ANKA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2009 15:01
İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyelerine uygun koşularda kredi kullandırılmasını sağlamak üzere Türkiye Finans Katılım Bankası ile toplam 200 milyon TL’lik bir kredi paketi anlaşması imzaladı.
Protokol uyarınca İSO üyesi 15 bin sanayi kuruluşu, başvurmaları halinde Türkiye Finans Katılım Bankası’ndan için yüzde 1.85 kar oranı (faiz) ile aylık taksit ödemeli ve 24 aya kadar vadeyle TL kredisi kullanabilecekler.
Döviz kredilerinde ise kar oranı yüzde 0.85 olacak.
Kredi protokolü İSO Yönetim Kurulu Başkanı ile Türkiye Finans Genel müdürü Yunus Nacar tarafından bugün İstanbul’da imzalandı. İmza töreninde bir konuşma yapan İSO Başkanı Tanıl Küçük, içinde bulunulan süreçte en önemli belirleyicinin reel sektörün hayat suyu olarak nitelediği kredi musluklarının asla kapanmaması gerektiğini söyleyerek “Finansman konusundaki sıkıntının giderilmesi üretim ve istihdamın devamı açısından hayati önem taşımaktadır” dedi.
“BU KREDİDE VADESİ GELMEDEN GERİ ÇAĞIRMA YOK”Türkiye Finans ile yaptıkları işbirliği protokolü ile İSO üyelerine, Bankanın ilan edilmiş kar payı oranlarından daha uygun koşullarda kredi verilmesinin sağlandığını belirten Tanıl Küçük şunları söyledi :
“Türkiye Finans kredi taleplerini bankacılık mevzuatı ile kendi mevzuatında belirtilen esaslar ve usuller çerçevesinde değerlendirilecek ve yapacağı değerlendirme sonucunda uygun gördüğü üyelere kredi kullandırabilecektir. Protokole göre üyelerimize hammadde,ticari mal,makine-teçhizat,taşıt gayrimenkul,bilgisayar vb. emtia alımı için kredi kullandırılacaktır”. Küçük, İSO olarak daha önceki dönemde Akbank ve İş Bankası ile de benzeri anlaşmalar yaptıklarını hatırlatarak, bu protokolün yeni işbirlikleri için örnek olmasını istedi.
Tanıl Küçük, Türkiye Finans’tan kullandırılacak kredinin en önemli özelliğinin kar oranlarının(faiz) vade sonuna kadar sabit tutulması ve kredinin geri çağrılma ihtimalinin olmaması olduğunu kaydetti.
“EN BÜYÜK SORUN TALEP DARALMASI”Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar da, sanayi ve ticaret odaları ile yaptıkları işbirlikleri sonucunda
KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektöre sağlanan kaynağın 1 milyar TL’ye ulaştığını açıklayarak, “Reel sektörle finans sektörü işbirliği içinde ve tabi ki devletimizin de desteğiyle bu krizi aşabileceğimize inanıyorum. Şu anda yaşadığımız en büyük zorluk talepteki daralmadır. Talep daralmasının yarattığı sorunu mutlaka çözmeliyiz, aksi halde reel sektör de biz de zor durumda kalırız” dedi. Nacar, ekonomik hayata canlılık kazandırmak üzere başlattıkları girişimi bir seferberlik olarak gördüklerini belirterek “ Vatandaşın doğru yönlendirilmesi ve talebin canlandırılması için gereken her türlü bilinçlendirme ve eğitim çalışmasını yapmalıyız. Örnek olarak söylüyorum, sanayi-ticaret odalarının veya TOBB’un girişimiyle Diyanet’ten de hutbelerde bu konunun da yer alması için yardım istenebilir” diye konuştu.
