Güncelleme Tarihi:
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istihdam verileri, eğitimle istihdam arasındaki bağı ortaya koyuyor. 2022 üçüncü çeyrek işgücü istatistiklerine göre işgücüne katılım oranı yükseköğretim mezunlarında yüzde 77, lise mezunlarında yüzde 56, mesleki ve teknik lise mezunlarında ise yüzde 67. Ancak veriler Türkiye’de iş dünyası ile okullar arasındaki kopukluğu da net şekilde gösteriyor. Yetenek ve işveren arasındaki kopukluk tüm dünyada yıllardır bir girdap oluşturmuş durumda.
Bu sorunun çözümü için özellikle mesleki ve teknik liselerle ilgili çok güzel çalışmalar yapıldı. Meslek liselerini memleket meselesi yapmak işe yaradı, mezunların istihdamı arttı ama hala yeterli değil. Türkiye’de mezunların yüzde 67’si işgücüne katılırken bu oran OECD’de yüzde 75’in üzerinde.
EĞİTİME KATKI ŞART
1972’de Çorlu’da metal ambalaj fabrikasıyla üretime başlayan, bugün de dördü yurtdışında olmak üzere toplam 21 fabrikada üretim yapan Sarten Ambalaj’ın ikinci kuşak yöneticisi Zeki Sarıbekir ile genç işsizliği konuşuyoruz. Şirketin yüzde 15’i Japon Mitsui ortaklığında. Aynı zamanda Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin de başkanı olan Sarıbekir, sektörde nitelikli eleman sorununu çözmeye kafayı takalı çok olmuş. 1994’te Yusuf Sarıbekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni kurmuş. Sanayide başlatılan meslek liselerine hamilik projesine çok inanıyor. “Zamanımın önemli bir bölümünü buna ayırıyorum” diyor.
Öte yandan yükseköğretim mezunu yetenekleri sektöre hazırlamak için de 2008’de Sarten Akademi kurulmuş. Topluma en büyük katkının gençlerin potansiyellerini ortaya çıkaran işlere imza atmak olduğuna inanan Sarıbekir, bahsettiğimiz yetenek-işveren kopukluğunu yaşamayanlardan. Bunun yöntemini şöyle anlatıyor: “Herkes eleman yok diyor. Oysa her yer eleman. Ben yetenek bulmak, işçi bulmak gibi bir sıkıntı çekmiyorum. Yöneticilerin, şirketlerin ihtiyaç duydukları çalışanı eğitmeye katkı sağlaması şart. Bu da yetmez onlara hayallerini, hedeflerini göstermeliyiz. Eski usullerle bugünün gençlerini tutamazsınız. Biz analoğuz, onlar dijital. Anlam vermeniz, neyi neden yaptığını anlatmanız gerekiyor. Bunu yaparsanız genç size geliyor, sizde kalıyor.”
MESLEK LİSELERİ ÖNEMLİ KAYNAK
Sarten üretiminin yüzde 75’ini ihraç eden bir şirket. Bunun dışında tedarik zinciriyle dolaylı ihracata da imza attıklarını belirten Zeki Sarıbekir, gençleri de bu yetkinliklerle donattıklarını söylüyor. ‘İki ayaklı çalışıyoruz” diyen Sarıbekir, süreci şöyle anlatıyor: “Üniversite mezunları için akademimiz var. Sarten Akademi gençleri kişisel gelişim, yönetim becerileri, üretim, ürün bilgisi, ürün geliştirme, kalite, iş sağlığı ve güvenliği, bilgi güvenliği, satış teknikleri, ihracat, finans ve muhasebe gibi çeşitli konularda eğitiyor. Daha sonra bizde çeşitli pozisyonlarda işe başlıyorlar. Ancak bu okul öyle duyuldu ki, başka şirketler de onları kapabiliyor. Sıkıntı değil önemli olan gence ve sektöre katkı. İkinci ayak da meslek liseleri. Meslek liseleri önemli bir kaynak. ‘Ben bir genci yetiştireceğim’ diye hangi meslek lisesine gitseniz, size kapılar ardına kadar açılır. Biz İstanbul Sanayi Odası’nın programı kapsamında Silivri’deki bir endüstri meslek lisesine hami olduk. Orada üç atölye yaptık. Okulu bitirmiş öğrenciler direkt gelip Sarten’de çalışabiliyor ve kariyerlerini sürdürebiliyorlar. Silivri Yusuf Sarıbekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi okulunu Japonya’nın İstanbul Konsolosu ziyaret etti. Meslek lisesi gerçekten memleket meselesi. Bu çocuklar 16 yaşında sigortalı oluyorlar. Meslek lisesini bitirdiği zaman bütün dünyada geçerli iş yeri açma ruhsatına sahip oluyorlar. Lise ve üniversite stajyerlerimize Bulgaristan fabrikamıza gezi organize ettik. İki grup öğrenci gitti. Orayı da gördüler. Yurtdşında kariyer imkânı olduğunu da gördüler.”
