Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2003 00:00
Dünya Bankası'nın hazırladığı Türkiye Raporu bugün, Başkan Yardımcısı Katsu'nun da katılacağı bir konferansta, Ankara'da tartışmaya açılacak. Raporun en çarpıcı yönlerinden biri mali uyumun önemine dikkat çekilen bölüm. Bu bölümde orta ve uzun vadede Türkiye'nin yüksek faiz dışı fazla vermeye devam etmesi gerektiği belirtilirken, borçların sürdürülebilirliği açısından orta dönemde her yıl yüzde 6.5 faiz dışı fazla rakamının devam etmesi gereği üzerinde duruluyor. Dünya Bankası'nın Türkiye raporunda bankacılık alanında yapılanların yeterli olmadığı, daha birçok adımın atılması belirtilirken, BDDK'nın bağımsızlığının Türkiye için kritik olduğunun da altı çiziliyor. Raporun Türkçe özeti de hazırlandı. Özet rapor İsmail
Aslan tarafından bugün sunulacak TÃœRKÄ°YE İÇİN SENARYOLAR:Raporda Türkiye için hazırlanan deÄŸiÅŸik senaryolar yeralıyor. Ä°ÅŸte özet:Reform senaryosunda yüzde 5 büyüme öngörülmektedir ancak demografik koÅŸulları göz önüne alındığında, AB ile yakınlaÅŸma yönünde gerçek ilerleme kaydetmek için daha da yüksek büyüme gerekecektir. Bu, aÅŸağıdakiler dahil orta vadeli reform programının kararlı bir ÅŸekilde uygulanmasının stratejik gereÄŸini vurgulamaktadır:yapısal mali reformların derinleÅŸtirilmesi;kamu harcamaları yönetimini iyileÅŸtirecek kurumsal reformların devamı;bankacılık, enerji, tarım ve telekomünikasyon alanlarında yapısal reformların sürdürülmesi;kamu altyapı hizmetleri ve kamu bankaları üzerinde odaklanılarak, özelleÅŸtirmenin hızlandırılması; beÅŸeri sermayeye daha fazla yatırım yapılması ve rekabetçiliÄŸi ve istihdamı teÅŸvik eden iÅŸgücü piyasası politikaları da dahil olmak üzere, daha güçlü sosyal politikalar. Ekonomik reforma iliÅŸkin yerinde sayma senaryosu, Türkiye'nin iç ve dış ÅŸoklardan zarar görebilecek durumda olması ve yatırımcı güvenini arttırma gereÄŸinden dolayı geçerli olmayabilir. Yapısal reformların 2003'ten itibaren hız kaybettiÄŸi (yarı yolda kalan) senaryoda, sürdürülebilir mali uyum için kilit koÅŸullar yerine getirilmemiÅŸ olacaktır. Canlanma yavaÅŸladıkça bütçe gelirleri düşerken, harcamalar da geniÅŸlemeci mali politika varsayımıyla artacaktır. KKBG kötüleÅŸecek ve enflasyonu sınırlama konusunda kaydedilen ilerleme durmaya baÅŸlayacaktır. Türkiye'nin kredibilitesi düşecek ve ekonomi iç ve dış ÅŸoklar karşısında büyük ölçüde zayıf kalacaktır. Türkiye'nin kamu sektörü borç yükü orta vadede çok yüksek düzeylere çıkacaktır. Kötü mali performans, düşük büyüme hızı ve yüksek faiz hadlerinin birleÅŸimi kamu borcu için sürdürülemez bir yol oluÅŸturacaktır. Enflasyonun ve daha yüksek faiz hadlerinin dönüşü özel yatırımları dışarı itecektir. Taze sermaye giriÅŸi olmadığından ekonomi dış borçları ödemek için car hesap açıkları yaratmak zorunda kalacaktır. Bu ÅŸartlarda, 2003-06 döneminde yıllık GSMH büyümesinin yüzde 2'den fazla olamayacağı öngörülmektedir. Bu senaryo refah açısından çok olumsuz etkiler doÄŸuracaktır 2006 yılına gelindiÄŸinde, tahmini kiÅŸi başına gelir sürdürülen reform senaryosundakinden yaklaşık yüzde 20 daha düşük olacaktır. Açıktır ki düşük büyüme senaryosu Türkiye için sürdürülebilir deÄŸildirAB STRATEJÄ°K ÇIPAMakroekonomik istikrar, görülebilir gelecekte, sürdürülebilir yüksek düzeyde mali uyuma baÄŸlıdır. Mali uyum, yapısal reformlar ve sıkı para politikası da dahil destekleyici makro politikalarla güçlendirilmelidir. EÄŸer Türkiye AB'ye doÄŸru güvenilir bir ÅŸekilde yol alırsa orta vadede en azından enflasyon-büyüme çeliÅŸkisinin maliyetini minimize edebilecektir.Kamu sektörü kurumlarını modernize etme ve kamu yönetimini iyileÅŸtirme konusunda kararlı uygulamalar kaliteli mali uyum ve iÅŸ ortamının iyileÅŸtirilmesi için kritik bir öneme sahiptir.Büyüme sürecini geliÅŸtirmek ve sürdürülebilir hale getirmek finansal ve reel sektörün performansındaki iyileÅŸmeye baÄŸlıdır. GeniÅŸ bir yelpazedeki yapısal reformlar, mali sistemi güçlendirmek, kurumsal