“GÜNEŞLİ GÜNDE DEĞİL, YAĞMURLU GÜNDE ŞEMSİYE UZATIYORUZ”Nacar, Türkiye Finans olarak yeteri kadar likiditeye sahip olduklarını kaydederek şu değerlendirmeyi yaptı: “ Para elimizi yakıyor. Yasal olarak gerekli olan likiditeden fazlasının üzerine oturmak istemiyoruz. O yüzden likidite fazlalılığımızı reel sektörle paylaşmak istiyoruz. Şu ana kadar ayırdığımız 1 milyar TL’lik kaynağın yaklaşık yarısını reel sektöre kullandırmış durumdayız. İSO ile yaptığımız 200 milyon TL’lik anlaşma tabi ki ateşi söndürmek için yeterli değil. Rakamın büyüklüğü ya da küçüklüğünden ziyade bu işbirliğinin gerçekleşmesi daha önemli. Likiditemizi son kuruşuna kadar reel sektörle paylaşmak amacındayız. Genelde bankacılıktan şikayet edilirken güneşli günde şemsiye verilip yağmurlu günde alındığı söylenir. Şimdi biz yağmurlu günde reel sektöre şemsiye uzatarak bu inancı da yıkmak istiyoruz”
“1 NİSAN'DA KARDELENLER AÇAR”Krizle ilgili değerlendirme yapan Genel Müdür Nacar” Ocak ve Şubat’ta kısmi bir iyileşme başladı. Biz Mart ayı sonu geldiğinde kriz yorgunluğunun biteceğini ve ekonominin canlanacağını tahmin ediyoruz. Bir anlamda karlar eridiğinde topraktan kardelenler çıkacaktır. Metal yorulması gibi toplumun da yorulması söz konusu. Biz 1 nisan’da bu yorgunluğun ve beklemenin biteceğini ve toplumun ekonomik hayata yeniden canlı talep göstereceğini bekliyoruz. Bu gelişmenin hem reel sektöre hem de finans kesimine dönüşü de müspet olacaktır” diye konuştu. Nacar, geçmiş dönemde reel sektörün kredi kaynağına ilgisinin çok yüksek olduğunu belirterek şöyle dedi:
“ Eskiden para daha yere düşmeden havadayken kapılırdı. Şimdi para yere düşüyor ve insanlar alıyım mı almayayım mı diye bakıyor” yorumunu yaptı.
“TAKİPTEKİ KREDİ ORANI ŞU AN DÜŞÜK, SORUN OLMAZ”Basın mensuplarının takipteki kredilerle ilgili bir sorusuna ise Nacar, şu anda bankacılık kesiminde sorunlu kredilerin oranının yüzde3-4’ler civarında olduğunu, katılım bankalarında ise yüzde 3’te bulunduğunu aktararak “ Yüzde 4-5 gibi orana çıksa bile bir sorun teşkil etmez. Ancak yüzde 8’leri geçerse hem bankalar için hem de reel sektör için sorun oluşturabilir. Ancak ben şahsen bu boyutlara ulaşmayacağına inanıyorum” karşılığını verdi.
“TAHVİL BONOYA YATIRIM YAPAMAMAKTAN ÜZGÜN DEĞİLİZ”Nacar, katılım bankalarının Devlet İç Borçlanma Senetlerine yatırım yapamadıkları yönündeki bir soruyu da şöyle yanıtladı :
“Bu konuda üzgün değiliz. Fazla likiditemizi bu kağıtlarda değerlendiremiyoruz diye bizim için bir zafiyet olmaz. Biz kullandırdığımız kaynağın en azından nerede kullanıldığını, üretim,ihracat,istihdama yatırım olarak değerlendirildiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye çapında 178 şubemiz ve her yere yetişecek şekilde kolumuzu daha da uzatmak niyetindeyiz. KOBİ’lere çok yakın duruyoruz. KOBİ’lerin finans beyi olarak niteliyoruz kendimizi. 40 binin üzerinde aktif KOBİ müşterimiz var. Bu kadar müşteri nerdeyse bizden 10 katı büyüklükteki bir bankada olabilir”
Kredi paketinin gelişmelere göre arttırabileceklerini ifade eden Yunus Nacar, şu an belirlenen yüzde 1.85’lik kar oranının (faiz) kalıcı olmadığını gelişmelere göre aşağıya inebileceğini sözlerine ekledi.