özellikle belirttiler” denilerek SGK üst yönetiminin dikkati çekildi.
“BAKANIMIZ ZOR DURUMDA KALABİLİR”
SGK’ye bağlı bir birim olan Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü, raporunun sonunda ise “Öncelikle hastanelerde ve daha ilerisi için eczanelerde kurulması planlanan bu sistem için gerekli kart okuyucu cihazlarının yukarıda belirtilen fahiş fiyatlar için daha düşük maliyetli pazarlığın SKG ve Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİ) ile yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde belirlenen fiyatlar üzerinden okuyucular satışa sunulduğunda Sayın Bakanımız ve Kurum üst düzey yetkililerimiz hakkında kamuoyunda zor durumda kalabilecekleri bir ortam oluşabilecektir. Bu nedenle yaklaşık 20-30 bin civarındaki kart okuyucularının SGK Sosyal Güvenlik Merkezleri, NVİ il ve ilçe nüfus müdürlüklerince temin edilmesinin ve düşük maliyetle pazarlanacağının garantisinin sağlanması gerekmektedir” denildi.
KARA KUTU, TÜBİTAK’A GÖNDERİLDİ
Bu değerlendirmelerin ardından SGK, Fujitsu’ya sistemin internetten bile 493 dolara satılırken, kendilerinin neden 2 bin dolara sattıklarını sordu. Firmanın verdiği yanıtta, Türkiye için özel bir güvenlik sistemi geliştirdiklerini, bunun internet üzerinden satılan cihazlarda olmadığını belirterek, ‘kara kutu’ olarak adlandırılan bu cihazın, olası bir saldırıda kendini kilitleyerek, bilgileri bloke ettiği açıklaması yapıldı.
SGK bunun üzerine ‘blackbox’ adı verilen kara kutunun gerçekten ekstra güvenli olup olmadığının testi için cihazları TÜBİTAK’a incelemeye gönderdi.
TÜBİTAK RAPORU: PARMAK İZİ HEM GÜVENİLİR HEM UCUZ
Biyometrik doğrulama sistemleri içinde en uygun olanının 'avuç içi damar izi' yöntemi olup olmadığı konusunda kamuoyunda tartışmalar yaşanmıştı. SGK'nin TÜBİTAK raporuna rağmen sadece tek bir firma tarafından üretilen 'avuç içi damar izini' tercih etmesi sonrasında, "Oysa parmak damar izi de aynı oranda güvenli ve üstelik dünyada 4 firma tarafından üretilirken, SKG neden tek bir firmanın ürettiği sistemi alıyor" eleştirilerine neden olmuştu.
TÜBİTAK, biyometrik kimlik doğrulama sistemlerinin tamamını masaya yatırarak tercihi SGK'ye bırakmıştı. 2 Nisan 2012 tarihli ve Merkez Başkan Vekili Dr. Hasan Palaz imzalı TÜBİTAK raporunda parmak izi, iris, parmak damar izi ve avuç içi damar izi olmak üzere dört yöntem ayırt edicilik ve doğrulama, doğrulama süresi, taklit edilebilirlik, harici kullanım, bireye uygulanabilirliği, maliyet, teknolojinin ülke içinden temini, cihaz boyutu, hijyen, standartlara uyum ve ekipmandaki sağlamlık olmak üzere 11 kriter üzerinden karşılaştırma yapılmıştı.
MALİYETEN EN UYGUNU PARMAK İZİ
Karşılaştırma sonucunda maliyet bakımından en yüksek puanı parmak izi yöntemi alırken; diğer üç yöntem de ‘ortalama başarı’ puanını almıştı. TÜBİTAK buna gerekçe olarak rekabete açıklık ve teknolojik olarak kendini kanıtlamışlık gibi sebeplerden parmak izini maliyeti en düşük sistem olarak tanımlamıştı.
Edinilen bilgiye göre parmak izi sistemini en fazla 100 dolara bulmak mümkün. Ayırt edicilik özelliği ve doğrulama oranlarında her 4 teknoloji de ‘yüksek başarı’ puanını alırken; taklit edilebilirlik kategorisinde parmak izi ortalama başarı puanı almış, diğer üç yönteme de ‘yüksek başarı’ puanı verilmişti. Teknolojinin ülke içinden temini kriterinde ise yine ‘parmak izi’ yüksek puanı alırken; avuç içi ve parmak damar izi ‘düşük başarı’ puanını almıştı.
Cihaz boyutu açısından da en küçük sensöre sahip olan parmak izi yine yüksek puanı alan olmuştu. TÜBİTAK, hijyen açısından ise iris dışındaki üç yöntemin de ‘temas’ gerektirmesi dolayısıyla, özellikle de hastane ortamında muhtemel sıkıntılar yaratabileceğine dikkat çekmişti.
BAĞIMSIZ TESTLER YOK!
TÜBİTAK, doğrulama konusunda dünyada gerçekleşen uygulama sayısı ve standart testlerde doğrulama bakımından parmak izi ve iris tanımanın avantajlı olduğunun altını çizerken, avuç içi ve parmak damar izine ilişkin yapılmış bağımsız testleri bulunmadığını, bu nedenle de ‘dezavantajlı’ olduklarını vurgulamıştı.
"BU SADECE SENSÖR FİYATI DEĞİL"
Öte yandan SGK yetkilileri internet üzerinden 500 dolara satılan sensörün SGK üzerinden hastanelere 300 dolara satıldığını belirterek, yaklaşık 2 bin dolarlık fiyatın sadece bu sensörden oluşmadığına dikkat çektiler. Bu fiyatın içinde kişisel verilerin güvenliğini artıracak olan ve Türkiye için geliştirilen blackbox'ın yanısıra, 7/24 hizmet verecek çağrı merkezi ile SGK'ya kurulan veri merkezinin de olduğunu vurguladılar. Firmanın yaklaşık 3 milyon dolarlık veri merkezini SGK'ye hibe ettiğini, bunu da hastanelere sattığı fiyata eklediğini belirten yetkililer, dolayısıyla yazılım, hibe donanım, yüksek güvenlik ve satış sonrası hizmetler de eklendiğinde bu fiyatın oluştuğunu söylediler.
"200 BİN DEĞİL 10 BİN CİHAZ"
Kurum yetkilileri, ayrıca uygulamanın özel hastaneler ve üniversite hastanelerinde olacağını, devlet hastaneleri ile eczaneler ve aile hekimliklerine yaygınlaştırılması konusunda alınmış bir kararları olmadığını ifade ettiler. Firma ile 10 bin cihaz üzerinden görüşmelerin yapıldığını belirten bir yetkili, "200 bin cihaz satılacağı rakamı nereden çıktı? Böyle yüz binli rakamlar olsa fiyat üzerinde daha farklı pazarlıklar olurdu. Bu fiyat 10 bin cihaza göre oluştu. Kaldı ki yaklaşık 2 bin dolarlık rakamın daha da aşağı inmesini istedik" dedi.
"YILDA 600 MİLYON TASARRUF"
Kimlik sahtekarlıkları nedeniyle devletin yılda 600 milyon lira civarında kaybı olduğunu ifade eden yetkili, akıllı kimlik doğrulama sistemleri ile bu suistimallerin önüne geçmek istediklerini vurguladı.