Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2002 01:56
Türk konfeksiyoncuları, dünya pazarlarında Zara ve Mango gibi markalarla tanınan İspanyol rakiplerinin tahtına göz dikti. Damat&Tween'in sahibi Süleyman Orakçıoğlu, ‘‘Türkiye'de de artık dünya pazarlarında yer alabilecek birçok marka var’’ dedi.
Zara, Mango gibi markalarıyla Türkiye pazarında da faaliyet gösteren İspanya, Türk hazır giyimcileri için örnek ülke oldu. Damat&Tween'in sahibi Süleyman Orakçıoğlu, 15 yıl önce Türkiye ile İspanya'nın aynı konumda olduklarını, oysa şimdi İspanya'nın oluşturduğu markalarıyla farklı bir statü edindiğini belirterek, ‘‘Bir ülke sahip olduğu markaları kadar zengindir. Türkiye'de de artık dünya pazarlarında yer alabilecek birçok marka var’’ dedi.
Cotton'un sahibi Yılmaz Yılmaz, Zara ve Mango gibi markaların sadece cirolarını artırmakla kalmayıp, ülke imajına katkıda bulunduklarını da vurgulayarak, Türkiye'den de böyle markalar çıkması gerektiğini belirtti.
7'inci Uluslararası Perakendecilik Konferansı'nın, ikinci gününde Türkiye'den özgün başarı hikayeleri anlatıldı. Süleyman Orakçıoğlu, Damat&Tween'in başarı öyküsünü anlatırken, 1985'de Osmanbey Zafer Han'da 20 metrekarelik bir alanda çalışmaya başladıklarını, bugün ise dünyanın pek çok ülkesinde kendi markalarıyla varolduklarını söyledi. Başarılarında konsept mağazacılığa geçişlerinin etkili olduğunu söyleyen Orakçıoğlu, ‘‘Ürün tasarımıyle iş bitmiyor’’ dedi.
EDİTÖRDEN MANKEN
Damat&Tween'in dünyanın önde gelen moda dergilerinden Collezzione'un editörünü manken olarak kullandığını, Tweenist adlı bir çocuk programı yapan İngiliz BBC kanalının bu programda kıyafet dağıtabilmek için kendilerinden izin istediğini anlatan Orakçıoğlu, artık kendi markalarını dünyaya kabul ettirdiklerini vurguladı.
Damat&Tween'in beş yıl içinde dünyanın aranılan 10 markasından biri olmayı hedeflediğini dile getiren Orakçıoğlu, Türkiye'de artık dünya pazarlarında yer alabilecek birçok marka olduğunu savundu. Bu noktada İspanya örneğini veren Orakçıoğlu, 15 yıl önce İspanya ile Türkiye'nin eşdeğer konumda olduklarını, ancak İspanyolların oluşturdukları markalar ile modada ön plana çıktıklarını vurguladı.
Orakçıoğlu, dünya pazarlarında başarılı olmak için olumlu ülke, olumlu firma, olumlu marka, olumlu ürün anlayışının geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ‘‘Güzel işler yapan, başarılı firmalara çok iş düşüyor. Ne kadar idealist olursak o kadar başarılı oluruz’’ dedi.
ONLAR KADAR İYİYİZ
‘‘Dünya markalarını biliyoruz. En az onlar kadar iyiyiz’’ diyen Orakçıoğlu, Türk firmalarının çekingen davrandığını ve özgüven eksikliğinin bulunduğunu ancak bunun aşılması gerektiğini kaydetti. Orakçıoğlu, ‘‘Bir ülke sahip olduğu markaları kadar zengindir’’ diye konuştu.
Cotton'un Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz ise Kuzguncuk'ta küçük bir mağaza olarak yola çıktıklarını, bugün ise dünyanın pek çok ülkesinde kendi markasıyla ürün satabilen bir marka olduklarını belirterek, ‘‘2002'de Avrupa'da 3 milyon, Türkiye'de 5 milyon insanı giydirmeyi planlıyoruz ve yurtdışı satışlarımızı her yıl iki katından daha fazla artırıyoruz’’ dedi.
Orakçıoğlu gibi İspanya örneğini veren Yılmaz, Mango ve Zara'nın çok ciddi başarılar kazanmakla kalmayıp, kendi ülkelerinin imajına da katkıda bulunduklarını vurguladı. Türkiye'de de tekstil altyapısının bulunduğunu, Türk insanının aslında geliştirici olduğunu dile getiren Yılmaz, ‘‘Türkiye'den de markalar çıkması lazım. Sadece Türkiye içinde değil, Avrupa markaları, dünya markaları olmalı ve Türk markası geliştirilmeli’’ dedi.