İşte otomotivin karbon haritası

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Türkiye’deki araç parkının yaş dağılımını çevre kirliliği açısından analiz etti. Üretilen araçların emisyon geçişleri dikkate alınarak yapılan analize göre, Türkiye yollarındaki araçların yüzde 48’ini 11 yaşından büyük araçlar oluşturuyor ve karayolu taşıtlarından çevreye salınan karbonmonoksit, partikül madde gibi zararlı gazların yüzde 80’i bu araçlardan yayılıyor. Söz konusu araçların yüzde 36’lık bölümünü ifade eden toplam 6.7 milyon adet araç ise 2000’den önce üretilen yani Euro 1 ve Euro normu (üretilen araçların egzozlarından çıkan gazların doğayı ne kadar kirletebileceğine dair belirlenen standart) öncesi araçlardan meydana geliyor. Diğer yandan, Türkiye’nin araç parkının yüzde 52’lik kısmını Euro 4, Euro 5 ve Euro 6 normlarına uygun yani daha çevreci, 11 yaşından küçük araçlar oluşturuyor. Araştırmada, 2020 yılı sonuna ait veriler analiz edildi.

OTOMOBİL YAŞI 13.6

2021 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 21.5 milyon adet araç olduğunu belirten OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Otomobilde ortalama yaşımız 13.6, hafif ticari araçlarda 13.1, ağır ticari araçlarda 17 ve traktörlerde yüzde 24.3. Dolayısıyla oldukça yaşlı bir parkımız var” dedi. Bu analizin Türkiye’de ilk defa paylaşıldığını belirten Eroldu, “Çevre kirliliğine sebep olan karbonmonoksit (CO), partikül madde (PM), hidrokarbon (HC) ve azot oksit (NOx) gibi gazların yüzde 80-90’ı, dolaşımdaki araçların yüzde 48’ini oluşturan yaşlı araçlar tarafından yayılıyor. Baktığımız zaman özellikle ağır vasıtalarda bu çok daha kirletici seviyede” ifadelerini kullandı.

‘GENÇLEŞTİRME ŞART’

Konunun enerji verimliliği açısından da çok önemli olduğunun altını çizen Eroldu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çevre ve enerji verimliliği açısından Türkiye’deki araç parkının gençleştirilmesi yönünde çalışmalar yapılması lazım. Yine yatırımların Türkiye’ye çekilmesi için teşviklerin yeterli olmadığını görüyoruz. Muhakkak Türkiye pazarının, iç pazarın potansiyelinin daha iyi bir şekilde ortaya çıkarılması gerekiyor. İhraç pazarlarımızı çeşitlendirmemiz de lazım. Bir de tabii ki, otomotiv sanayimizin rekabetçiliği için muhakkak bizim bütüncül politikalara ihtiyacımız var. Günlük sorunları çözmekle değil de daha uzun vadeli, bütüncül politikaları tarafların birlikte ortaya koyması şart.”

İLK ALTI AYDA ARAÇ ÜRETİMİ YÜZDE 2 ARTTI

OSD, İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıda Türkiye otomotiv sektörünün ilk altı ayına ilişkin üretim ve ihracat verilerini de açıkladı. Buna göre, ocak-haziran döneminde otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 649 bin 311 adet, otomobil üretimi ise yüzde 8 azalarak 382 bin 947 adet oldu. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim 673 bin 991 adede ulaştı. Aynı dönemde toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 1.2 artarak 466 bin 995 adet olurken, otomobil ihracatı yüzde 9 azalarak 271 bin 54 adet olarak gerçekleşti.

‘KÜÇÜLEN AVRUPA SANAYİ İÇİN TEHDİT’

Avrupa’da yüksek enflasyon ve resesyon riskiyle birlikte haziran ayında tüketici talebinde sert bir daralma yaşandığını hatırlatan Cengiz Eroldu, yılın ikinci yarısında da talebin düşme eğiliminde olacağını ve bunun Türkiye otomotiv sanayisi için bir tehdit oluşturabileceğini belirtti. Eroldu, “Avrupa pazarının küçülmesi Türk otomotiv sanayi açısından da bir tehdit. Çünkü her yerde fazla kapasiteler ortaya çıkacak. Yeni yatırım peşinde koşarken, bir yandan da elimizdekini korumamız lazım. Avrupa’da artan enflasyon ve adetlerdeki düşme Türk otomotiv sanayi açısından ihracat bacağında bir sıkıntı yaratabilir. Buna yalnızca ihracat bacağı olarak da bakmamak lazım iç pazarda da artan fiyatlar bir miktar gevşemeye yol açacak gibi duruyor. Dolayısıyla ikinci yarı biraz daha zor olacak” dedi. Eroldu, “Avrupa’daki talep düşerse üretilen araçları daha fazla iç pazara yönlendirir misiniz?” sorumuzu ise “Olabilir. Çünkü öyle bir esnekliğimiz var. İhracatta bulamıyorsak iç piyasaya satabiliriz” şekline yanıtladı.