Güncelleme Tarihi:
OTOMOTİV sektörünü 2001 krizinden çıkarıp Türk ekonomisinin lokomotifi olmasında büyük payı olan hafif ticari araçlar, son yıllarda içeride büyük sıkıntı çekiyor. Türkiye’yi üretimde Avrupa’nın zirvesine çıkaran hafif ticari araçların iç pazarda yaşadığı kan kaybı her yıl artarak devam ediyor. Yüzde 45 ila 160 arasında değişen ÖTV oranlarına sahip otomobillere göre yüzde 15’lik ÖTV oranıyla önemli bir vergisel avantajı olmasına rağmen hafif ticari araçların toplam pazardan aldığı pay eriyor. 2002 yılında toplam satışlarda yüzde 41.97’lik paya sahip olan hafif ticari araç sınıfı bu yılın ilk 7 ayında ilk kez yüzde 20’nin altına gerileyerek yüzde 19.38’e kadar indi. Bunda ekonomide yaşanan dalgalanmadan çok, KOBİ ve esnafın tercihlerinde değişim de etkili oluyor.
Türkiye’nin 2001 yılında Tofaş tarafından geliştirip, ürettiği ve İtalyan Fiat’ı bile krizden kurtaran Doblo modeli le başlattığı hafif ticari araç atağı, 2002 yılında Ford Otosan’ın üretmeye başladığı Transit Connect ile devam ederek otomotiv sanayinin hem üretim hem ihracat hem de iç pazarda büyük ivme kazanmasını sağladı.
KRİZDEN ÇIKARAN SINIF
O dönem hükümetin de hafif ticari araç üretimini desteklemek için ÖTV oranını yüzde 10 olarak belirleyip iç pazarda büyük vergi avantajı sağlamasıyla birlikte Tofaş, Doblo’dan sonra Minicargo ve çoklu marka projelerini, Ford Otosan da Transit ve Courier üretimini devreye soktu. Bu gelişmelerle birlikte Türkiye kısa sürede Avrupa’nın hafif ticari araç üretim üssü haline gelirken, ÖTV avantajıyla iç pazarda da önemli satış rakamlarına ulaşıldı. 2002-2008 yıllarında arasında Türkiye’de her satılan 100 aracın 40’a yakını hafif ticari araç olurken, bu oran 2011 yılından itibaren 30’un altına indi.
TEMMUZDA % 76 DÜŞTÜ
2011 yılı sonunda otomobile yapılan büyük ÖTV artışından hafif ticari araç sınıfı kısmen etkilendi. Kısmen diyorum çünkü yüzde 10 olan hafif ticari araç ÖTV oranı otomobillere kıyasla sadece yüzde 15’e çıkarıldı. Kuşkusuz bu iç pazarda hafif ticari araç satışlarında yaşanan daralmanın ana etkeni değildi. O tarihe kadar KOBİ ve esnafın hafta arası iş hafta sonu ise aile aracı olarak tercih ettiği hafif ticari araçlara yönelik kuralların sertleşmesi alımı etkileyen ana sebepler oldu. Her yıl muayene sıkıntısı, SRC belgesi zorunluluğu, köprü geçiş yasakları bu sınıfa yönelik talebi zaman içinde zayıflattı. 2011’de iç pazarda yüzde 31.34 paya sahip hafif ticari araçlar 2012 yılına gelindiğinde yüzde 28, 2013 yılında ise yüzde 22’ye kadar geriledi. Ekonomik dalgalanmanın yaşandığı 2018 yılını yüzde 21.68 payla kapatan hafif ticari araç satışları, bu yılın ilk 7 ayında ise KOBİ ve esnafın yaşadığı ekonomik sıkıntılar da eklenince önemli daralma yaşadı. Temmuzda toplam pazar yüzde 66 düşerken hafif ticari ara satışları yüzde 76’yı yaşayan kayıp yaşadı. 7 ayda ise toplam pazar yüzde 47.53 daralırken, hafif ticari araç satışlarındaki kayıp yüzde 53’ü aştı. İç pazarda yaşanan bu kayıplar üretimde de kendini gösteriyor. Şimdi gözler Türkiye’yi Avrupa’da üretim üssü yapan hafif ticari araçlara ilişkin gelişmelerde.