Güncelleme Tarihi:
CITI Grup Başkan Yardımcısı ve Gelişen Piyasalar BaşkanıHamid Biglari, uluslararası finans merkezi olmak konusunda Türkiye, Dubai ve Rusya’nın yarıştığını belirterek, “Uluslararası finans merkezi olmak için bir şehrin 7 kritere sahip olması gerekir. İstanbul bunların 4’ünü çok iyi karşılıyor. En güçlü aday İstanbul” dedi.
7 kriterin 4’ü
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-İngiliz İş Konseyi (TİİK) ve Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) işbirliği ile düzenlenen ‘İstanbul Finans Merkezi” konferansında konuşan Biglari, uluslarası finans merkezi olma konusunda belirlediği kriterleri şöyle sıraladı: “Siyasi ve ekonomik istikrar, yatırım dostu ortam, güvenilir vergi politikası, şeffaflık, coğrafi konum, nakit akışı ve yetenekli profesyonellerin yaşayabileceği bir ortam.”
Şeffaflık ve vergi
Biglari, şöyle konuştu: “Türkiye’de siyasi ve ekonomik istikrar var. Bu hepsinden önemli. İstanbul, kültürlerin ve kıtaların buluştuğu çok önemli bir lokasyona sahip. Yaşamak için bir cazibe merkezi. Burada önemli bir işlem hacmi ve nakit akışı var. Türkiye’nin hedefine ulaşmak için geliştirmesi gereken alanları ise, şeffaflık, doğru vergilendirme ve yatırım dostu ortam. ‘Türkiye bu alanlarda kötü’ demiyorum. Sadece ‘Kendisini daha da geliştirebilir ve rekabette öne geçebilir’ diyorum.”
Türkiye’nin kriterlerini geliştirme konusunda öncelik sıralamasını nasıl yapacağının önemli olduğunu kaydeden Biglari, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önemli olan farklılaşmak. Global krizde gelişen piyasalar imaj kaybına uğradı. 2010’un sonunda New York Borsası yüzde 25, Londra yüzde 26 işlem hacmi düşüşü yaşarken, İstanbul’da yüzde 29, Şanghay Borsası’nda ise yüzde 32 işlem hacmi arttı. Bu çok önemli bir gösterge, bu noktada İstanbul elini çabuk tutarsa öne geçebilir.”
Kuveyt’ten İstanbul’a 15 maddelik karne notu
KUVEYT Ulusal Bankası CEO’su İbrahim Dabdoub, İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması için gerekli kriterleri büyük ölçüde karşıladığını söyledi. Dabdoub, İstanbul’un uluslararası finans merkezi olma konusunda aldığı mesafeyi 15 maddelik şu kriterlere göre değerlendirdi:
Lokasyon: Çok iyi. Enerji koridoru ve çok önemli bir köprü.
Büyüklük: Çok iyi. Türkiye deyince 1 trilyon dolara yaklaşan büyüklükte bir ekonomiden ve 80 milyon insandan söz ediyoruz.
Kaliteli işgücü: Şüphesiz çok iyi, işgücü kalitesi çok yüksek.
İmajı: Son dönemde imajı iyileşti, daha da iyi olması için çalışmalı.
Hukuki ortam: Gelişme var ama daha da iyi olabilir.
Siyasi ve ekonomik istikrar: Bu konuda çok iyi.
Yasama ortamı: Uluslararası camia ile uyum konusunda daha gelişme gösterebilir.
İş yapma kolaylığı: İyi ama daha da gelişmeli.
Mali ortam: İyi ama daha da gelişebilir.
Altyapı kalitesi: Teknolojik altyapısı sağlam, 2 havaalanı var, çok iyi.
Hayat tarzı: Mükemmel.
İş yapma maliyeti: Türkiye’de iş yapma maliyetleri iyi durumda, daha da gelişebilir.
İşgücü maliyeti: Görece daha düşük, bu olumlu.
Profesyonel hizmetlere ulaşım: Bütün büyük uluslarası şirketler burda, her türlü işinizi yaptırabilirsiniz.
Dil: İngilizce bütün dünyada iş dünyasının dili oldu, Türkiye bu konudaki eğitim olanaklarını geliştirebilir.
Mobius: İstanbul önemli bir merkez
TEMPLETON Asset Management Yönetim Kurulu Başkanı Mark Mobius, İstanbul’un çok önemli bir finansal merkez olduğuna vurgu yaptı. Gelişen piyasaların son dönem performansını değenlendiren Mobius, şöyle konuştu: “Sadece Çin’de 2.4 trilyon dolardan fazla para var. O yüzden Batı’ya dönüp bakmayın, Doğu’ya bakın. Oradakiler ABD Doları’ndan başka bir şeyler arıyor. Türkiye’dekiler gidip de orada daha çok vakit geçirsinler. Çünkü orada para var.”
