ANKA
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2010 17:01
Toplam 330 bin metrekarelik kapalı alanıyla Avrupa’nın en büyük adliye sarayı olarak gösterilen, tamamlandığında 5 bin kişinin çalışacağı ve günlük ziyaretçi sayısının 70 bin kişiye ulaşacağı İstanbul Çağlayan’daki Adliye Sarayı’na yönelik üniversitelerden genç inşaat mühendisi adaylarının merak ve ilgisi artmaya başladı. İstanbul Adliye Sarayı’nı hafta sonunda Ankara’dan özel olarak gelen ODTÜ, Atılım ve Gazi Üniversiteleri’nden 90 kişilik inşaat mühendisliği öğrencisi ziyaret etti.
Varyap İnşaat tarafından yapımı sürdürülen İstanbul Adliye Sarayı’nın Proje Müdürü İnşaat Mühendisi Sevim Özyurt, bir saat boyunca genç inşaat mühendisi adaylarına proje hakkında bilgi verdi. Aynı zamanda öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Özyurt, sunumun ardından Adliye Sarayı’ndaki inşaat aşamaları hakkında üç saate yakın bir bilgilenme turu düzenledi.
Proje Müdürü Sevim Özyurt, 2010 sonuna yetiştirilecek şekilde yapımı süren Adliye Sarayı’nın temel imalatının yüzde 99’ının tamamlandığını ve geriye yüzde bir gibi küçük bir bölümünün kaldığını belirtti. Özyurt, inşaat ve yapı mühendisliği açısından referans bir yapı olarak görülen projenin inşaat sürecinin genç mühendis adayları için bu tür ziyaretlerin çok önemli bir deneyim ve mesleki anı olarak değer taşıdığını söyledi. Özyurt, Ankara’dan gelen öğrencilere seslenirken, “Bugün hafta sonu ve genç arkadaşların hafta sonlarını kendi serbest zamanları olarak kahve içerek ya da sanatsal, kültürel bir etkinlik yaparak geçirmek yerine Ankara’dan İstanbul’a kadar kalkıp gelmelerini mesleklerine verdikleri önemin bir işareti sayıyorum” dedi.
“TÜM OKULLARA ÇAĞRI YAPSAK, İZDİHAM OLACAK DİYE KORKUYORUZ”
ANKA’ya bilgi veren Özyurt, inşaat mühendisliği fakültelerinden sürekli ziyaret talepleri geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bir yanda projeyi aksatmadan sürdürürken, diğer yandan da bir anlamda kamu hizmeti ve mesleki dayanışma ve sorumluluk duygusu içinde genç mühendis adaylarıyla da projenin inşaat sürecini bir şekilde paylaşmak istiyoruz. Proje gelecek yıl bu yıl zamanlarda artık tümüyle bitmiş olacağı için, öğrenciler de inşaat süreçlerine tanık olmak için bir anlamda acele ediyorlar. Bu referans yapıya yönelik deneyimlerin genç mühendis adaylarının mesleki yaşamlarında bir damla bile olsa bırakacağı izlerin çok önemli olacağına inanıyoruz. O yüzden de bizim için bu yoğun inşaat sürecinde küçük kesintilere yol açsa da genç meslektaşlarımızın taleplerini karşılıksız bırakmaya da gönlümüz razı olmuyor. Bir yandan gelsinler görsünler istiyoruz, ama bir yandan da izdiham olacak ve işlerimiz aksayacak diye de çekiniyoruz doğrusu.”
Özyurt, projenin genç mühendis adaylarının ilgisini ise projenin büyüklüğüne, iş kalemlerinin çeşitliliğine ve Varyap’ın uluslararası alanda yarattığı prestije ve kalite anlayışına bağlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
“Varyap 35 yıllık bir kuruluş. İşini büyük bir ciddiyetle yapıyor. Sürekli ulaştığı kalite çizgisini aşma kaygısı var. Bir kamu binası yapıyoruz diye düşünmüyoruz. İnşaat teknolojisinin tüm olanaklarını bu yapıda kullanıyoruz. Bu nedenle inşaat mühendisliği öğrencilerinin bu kadar büyük ve prestijli yapıya ilişkin yaşadıkları deneyimin mesleki hayatlarında bir anı olarak yer almasının da ayrı bir anlamı var.”
