Güncelleme Tarihi:
Bugün Dünya Makarna Günü. Kimilerince makarna arada bir tadılan lezzet olsa da Türkiye gibi ülkelerin yoksul çoğunluğunun zorunlu besini. Ev yapımı ‘‘Erişte’’ adıyla tüketilen makarnanın Türkiye'ye sanayi halinde giriş tarihi, 1922. Son yıllarda beslenmemizdeki yeri, ekmekten sonra geliyor. Uzun süre muhafaza edilebilmesi, çeşitliliği, lezzeti, besleyiciliği ve ucuz oluşu, makarnayı cazip kılan özellikler. Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği, makarnayı daha çok tüketmemiz için çok haklı nedenler olduğunu, dünya ticaretinde de makarnamızla şampiyon İtalya'yı alt edebileceğimizi söylüyor. Dünya Makarna Günü kutlu olsun!
Pratikliği, besleyiciliği ve lezzetiyle, mutfağımızın olmazsa olmazlarından makarna, dünya pazarlarında da önemli bir konuma sahip. Türk makarna üreticileri de bu pazarda daha çok söz sahibi olmak için biraraya geldi. Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği (TMSD) Başkanı ve Piyale Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Nimeti Omuroğlu, derneğin 24 makarna üreticisinden toplam üretimin yüzde 99'una sahip olan 21'nin bir araya gelmesiyle 1993 Aralığı'nda kurulduğunu söylüyor. Dernek, 20 Eylül 1997'de, Bakanlar Kurulu onayıyla ‘‘Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği’’ adını almış. Derneğin amacı, sektörün rekabet gücünü arttırmak, ortak sorunlara sahip çıkmak, mesleki, sosyal, teknik ve ekonomik alanlarda işbirliği yapmak. Dernek, kaliteli üretim, toplam ihracat payının artmasını özendirmenin yanısıra, maliyetlerin azaltılması için de çalışmalar yapıyor. Omuroğlu, bugün kutlanan Makarna Günü'nün nasıl doğduğunu da anlattı. ‘‘Geçtiğimiz yıl Türkiye, İtalya, İspanya'nın da bulunduğu makarna üreticisi 12 ülkenin temsilcileri ABD'de biraraya gelerek 25 Ekim tarihini Dünya Makarna Günü ilan ettiler. Makarna Günü, bu günden itibaren bütün dünyada kutlanacak. Derneğimiz ilk kutlamayı, geçtiğimiz yıl yaptı.’’
ÖNEMLİ BİR ÜRETİCİYİZ
Türkiye'de ilk makarna fabrikası, 1922'de İzmir Bayraklı'da kuruldu. 1960'lardan sonra ülkemizde makarna fabrikası ve üretim kapasitesi arttı. Özellikle 1970'li yıllarda büyük fabrikalar birbiri ardına açılmaya başladı. Bugün toplam 25 fabrikanın makarna üretimiyle dünya beşincisi olduk. İhracatta ise İtalya'dan sonra ikinci ülke konumuna geldik. Son yıllarda makarna ihracatımızın büyük bir kısmı Rusya ve Türk Cumhuriyetleri'ne yapılıyor. Bunca uluslararası önceliğe karşılık, makarna tüketiminde, sektörün istediği çapta tüketici olmadığımız belirtiliyor. TMSD, ‘‘Kişi başına düşen tüketim, makarna sektöründe söz sahibi olan ülkelerdeki tüketime göre çok düşük’’ diyor. Bunun nedenlerini ise şöyle sıralıyor: Sos kültürünün Türk Mutfağı'nda yerleşik olmaması, makarna şişmanlatır düşüncesi, makarnanın besleyici değerinin yeterince anlaşılmaması. Dernek, önümüzdeki beş yıl içinde, kişi başına yılda sekiz kilogram makarna tükettirmeyi hedefliyor.