DÖRT AYAKLI MUTLULUK HEDEFİ
Toplam 3 bin 500 kişinin istihdam edildiği Sarten’de 2030 hedefleri şimdiden yapılmış durumda. Yakın dönemde Niğde’nin Bor ilçesinde yeni bir fabrika yatırımının hayata geçeceğini belirten Zeki Sarıbekir, “Orada da yeni istihdam sağlayacağız. Bor’da tarıma dayalı sanayiye ambalaj temin edeceğiz” diyor. ‘Peki 2030’da nasıl bir Sarten olmalı’ sorusunu ise ‘Mutlu Sarten olmalı’ diye yanıtlıyor. İşte Mutlu Sarten hedefi ise dört ayak üzerinde yükseliyor: “Bu dört ayak mutlu müşteriler, mutlu tedarikçiler, mutlu çalışan ve mutlu sermayedar. Bizimle çalışan, kendini geliştiren, geleceğini gören, planlayan önümüzdeki dönemde şirketine güvenen yetenekler çok önemli. Bu dört mutluluk sütunu denge içinde olmalı. Biri fazla güçlü olursa olmaz. 2030’da farklı bir dünya olacak.”
‘ÇEVREYİ AMBALAJ DEĞİL İNSAN KİRLETİR’
- AYNI zamanda Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı da olan Zeki Sarıbekir, gelecekteki gıda güvenliği, tasarruf gibi sürdürülebilirlik konularının ambalajsız mümkün olmadığının altını çiziyor. “Döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik en çok önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Bu kapsamda Sarten olarak sürdürülebilirlik raporları yayınlıyoruz. İnanıyorum ki 2030’dan evvel sürdürülebilirlik belgesi olmayan, sürdürülebilirlik raporu olmayan, karbon ayak izini ölçmeyen, yeşil mutabakata uymayan ihracat yapamayacak. Pandemi bunun önemini bize gösterdi. Bilinçli tüketimin merkezinde ambalaj var. Çevreyi insan kirletiyor ambalaj değil. Biz de ambalaj sanayii olarak tükettiğimiz enerjiye, hammaddeye dikkat ediyoruz” diyor. Çevreci üretim hedefi kapsamında güneş enerjisi yatırımlarına ağırlık verilmiş Sarten’de. Sarıbekir süreci şöyle anlatıyor: “Bu sene 9 megavatlık güneş paneli kurduk. Şu anda Manisa’daki enerjimizin yüzde 45’ini güneş enerjisinden alıyoruz. GES projemiz kapsamında 17 bin adet güneş paneli ile 13 milyon kWh/yıl elektrik üreteceğiz. Ürettiğimiz bu elektrik ile yılda 3 bin ton CO2 emisyonunu engellemiş ve 238 bin adet ağacı kurtarmış olacağız. Yine bu yıl sonunda tamamlamak üzere Bulgaristan, Adana, Niğde ve Karacabey fabrikalarımızda da GES proje çalışmalarımızı başlattık.”