Güncelleme Tarihi:
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, dünya gıda pazarının 1 trilyon 470 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu belirterek, "Türkiye’nin bu dış ticaretten aldığı pay 18 milyar dolarla yüzde 1,2. Türkiye'nin burada şu anda yüzde 1,2’lik payının en azından yüzde 3-3'5’e çıkarmamız gerekiyor." dedi.
Avdagiç, Almanya'nın Köln kentinde dün kapılarını kapatan Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı Anuga 2019'a ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İTO olarak rekor katılımla Anuga Fuarı'nın milli katılımını organize ettiklerini dile getiren Avdagiç, Türkiye'nin fuara ev sahibi Almanya hariç en fazla katılımı gösteren dördüncü ülke olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin dünya gıda pazarından aldığı payın artırılması gerektiğine işaret eden Avdagiç, "Dünya gıda pazarı 1 trilyon 470 milyar dolar. Türkiye'nin bu dış ticaretten aldığı pay 18 milyar dolarla yüzde 1,2. Türkiye'nin burada şu anda yüzde 1,2'lik payının en azından yüzde 3 - 3,5’e çıkarmamız gerekiyor. Biz çıkabileceğini düşünüyoruz." diye konuştu.
Bu anlamda 2050’ye kadar da bu alanda 100 milyar doların hedeflenmesi gerektiğine dikkati çeken Avdagiç, "Şu anda Hollanda'nın rakamına baktığınız zaman 130 milyar dolar bandında. Almanya'nın öyle 100 milyar dolara yaklaşan tarım ve tarım ürünleri ihracatı olduğunu dikkate aldığımızda 2023 yılı için gıda ve tarımda 40 milyar dolarlık ihracat hedefi iddialı ama bize göre kesinlikle başarılabilecek bir hedef. Ölçek ekonomisi ile ilgili gerekli adımları atabilirsek, teknolojinin daha çok kullanımı konusunda süreçleri etkin bir şekilde hayata geçirirsek ki burada önemli bir mesafe katlettiğimizi görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
TARIMDAKİ KÜRESEL GELİŞMELER
Şekib Avdagiç, tarımdaki küresel gelişmelere de değindi.
Avrupa'da traktörlerin 2030 yılına kadar en az yarısının otonom traktör olacağının ön görüldüğünü aktaran Avdagiç, bu şekilde traktörü veya büyük tarım aletlerini, biçerdöverleri ve diğer tarım araçlarını 24 saat kullanma imkanı olabileceğini dile getirdi.
Burada en önemli konunun ölçek ekonomisi olduğuna değinen Avdagiç, "Toprakların bölünmesine bağlı olarak üniteler çok küçüldü ve bu küçük ünitelerde rantabl üretim yapma imkanı maalesef dünyanın hiçbir yerinde yok. Şimdi mutlaka bu toprak birleştirmelerini, ölçek büyütme konusunda çalışma yapmamız gerekiyor. Ya kiralama ile ya başka metodlarla burada daha büyük ünitelerde daha ekonomik şartlarda üretim yapmamız gerekiyor." diye konuştu.
Avdagiç ayrıca fuarcılıkta nitelik ve nicelik açısından optimal ölçeğin yakalanması gerektiğini vurgulayarak, "Almanya'da düzenlenen yıllık fuar sayısı Türkiye'nin yaklaşık yarısı kadar olsa da bu ülkedeki fuarlarda yaklaşık 7 kat fazla gelir elde ediliyor. Türkiye’de birbirine benzer ve yakın zamanlarda organize edilen fuarlar, ziyaretçi sayısını haliyle azaltıyor. Bunun için fuarcılık alanında güç birliği yapmak, kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak önemli. Fuarların sayıca fazla olmasını değil, nicelik ve nitelik bakımından optimal ölçeği yakalamayı hedeflemeliyiz." diye konuştu.
TUNA TİCARET ODALARI BİRLİĞİ
Avdagiç, fuar dışında odanın diğer faaliyetlerine de değindi. Kısa bir süre önce Bükreş'te İTO olarak Tuna Ticaret Odaları Birliği'nin kuruluş toplantısına katıldıklarını anlatan Avdagiç, şunları kaydetti:
"140 milyon nüfusu barındıran Tuna bölgesi odalarının ticaret odaları birliği kuruldu. Biz de kurucu olarak görev aldık ve orada yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak seçildik. Eylül 2020'de Tuna Ticaret Odaları Birliği'nin birliğin genel kurulu İstanbul'da yapılacak. Burada Almanya'dan başlayan Avusturya ile devam eden Slovenya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan Karadeniz'e dökülen bütün o kıyısı olan ülkelerin odalarının olduğu bir birlik. Tuna Bölgesi, AB'nin de en önemli ekonomik alanlarından biri. Toplam gayrisafi milli hasılası 4 trilyon avronun üzerinde, kişi başı gelir ise 16 bin dolar civarında.
Burada özellikle İstanbul’un olmasını diğer kurucu ülkeler, Bükreş ve Budapeşte odaları talep etti. Şu anda başkanlığı Budapeşte oda başkanı yapıyor. Bu tip kurumların içinde Türkiye'yi temsilen İstanbul’un olmasının talep edilmesi Türkiye'nin aslında bazen bizim çok önemsemediğimiz veya çok görmek istemediğimiz, farkında olmadığımız ciddi ve önemli bir potansiyelin vazgeçilmezliğinin olduğunun da bir işareti olduğunu gösteriyor bize."