Makarnanın ana malzemesi olan durum buğdayı, Güneydoğu, Orta ve Batı Anadolu'da yetişiyor. Ülkemizin mevcut üretim kapasitesinin yüzde 40'yla Gaziantep, durum buğdayı merkezi. Yüzde 35'le Orta Anadolu, ikinci sırada. TMSD'nin verilerine göre, 2000'li yılların teknolojisine sahip, bilgisayar destekli entegre tesisler, İtalyanlar'la rekabet edecek düzeyde. Ülkemizdeki makarna fabrikalarının bir ayrıcalığı da, irmiği kendilerinin üretmesi. Avrupalı üreticide olmayan bu ayrıcalık, Türkiye'deki üreticiye düşük maliyet, standartizasyon, kalite gibi avantajlar sağlıyor.
Türkiye, kapasite olarak makarnalık buğday üretiminde önemli bir üretici. Öyle ki dünya pazarlarında Türk buğdayı yüksek fiyatla alıcı bulan, aranan bir üründü. Ancak son yıllarda makarnalık buğday alanlarını ekmeklik buğday çeşitleri ele geçirdi. Böylece makarna sektörü güç durumda kaldı. Makarna üreticisi yeterli miktarda kaliteli buğday bulamıyor, ithalat yoluyla açığını kapatmaya çalışıyor. TMSD, devletin makarnalık buğday destekleme alım fiyatını da düşük buluyor. ‘‘Dünya ticaretinde rakibimiz olan ülkelerde, makarna sektörü büyük teşvikler alırken uzun bir süre hiç teşvik almadan kendi imkanlarıyla ayakta kalmaya çalışan sektörümüz ihracat yapamaz duruma geldi.’’
Makarna'nın devletten istedikleri
Ülkemiz üreticileri her dönemde kolaylıkla yurt içinden ve dışından dünya fiyatlarıyla kaliteli durum buğdayı sağlayabilmeliler. Son dönemdeki Toprak Mahsülleri Ofisi uygulaması her dönem devam etmeli, bu konuda üreticilerin de içinde yer aldığı fiyat izleme ve tesbit grubu kurulmalı. Fiyatlar uzun süreli bağlantılara imkan verecek şekilde belli sürelerde sabit kalmalı. Bunun gerçekleşmesi, aynı zamanda kalitesiz makarna ihracatını da önleyecek. Toprak Mahsülleri Ofisi'nin dünya fiyatlarının çok üstünde fiyatla buğday sattığı dönemlerde, ihraç edilen makarnanın kalitesi düşüyor ve uzun dönemde Türk makarna ihracatını olumsuz etkiliyor.
ABD'deki Antidamping ve Telafi Edici Vergi uygulamalarının kaldırılması konusunda dış ticaret yetkilileri ilgi, bilgi ve kaynak sağlamak konusunda çaba göstermek zorunda. Bu konudaki avukatlık ücretleri çok yüksek olduğu için makarna şirketlerini sindiriyor. Bu konuda devletin dış ticaret yetkililerinin lobileri hareketlendirmesi, bilgilendirmesi ve makarna şirketlerini sahiplenmeleri gerekiyor. İlgili ülkelerde daha aktif olmalı, pazarlama teşvikleri, fuarların yanısıra Türk markaları açısından de geliştirilmeli.
Avrupa Birliği'ne ihracatta miktar kısıtlamasının kaldırılması ve gümrüklerin karşılıklı indirilmesi konusunda bir grup çalışması yapılmalı. Avrupa Topluluğu tüketimi 3 milyon ton iken, Türkiye'de tüketim 350 bin ton. Yeni pazarlar konusunda devlet ve sektör yetkilileri özel çaba göstermek zorunda. Çin, Hindistan, Bengladeş ve Afrika'da, İtalya'dan önce pozisyonlar alabilecek ilişkiler kurulmalı. Yeni pazar geliştirici teşvikler geliştirilmeli, bu ülkelerdeki dış ticaret görevlilerimiz aktifleşmeli.