“SINAVLARINI ADLİYE ŞANTİYESİNDE YAPAN ÜNİVERSİTE VAR”
Özyurt, Avrupa’daki politeknik üniversitelerinden sürekli yeni talepler geldiğini, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ise bazı derslerini doğrudan şantiyede verdiğini, hatta bazı sınavların da burada yapıldığını belirterek, “Buradaki dersler bizlerin ve hocalarının da katılımıyla üç saate yakın sürüyor. Özellikle yüksek lisans aşamasına gelmiş olanlar artık mesleğe adım attıkları için bu büyük projeden çok önemli dersler çıkarıyorlar ve ciddi deneyimler elde ediyorlar. Bir anlamda onlara bir şantiye nasıl kurulur, nasıl yönetilir ve nasıl kapatılır konusunda sihirli bir anahtar vermiş oluyoruz. Varyap olarak bu işi de gönüllük temelinde bir sosyal sorumluluk ve mesleki heyecan içinde yerine getiriyoruz” diye konuştu.
“ESKİ TEKNOLOJİ İLE OLSA BU İNŞAAT 2.5 YILDA DEĞİL, 10 YILDA BİTERDİ”
ODTÜ, Atılım ve Gazi Üniversitelerinden gelen kalabalık öğrenci grubuna Adliye Sarayı’nın başlangıcından bugüne kadar tüm süreçlerin kilit noktalarını anlatan Sevim Özyurt, “Global kriz bile bu döneme geldi. Demir başta olmak üzere inşaat malzemeleri fiyatlarında büyük artışlar yaşandı. Hiçbir kriz bir diğerine benzemediği için kriz yönetimine hazır olmalısınız. Çünkü krizlere yönelik sihirli bir formül yok” dedi. Özyurt, öğrencilerin sorularını yanıtlarken de şunları söyledi:
“Mevcut teknolojiler ve ileri mühendislik bilgileri sayesinde birçok yapım süreci eş zamanlı gerçekleşiyor. Bir yanda tuğla döşenirken, diğer yanda sıva yapılıyor. Bir başka bölümde asma duvarlar ve ara bölmeler yapılırken, diğer yanda beton dökülüyor. Bir başka bölümde iç granit döşemeler yapılırken, bir diğer yanda da dış cephe kaplamaları yapılıp, camlar takılıyor. Başka bir noktada mekanik tesisatlar döşeniyor. Eğer eskiden olduğu gibi her biri işi sırayla, kendi aşamaları içinde yapmaya kalksaydık bu bina 2.5 yılda değil ancak 10 yılda bitebilirdi. Günümüz mühendisliğin ve teknolojinin sırrı da burada. Aynı anda bir dizi süreci işletebiliyorsunuz.”
“STATİK, MUKAVEMET KADAR, İŞ MAKİNELERİ VE MALZEME BİLGİSİ DE ÇOK ÖNEMLİ”
Öğrencilere mühendisliğin esasının statik, mukavemet ve yüksek matematik bilgisi olduğunu vurgulayan Sevim Özyurt, şöyle devam etti:
“Normalde iş makineleri ve malzeme bilgisi dersleri okulda pek önemsenmez. Bir anlamda statik ve mukavemet derslerinin yanında banko dersler olarak görülür. Ancak günümüzde iş makinelerinin kullanımı ve malzeme bilgisi de çok önemli hale geldi. Yanlış bir kamyon, yanlış bir dozer, yanlış bir ekskavatör seçimi ya da bunların birbirine uyumsuzluğu inşaat maliyetlerini etkilediği gibi tüm iş süreçlerini de aksatabilir. Ayrıca proje boyunca büyük satın almalar yapmak durumundasınız. Okul hayatı sırasında eve bir ekmek bile almayan bir öğrenci, iş hayatı sırasında belki de milyon dolarlı alımlar yapacaktır. Bu yüzden statik, matematik ve mukavemet derslerinde başarılı olmak çok önemli ama iş hayatında malzeme tedariki, makine bilgisi gibi diğer konulara da hazırlıklı olmalısınız.”