yeniden yapılandırmayı desteklemek, düzenleyici reformları tamamlamak ve özelleÅŸtirme ve piyasa serbestleÅŸtirilmesini hızlandırmak amacıyla derinleÅŸtirilmek zorundadır.Sosyal politikalar geliÅŸtirilmelidir. Devam eden reform sürecinin olumsuz etkilerini azaltacak, insan kaynakları seviyesini artıracak ve maksimum iÅŸ yaratmak için iÅŸgücü piyasalarının etkin çalışmasını saÄŸlayacak önlemler alınmalıdır. Gelirler politikası Türkiyenin rekabet gücünü koruyacak ÅŸekilde oluÅŸturulmalıdır.Sürdürülebilir büyüme, Türkiyenin ticaret ve sermaye hareketleri açısından dünya ekonomisi ile daha fazla entegrasyonuna baÄŸlıdır. Güçlü ihracat performansını korumak, doÄŸrudan yabancı sermayeyi özendirmek ve güven ortamını iyileÅŸtirmek amacıyla yapısal reformlar gerekmektedir. Ekonominin dış ÅŸoklara karşı kırılgan olduÄŸu dikkate alındığında kur politikalarındaki esnekliÄŸin devamı önemli olmaktadır. AB tam üyelik sürecindeki çabalar Türkiye'nin reform çalışmalarına stratejik bir dış çapa olacaktır'.Bankacılıkta yapılması gereken önemli iÅŸler var SaÄŸlıklı bir mali sektör makro istikrarı destekleyecek ve özel yatırımları tetikleyecektir.2001 krizi sonrasında, bankacılık sistemi reformu konusunda yapılanlar çok hızlanmış olmasına raÄŸmen hala yapılması gereken çok önemli iÅŸler vardır. BDDK kurulmuÅŸ, bankacılık mevzuatı AB ve Basel normlarına göre yenilenmiÅŸ, zayıf bankalara müdahale edilmiÅŸ, ve kapsamlı bir yeniden sermayelendirme operasyonu yapılmıştır. Bankacılık krizi atlatan diÄŸer ülkelere oranla,Türkiye'de krizin maliyeti çok yüksek olmuÅŸtur. Bütün yapılanlara raÄŸmen piyasalarda bazı özel bankaların yeteri kadar sermayelendirilmediÄŸi konusunda algılama devam etmektedir. Bu algılamanın nedenleri çeÅŸitli faktörlere dayanmaktadır. Bunlar:Bankaların yeniden sermayelendirme kapsamında artırılan sermayelerinin çok önemli bir kısmı enflasyon muhasebesi nedeniyle oluÅŸan varlık deÄŸerlemesinden kaynaklanmaktadır.Grup kredilerinin sermaye tabanından düşülmesini öngören düzenlemeyi kaldıran mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılmıştır. Bankaların yüksek miktardaki DÄ°BS portföyünün risk ağırlığı sıfır olarak belirlenmiÅŸtir. DiÄŸer yandan, bankalar, yüksek gurup kredileri ve devam eden vade uyuÅŸmazlığı nedeniyle karlılık sıkıntısı çekmektedir. Kamu bankaları yeniden yapılandırılmasının tamamlanması ve özelleÅŸtirilmesi süreci içinde yeni önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu devamlı siyasi destek gerektirmektedir. Bankacılık dışı sektörlerin geliÅŸtirilmesi orta vadede önemli gündem maddelerinden biri olacaktır.Sürdürülebilir büyümenin önündeki iç ve dış risklerSürdürülebilir büyümenin önünde, dikkate alınmak zorunda olunan önemli risk faktörleri vardır. Bunlardan iç riskler;Mali sektör reformlarının tamamlanmaması ve Hazine'nin yüksek miktarda borçlanma ihtiyacı, özel sektör yatırımcılarının finansman yollarını kapatabilir .Kriz sonrası zor duruma düşen ÅŸirketlerin ve bu alandaki yeniden yapılandırma çalışmalarının yavaÅŸ olması, rekabet gücünün artırılması ihtiyacı doÄŸurabilir. Ä°ÅŸ gücü piyasasındaki katılıklar, iÅŸgücü verimliliÄŸini artırmakta ve yeni iÅŸ alanları yaratmakta gecikmelere neden olabilir. Dış riskler;Dünya ekonomisinde beklenen düşük büyüme hızı, uluslararası yatırımcıların risk iÅŸtahını azaltarak, doÄŸrudan yabancı sermayenin geliÅŸini azaltabilir.Irak'ta potansiyel savaÅŸ sonrası istikrarsızlığı; BM ticaret kısıtlamalarının kalkması nedeniyle artan bölgesel ticaret hacmi, Türkiyenin ödemeler dengesi için olumlu olmasına raÄŸmen, Irak savaşının ekonomiye olumlu etkileri doÄŸal olarak orta vadeli olması yanında olumsuz etkileri yakın zamanda görülmektedir.2003 ve daha sonraki yıllar için yapılan dış finansman planları, daha çok uluslararası piyasa borçlanmalarına dayanmaktadır. Uluslararası piyasalardaki mevcut durum gözönüne alındığında Türkiye bu planlarını gerçekleÅŸtirmekte zorlanabilir.Â
button