Rusya ve Birleşik Devletler Topluluğu'na mensup ülkelerde ortak yatırımlar yapılmalı. Türk durum buğdayı ve irmiğinin bu ülkelerde kullanılması konusunda özel çaba gerekiyor. Türkiye'nin irmik ihracı 1987 yılında 180 bin ton ve 34 milyon dolar seviyesine ulaşmıştı. Oysa bugün irmik ihracatımız yok denecek kadar az. Türkiye, dünya makarna ticaretinde ve üretiminde önemli bir yere sahip. Bu konumumuzu ve tavrımızı İtalya ile direkt rekabet edecek şekilde geliştirmek zorundayız. Son yıllarda potansiyelin dış pazarlara taşınmasıyla Türkiye 2. büyük ihracatçı pozisyonuna gelirken ABD ve İtalya'yı tedirgin etti. Tarife dışı engellemeler ve tecrübesizlik nedeniyle ABD ve AB pazarından Türk makarna sektörü atıldı. Türkiye'nin tek dış ticaret pazarı olan Birleşik Devletler topluluğu (Rusya Federasyonu ile Türk Cumhuriyetleri) ülkeleri, son ekonomik kriz ile stabil pazar olmadıklarını gösterdi. Rusya ve Kazakistan'daki yerli üreticilerin devreye girmesi, makarna ihracatımızın engellenmesi ihtimalini güçlendiriyor.
Makarna'nın Türkiye beklentileri
Makarnanın, toplumda yaygın olan ‘‘şişmanlatıcı gıda’’ imajı yerine ‘‘sağlıklı ve besleyici’’ gıda imajının yaratılması gerekiyor. Makarna rafine bir gıda değil, tam aksi kompleks karbonhidratlar, vitaminler, minerallerden oluşan, ayrıca salça, peynir, yoğurt ve maydanoz gibi gıdalarla birlikte yenen, günlük mönüde esas yemek veya yardımcı yemek olarak tüketilen bir gıdadır. Bu nedenlerden dolayı son yıllarda dengeli ve yeterli beslenebilmek için haftada üç-beş kez yenmesi tavsiye olunur.
Türkiye'de beslenme ve gıda tüketimi ile ilgili çok sayıda sağlık problemi mevcut. Bu problemlerin çözümünde makarna ve zenginleştirilmiş makarna ürünlerinin tüketime sunulması önemli bir çözüm olabilir. Makarnaya çeşitlilik getirecek çok sayıda makarna üretimi geliştirilmeli. Çeşitlilik iki boyutta yapılmalı: Ürünlerde çeşitlilik, ürünlerin kullanılmasında çeşitlilik. Son yıllarda makarna sanayinin yapmış olduğu bazı yenilikler, yeniden ele alınmalı. İki makarna türünün geliştirilmesine önem verilmeli: Pizza veya hazır pizzaya benzer bir makarna ürünü geliştirilmeli, günlük total öğün değil, günlük tüm besin ögelerini içeren zenginleştirilmiş çok kolay ve çabuk hazırlanan bir ürün olmalı. Ayrıca makarnada besin ve raf ömrü ile ilgili etiketlemeye gidilmeli.
Makarna, ucuz bir enerji kaynağı. 100 gram pişmiş makarna, 141 kilo/kalori enerji sağlıyor.
Karbonhitrat çeşitliliği açısından da zengin olan makarnada, yüzde 96 oranında hazmedilebilir protein mevcut.
Makarna yoğurt, salça ya da peynirle yenildiği için proteinlerin hazmedilebilirlik oranı ve biyolojik değeri artıyor.
Makarna peynir, yoğurt ve tereyağla yense bile düşük kolesterol, sodyum, doymuş ya da doymamış yağ içerdiğinden dolayı, uzun dönemde insan sağlığı için yararlı olduğu kabul ediliyor.
Makarnanın üretiminde ve hazırlanmasında 100 derece santigratın altında sıcaklıklar kullanıldığı için toksik maddeler oluşmuyor.
Makarna çeşitli protein, kepek mineral ve vitaminlerle zenginleştiriliyor.
Beslenme sorunlarına ve politikalarına bağlı olarak çeşitli ülkelerde zenginleştirmelerin çeşit ve miktarı, kanunlarla belirlendi. Beslenme ve sağlık sorunları bulunan Türkiye'de bu politikaları uygulamada kullanılacak en önemli gıdalardan biri da makarna.