Özel sektör olarak desteğe hazırız
DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, 2010’da, Türkiye’nin 2010’daki yüzde 9’luk büyümeyle bölgesinin büyümedeki lokomotifi olduğunu belirterek, “Global kriz sürecinde hiçbir Türk bankası, hükümetten destek almadı. Türkiye, kredi derecesi artırılan 7 ülkeden biri oldu. İstanbul Finans Merkezi projesi, destek ve siyasi irade gerekiyor. Biz de iş dünyası olarak bu konuda hükümete gereken desteği vereceğiz” diye konuştu.
Bize kızmayın 45 milyar liraya ‘Ak akçe kara gün için’ diye bakın
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul’un finans merkezi projesi için 71 maddelik bir eylem planı açıkladıklarını bunlardan 5’inin tamamlandığını, 13’ü ile ilgili gelişme sağlandığını söyledi. Bankaların, zorunlu karşılık oranlarının artırılmasıyla ilgili bazı olumsuz yaklaşımlarının olduğunu kaydeden Babacan, şöyle devam etti: “Aslında bankcılar ikiye ayrılıyor. Bankaların ekonomistleri bu kararları destekliyor. Ancak genel müdürler, kâr odaklı çalışanlar diyelim, hatta bazı patronlar, ‘Bu yıl karımız beklediğimiz kadar olmayabilir mi acaba?’ diyor haklı olarak. Bunu şöyle düşünmek lazım. Bir atasözümüz vardır. Ak akçe kara gün içindir. Merkez Bankamızın bir bakıma yaklaşık 45 milyar liraya ulaşan bu mevduatla ilgili zorunlu bir şekilde karşılık tutarak, son kararla beraber 43’tü ama 45’e çıkacak, daha zor günlerde ekonominin olur da yavaşlayacağı günlerde serbest bırakılıp ekonomiyi canlandırmada kullanılabilecek bir rezerv olarak da düşünebiliriz. Bir bakıma olası zor günler için cephane olarak düşünün bunu. Dolayısıyla uzun vadeli bakacağız. Sadece bugünün kârını değil, Türkiye’nin uzun vadeli istikrarını düşüneceğiz.”
11 AB ülkesinden iyiyiz
Hangi ekonomik veri, hangi finansal göstergeye bakılırsa bakılsın Türkiye’nin çok hızlı güven ve istikrar ortamına ulaştığını gördüklerini belirtenBabacan, “Dünyanın içinde bulunduğunu, hele hele yanı başımızdaki birçok Avrupa ülkesinin içinde bulunduğu durumu dikkate aldığımızda aslında bulunduğumuz noktanın kıymetini bilmemiz gerekiyor” dedi.
2009’un son çeyreğinde Tükiye’nin pozitif büyümeye geçtiğini ifade eden Babacan, “Bugün gelmiş olduğumuz noktada Türkiye’nin risk göstergelerindin birisi olan kredi temerrüt takas oranlarına baktığımızda, dün akşam itibariyle 150 baz puanlık bir rakam görüyoruz. Bu şu anda 11 AB üyesi ülkeden daha iyi bir rakam. Yine dün akşam itibariyle 2 yıllık Eurobond faizlerine bakıyoruz, Euro cinsinden çıkarılmış Hazine kağıtlarına bakıyoruz. Türkiye’nin faizleri, İtalyan faizlerinden düşük” diye konuştu.
Kamu-özel sektör işbirliği önemli
TÜRK-İngiliz İş Konseyi Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, “İstanbul, New York, Londra, Tokyo, Şanghay eksenindeki yeni noktalarından bir tanesi” dedi. Finans merkezleri arasındaki rekabetin giderek arttığına dikkat çeken Suzan sabancı Dinçer şunları söyledi: “Örneğin bu konuda Dubai çok önemli bir ilerleme kaydetti. Dolayısıyla yapacak çok işimiz var. İstanbul’un finans merkezi olması projesinin gerçekleştirilebileceğini düşünüyoruz. Çünkü İstanbul’un bir finans merkezi olması için yürütülen çalışmalarda siyasi irade var. İstanbul’u ilk etapta bölgesel, daha sonra ise uluslararası bir finans merkezi yapmak için eylem planı hazır. Ancak İstanbul’un potansiyel rakiplerini geride bırakabilmesine yardımcı olmak için kamu, özel sektör ve sivil toplumun bu yönde hep birlikte etkin bir biçimde yol alması büyük önem taşıyor.”