Güncelleme Tarihi:
Merkeze bağlı Pınarbaşı köyünde 30 kovanla arıcılık yapmaya başlayan 51 yaşındaki İsmail Karadaş, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na (TKDK) sunduğu projeyle 380 kovan, bal süzme makinesi, sır alma makinesi, su tankı, traktör, römork ve karavan olmak üzere 210 bin TL’lik yatırım tutarlı makine ve ekipmanlar için 105 bin TL hibe aldı. Taş ustalığından sonra işçiliğini yaptığı arıcılıkta patron olan Karadaş, bir zamanlar işçi olarak gittiği İsviçre’ye de 2 ton bal ihracatı yaptı.
Doğal bal üretiminin yanı sıra babasından kalan 10 dönümlük araziye de çiftlik kuran Karadaş, 50 tavukla başladığı çiftlikte bugün 5 bine yakın salma yöntemiyle tavuk besleyerek doğal köy yumurtası üretimi de yapıyor.
Asıl mesleğinin oyma taş ustalığı olduğunu ve bir firmada çalıştığını getiren Karadaş, 2013 yılında yurt dışından döndükten sonra arıcılık yapmaya başladığını açıkladı. Danışmanlık faaliyeti gösteren bir arkadaşının tavsiyesi ve destekleri üzerine TKDK’ya proje sunduğunu anlatan Karadaş, “TKDK tarafından projemiz kabul edildi. O dönem aracılığı amatörce yapıyorduk. TKDK’nın verdiği ekipman ve hibe desteğiyle arıcılığı daha da geliştirmeye çalıştık. Şuanda 300 kovanın üzerinde arımız var. Mevsim şartlarının normal seyrettiği yıllarda 5 ton civarında bal üretimi arıyoruz. 150 kilo kadarda polen üretimi oluyor. Çevre iller ve köylere de arı satıyoruz” dedi.
Tek gelir kaynağının tarımsal faaliyetler ve arıcılık üzerineyken, yılda belli aylarda elde ettiği bu geliri “günlük, haftalık ya da aylık gelire nasıl dönüştürebilirim, başka ne yapabilirim” diye düşünürken tavukçuluk yapmaya karar verdiğini anlatan Karadaş, “Babadan kalma 10 hektarlık arazimiz vardı. Kendi yumurta ihtiyacımızı karşılamak için 50 tane tavuk aldık. Gelen giden yumurta istemeye başlayınca bu sayı 50’den 100’e, 100’den 500’e sonra 5 bine kadar yükseldi ve burada tavuk beslemeye başladık. Balın yanı sıra doğal yumurtada üretmeye başladık. Civcivde yetiştiriyoruz. Tavuk satışı da yapıyoruz. Doğa ile iç içe olduk. Şehir hayatından da kurtularak köyümüze dönüş yaptık” diye konuştu.
Her şeyin devletten beklenmemesi gerektiğini vurgulayan Karadaş, “Umarım yaptığımız bu işler TKDK öncülüğünde hayata geçirdiğimiz bu proje gençlere, iş arayanlara, her şeyi devletten bekleyen insanlara örnek olur. Herkes kendi imkanları dahilinde üretime katkıda bulunmalı. Bir şeyler üretmeye çalışmalı. Her şeyi devletten beklemek geçmişte kaldı. Üretici olmak lazım. Üretici olurken de devleti yanımızda görmemiz lazım. Allah devletimizden razı olsun. 200 bin liralık bir proje yapmıştık. Ancak buraya 500 bin liralık yatırım yaptık. Devletimizin desteği arkamızda olduğu müddetçe biz üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İsviçre’ye yaptığı bal ihracatı hakkında da açıklamalarda bulunan Karadaş, “Küçük kardeşim İsviçre’de market işletiyor. Doğal bal ürettiğimizi görünce buradaki ballardan İsviçre’ye götürerek oradaki marketler zincirlerinin CEO’larına tattırdı. Sonra bizden bal talebinde bulunuldu. İsviçre gıda kodeksine uygun olarak ilk defa İsviçre’ye biz bal gönderdik. Balımız rağbet gördü. Para kazanamadık ama bir girişimde bulunduk ve başardık. 2 ton balımız İsviçre’deki marketlerde satıldı. Alanlar memnun. Hala isteyenler var. Bazı imkansızlıklardan dolayı devam edemedik. Devletimiz destek verirse bürokrasiyi aşabilirsek yeniden girişimde bulunuruz” şeklinde konuştu.
Amacının sadece para kazanmak olmadığını anlatan Karadaş, şunları kaydetti:
“Benim bu hayatı seçmemin sebebi burada para kazanmaktan ziyade doğayla iç içe olmak elimden geldiği kadarıyla üretim yapmak. Umuyorum ki bu üretimimiz birkaç yıl sonra daha da gelişecek. Projelerim arasında arı, tavuk ve koyun yetiştiriciliği vardı. Arıyı yaptık TKDK destekleriyle. Tavuğu kendi bütçemizden yaptık. Gelecek dönem başarabilirsek TKDK’ya koyun projesi hazırlayacağız. Geniş yaylım alanı bulunmasına rağmen koyun yok. Bu meralar hayvandan yoksun. İnşallah başarırız.”