“İŞ GÜVENLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ, HAKİM KARŞISINA ÇIKABİLİRSİNİZ”
İnşaat projelerinde kullanılan teknolojiler ve iş süreçlerinin çok hızlanması ve dev yapıların ortaya çıkması nedeniyle iş güvenliğinin ve risk yönetiminin de çok önemli hale geldiğine işaret eden Özyurt, “İnşaat mühendisi olarak bir projede görev alıyorsanız mesleki hayatınızın herhangi bir yerinde hakim karşısına çıkma potansiyelinin olduğunu hep bileceksiniz. O yüzden de iş güvenliğine her şeyden daha fazla önem vermelisiniz. İşçiler kendi güvenliğini düşünmezler. Onlar adına siz her türlü güvenlik tedbirini almak ve potansiyel tüm risklere karşın tüm emniyet süreçlerini iyi planlamak durumundasınız. Bir dakika, hatta bir saniye bile şantiyeden kopmamalısınız. Gerekirse işi durdurun ama iş güvenliğinden asla taviz vermeyin. Varyap’ı da Varyap yapan bu disiplindir ve sürekli kaliteyi daha üst aşamalara taşıma politikasıdır” diye konuştu.
“İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ARTIK SADECE ERKEK MESLEĞİ DEĞİL”
İnşaat mühendisliğinin genel olarak erkek mesleği olarak görüldüğüne değinen Özyurt, öğrencilere şunları söyledi:
“Ben meslekte 30. yılımı tamamlamak üzereyim. Bu projede 330 bin metrekarelik bir inşaatı yönetiyorum. Bir önceki proje ise 150 bin metrekare idi. Metrekare büyüklüğü olarak bakıldığında neredeyse toplam iş yaşamımın çok önemli kısmını bu iki proje oluşturuyor. Bir kadın inşaat mühendisi olarak yaklaşık 1 milyon metrekareye ulaşan bir deneyime sahip olduğum düşünüldüğünde inşaat mühendisliği konusunda genç kız öğrencileri açısından bu durum iyi ve cesaretlendirici bir mesaj olmalı. Şantiyeye gelen öğrenciler içinde yer alan kız öğrencilerin artık kadınların da bu işte artık eşit şansa sahip olduğunu görüp, mesleki kariyerlerine daha umutla baktıklarına ben bizzat tanık oluyorum. Bu da benim için ayrı bir mutluluk. İnşaat mühendisliği bu teknoloji ortamında ve ortaya çıkan yapıların mükemmelliği ve görkemi sayesinde kadın erkek ayrımı yapmadan her iki cinse uygun bir iş olarak görülmeli artık.”
“İLK KAZMAYI VURMADAN ÖNCE İYİ DÜŞÜNÜN”
Sevim Özyurt, İstanbul Adliye Sarayı’nın yaklaşık 330 bin metrekarelik bir proje olduğunu ve ilk kazma vurulmasının ardından gelişen kazı sürecinde 1 milyon 200 bin metreküp gibi çok büyük bir hafriyatın ortaya çıktığını ve sadece şehrin ortasındaki bu hafriyatın yönetiminin bile başlı başına bir mühendislik başarısı olduğunu söyledi. Özyurt, “Bu hafriyatı taşımak için büyük kamyonlarla 120 bin sefer gerçekleştirildi. Hafriyatın miktarı konusunda yapacağınız küçük bir hesap hatası proje sahibine milyonlarca lira ek maliyet getirebilirdi. Ayrıca ilk kazmayı vurmadan önce bölgenin ulaşım, iletişim, gaz ve su altyapısı hakkında da çok iyi bilgi oluşturulması gerekiyor. Örneğin sadece bir telekom hattına zarar verdiğinizde o bölgedeki tüm abonelerin 24 saat konuşma yaptığı düşünülerek o kadar parayı Türk Telekom’a ödemek zorundasınız. Bu dikkat su ve doğal gaz hatları için de en üst seviyede gösterilmeli” diye konuştu.