Güncelleme Tarihi:
Türkiye ekonomisi ile ilgili gelen her yeni veri ekonomiye de yeni bir bakışı zorunlu kılıyor. 17 Aralık’tan bu yana yaşanan gelişmeler sadece enflasyon, büyüme , dolar/TL kuru gibi verilere bakmayı yetersiz kılıyor. Örneğin Tüketici Güven Endeksi’nin 69.2 ile son 4 yılın en düşüğüne gelmesi sadece dolardaki yükselişle açıklanamıyor.
Ancak ekonomi disiplininde farklı açılımlar Türkiye’nin 17 Aralık’tan sonra yaşadığı toplumsal depresif hali ve bunun ekonomiye olumsuz etkilerini açıklamada önemli kavramlara sahip. Bu açılımların belki de en ilginç olanı nöroekonomi dalı. Nöroekonomi son yıllarda özellikle Claremont Graduate Üniversitesi Öğretim Üyesi Paul J. Zak’in çalışmaları ile popülarite kazanmış durumda. Nöroekonomi ekonomik büyüme için en önemli faktörü ‘güven’ olarak tanımlıyor. Bireyler arasında güven ne kadar yüksekse ekonomik alışverişler daha fazla gerçekleşiyor. Bu da daha fazla servet ve buna bağlı istihdam yaratılmasına yol açıyor.
Ancak nöroekonomi disiplininin argümanı bu noktada sonlanmıyor. Ekonomist Paul Zak’in laboratuvar araştırmalarına göre insanların birbirlerine olan güveninin ve dolayısıyla da alışveriş isteğinin artması oksitosin hormonunun yüksekliğine bağlı. Bu hormonun seviyesini vücudumuzda birçok yolla artırılabiliyor. Hediye almaktan kucaklaşmaya, evcil hayvan beslemekten sosyal medyada bir tweet atmaya kadar oksitosin hormonunu artırmak mümkün. Öte yandan Paul Zak bireysel ölçekte oksitosin hormonu seviyesini artırmanın yanında toplumsal ve politik düzeyde de yapılabileceklere dikkat çekiyor.
SOSYAL ÇEVRENİN EKONOMİK BÜYÜMEYE ETKİSİ
Paul J. Zak bu aşamada daha fazla oksitosin hormonu salgısı ve güvenin artması için sosyal çevrenin önemine dikkat çekiyor:
“Beynin oksitosini salgılanması sosyal iletişimle yakından ilişkili. Eğer içinde bulunduğumuz sosyal çevre endişe, korku ve saldırganlıkla tanımlanıyorsa oksitosin salgısı azalır ya da durur. Böylece güven de azalır. Bu yüzden sosyal çevre de güveni ve ekonomik büyümeyi etkiler.”
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DE EKONOMİYİ BÜYÜTÜR”
Paul J. Zak güven-ekonomik büyüme arasında çarpıcı bir ilişkinin de altını çiziyor. Buna göre bir ülkede insanların birbirine güven oranının yüzde 30’a düşmesi ekonomik büyümeyi sıfıra indiriyor. Türkiye’ye sosyal çevrede endişe ortamının yerine istikrarın sağlanmanın yanı sıra Paul Zak şunları öneriyor: “İstikrarın yanı sıra güven, kurumların özgürlüğünün artması, iletişim imkanlarının serbest olması, cep telefonu, internet kullanımı ve basın özgürlüğü ile de artıyor. Türkiye, ekonomiyi ve güven seviyesini büyütmek için bu faktörleri de iyileştirebilir.”
OKSİTOSİN HORMONU NASIL ARTIRILIR?
Paul J. Zak'e göre toplumsal ve siyasi platformda yapılacakların yanı sıra bireysel ölçekte de mutluluk ve güven hormonu oksitosini artırmak mümkün. Zak bireylere oksitosin hormon salgısını artırmak için 10 öneride bulunuyor:
• Karşınızdakini gözlerine bakarak dinleyin. Onlar konuşurken akıllı telefonunuza takılmayın.
• Hediye verin. İlk laboratuvar çalışmalarımızda hediyenin oksitosini yükselttiğini ortaya çıkarmıştık.
• Arkadaşlarınızı yemeğe çıkarın. Paylaşmak oksitosini artıracak etkenlerdendir.
• Dostlarınızla iletişimde olun. Sosyal kontaklar kurmak en etkili meditasyondur.
• Sıcak bir banyo yapın.
• Sosyal medyayı kullanın. Deneyleimde insanların yüzde 100'ünde sosyal medya kullanımının oksitosini artırdığını ortaya çıkardım.
• Adrenalini artırın. Heyecanınızı katlayacak ekstrem sporlar yapın.
• Evcil hayvan besleyin.
• Sevdiğinizi söyleyin. Oksitosin aynı zamanda aşk molekülüdür. Etrafınızdakileri onları sevdiğinizi söylemek oksitosin salgınızı artırır.
• İnsanlarla kucaklaşın. Fiziksel temas sadece oksitosini artırmaz kardiovasküler stresinizi de azaltır. İnsanlarla el sıkışmak yerine kucaklaşmayı deneyin.