Güncelleme Tarihi:
“Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Ayaklanmaların Ardından Yeniden Şekillenen İş Stratejileri: Yeni Fırsatlar ve Tehditler” başlıklı konferans Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü, İstinye Kampüsü’nde düzenledi. Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü Direktörü Prof. Zeynep Gürhan Canlı, TAV Grubu CEO’su M. Sani Şener, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk-Yemen İş Konseyi Başkanı, Türk-Suriye İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve Zenits Teknoloji Başkanı Sadık Yıldız ve Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere’nin konuşmacı olarak katıldığı konferansta, Orta Doğu ve Afrika’daki son gelişmelerin ardından yeniden şekillenen iş planları ele alındı.
Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü tarafından “Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Ayaklanmaların Ardından Yeniden Şekillenen İş Stratejileri: Yeni Fırsatlar ve Tehditler” başlıklı konferans düzenlendi. Koç Üniversitesi İstinye Kampüsü’nde gerçekleştirilen konferansta, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki son gelişmeler ve ayaklanmaların ardından ortaya çıkan yeni iş planları ele alındı.
TAV Grubu CEO’su M. Sani Şener, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk-Yemen İş Konseyi Başkanı, Türk-Suriye İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve Zenits Dış Ticaret A.Ş Başkanı Sadık Yıldız ve Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere ve Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü Direktörü Prof. Zeynep Gürhan Canlı’nın konuşmacı olarak yer aldığı konferansa, Koç Üniversitesi Yönetici Yüksek Lisans Programı öğrencileriyle, çok sayıda yabancı konuk katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan, Migros Pazarlama Kürsüsü Başkanlığı görevini de yürüten Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü Direktörü Prof. Zeynep Gürhan Canlı, bu yılki konferansın konusunu Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki olayların ardından yeniden şekillenen iş planları olarak adlandırmalarının temel nedenini şöyle açıkladı: “Dünyamız inanılmaz bir hızla değişiyor. Bu süreçte yöneticilerin bugünkü olayları değerlendirebilmeleri için dünü ve bugünü çok iyi anlamaları gerekiyor.”
Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarında sosyal iletişim ağlarının çok büyük bir rol oynadığına dikkat çeken Prof. Zeynep Gürhan Canlı, “Online mecralar insanların nasıl bir ülkede, ne şartlarda yaşamak istediklerini açıkça dile getirmelerinde büyük rol oynuyor. Dileriz ki böylece demokrasi ve insan haklarında da önemli adımlar atılabilsin. Öte yandan, ne yazık ki demokrasi ve insan hakları ekonomik gelişimle doğru orantılı değil. Avrupa’daki ekonomik kriz bize sosyal kapitalizmin tehdit altında olduğunu gösteriyor. Uluslararası ekonomiye baktığımızda ekonomisi hızla büyüyen ülkelerin en demokratik ülkeler olmadığını gözlemliyoruz. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yla çok yakın politik, sosyal ve ekonomik ilişkiler içerisinde bulunan Türkiye’nin hem bölgesel hem de global olarak bu sorunlara bir çözüm yolu bulması gerekecek” diye konuştu.
Konferansta bir sunum yapan TAV Grubu CEO’su M. Sani Şener, bölgede gerçekleştirdiği faaliyetlerle önemli bir aktör haline gelen TAV’ın edindiği uluslararası tecrübelerle ilgili bilgi aktardı. Türk şirketlerin Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde elde ettiği başarının temelinde 2000 yılından sonra Türk dış politikasında gerçekleştirilen değişimin yattığını ifade eden M. Sani Şener, bu değişim sonucu şirketlerin yakın ülkelerle ticaretinin olumlu yönde gelişme gösterdiği bilgisini aktardı. Yurtdışında sağlanan deneyim ve başarının Türk işadamları ve Türk işçisini tercih nedeni haline getirdiğini anlatan Şener, konuşmasını şöyle sürdürdü: “TAV İnşaat olarak gerçekleştirdiğimiz Katar Havalimanı inşasında Türk, Japon, İtalyan, Amerikan ve Katar’dan gelenlerle bir arada çalışıyoruz. Herkesle iletişim kurabilen tek ekip biziz. Çünkü hepsine hitap edebiliyoruz. Kültürel yapımız sayesinde herkes arasında bir köprüyüz.”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Yemen İş Konseyi Başkanı, Türk-Suriye İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve Zenits Teknoloji Başkanı Sadık Yıldız, son yüzyılın Orta Doğu Bölgesi’ndeki en önemli olayı olarak nitelendirilen Arap Baharı’na gereken önemin verilmediğini söyledi. Türkiye’nin izlediği iç ve dış politikanın yanı sıra coğrafi konumu nedeniyle bölge ülkeleri açısından taşıdığı öneme vurgu yapan Sadık Yıldız, ”Türkiye’nin AB süreci olumlu etki yarattı. Çünkü Arap dünyası Avrupa’ya hayranlık duyuyor ve AB’de bir Müslüman ülkenin olması fikri onların Türkiye’ye olan bakış açılarını pozitif yönde etkiledi. Arap ülkeleri ile 2005’te 7,9 milyar dolar olan ihracatımız 2010’da 18,7 milyar dolara yükseldi, ithalat da arttı, 6,5 milyar dolardan 13,2 milyar dolara yükseldi. Dış ticaretin büyümesi partnerler açısından her zaman için iyi bir göstergedir. Onları birbirine yakınlaştırır, bağımlı hale getirir, birlikte daha yakin çalışmalarını sağlar ve sorunlarını çözmede birbirlerine destek olmalarını beraberinde getirir. Son 10 senede istikrarlı giden ekonomimiz sayesinde bölgede yükselen bir yıldız olduk. Türkiye bu bölge için model konumunda. Örneğin; Fas, Tunus, Mısır gibi ülkelerde AKP benzeri ya da AKP’yi örnek alan partiler kuruluyor. Ülkenin model alınması ticari ve ekonomik olarak da bize daha yakın durmalarını ve bizimle daha yoğun çalışacakları anlamına gelir. Kısa vadede Türkiye’ye ticari olarak negatif etkiler gösterse bile Arap Baharı’nın orta ve uzun vadede Türkiye için çok iyi sonuçlar getireceği şüphesizdir” dedi.
Konferansa katılan Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, ise bölgedeki 8. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısında Afrika ve Orta Doğu bölgesindeki iş yaratma ve ekonomik gelişim konularını ele aldıklarını belirterek şunları söyledi: “Bu konferansın 9’uncusu gelecek yıl Haziran ayında İstanbul’da düzenlenecek. Bu yıl katıldığım WEF toplantısı gösterdi ki, bölgede daha aktif olmalıyız. Örneğin, bölge için önemli bir oluşum olan WEF toplantısına dahi yeni ilgi göstermeye başladık, toplantıya bu yıl sadece 20 Türk katılmıştı.”
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki ayaklanmaların politik değil, ekonomik reform yapmayı hedeflediğini savunan Murat Yeşildere; “Ekonomik reform olmadan politik reform olamaz. Mısır’da gözlemlediğimiz üzere tek başına politik reform bir yarar sağlamıyor; oy sandığını meydana getirmek demokrasi anlamına gelmiyor. Arap Baharı planlanmadı, sadece oldu! Dolayısıyla planlı olmayan ve tabandan yaygınlaşan bu oluşum, ekonomik ve siyasi bir altyapıya kavuşamazsa uzun vadede sonuç alınamaz. Bölgedeki halk sokağa çıkarak bir şeyleri değiştirebileceğini anladı, özgüveni arttı; bundan sonra daha fazlasını isteyecek” dedi.