Güncelleme Tarihi:
MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye’nin hedeflenen kalkınma atağını gerçekleştirebilmesi için iş dünyası örgütlerinin, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin ardından yenilenen devlet kurumlarıyla daha uyumlu çalışacak bir forma kavuşması gerektiğini söyledi. Yeni sistemle birlikte devlet kurumlarında daha dinamik bir yapı oluşturulduğuna ancak iş dünyasının mevcut durumda buna uyum sağlamada zorlandığına dikkat çeken Kaan, “Bugün ticaretin-yatırımın neden hedeflendiği hızda ilerlemediğine baktığınız zaman şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bunda kendini yenileyemeyen iş dünyası örgütlerinin payı büyük. Dünya değişirken, Türkiye’deki yönetim modeli değişirken, sivil toplum örgütlerimiz de kendilerini değiştirmelidir” dedi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde artık daha dinamik bakanlıklar, üst kurullar, ofisler ve bunlara bağlı daha hızlı hareket eden kurumlardan oluşan farklı bir devlet yapısı olduğunu vurgulayan Kaan, “Sistem çok iyi kurulmuş ancak uygulamada özellikle ekonomi alanında bazı pansuman tedbirler gerekiyor. Meslek birliklerinin yapısal ve kurumsal olarak değişmesi gerekiyor. Sistemin gerektiği gibi işleyebilmesi için, odalar ve borsalar gibi iş dünyası örgütleri de kendilerini tazelemeli. Tepedeki temel politika değişikliğine uyumlu, sahadaki sıkıntıları gören ve çözüm üreten bir iş dünyası yapısı lazım” diye konuştu.
DEVLETTEN BEKLEMEMEK LAZIM
Yeni süreçte global rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türkiye’de büyümeye ivme kazandıracak iş dünyası örgütlerinin ciddi bir dönüşüme ihtiyacı olduğuna ve her şeyi devletten beklememek gerektiğine dikkat çeken Kaan, 30. yılına yaklaşan MÜSİAD’ın bu kapsamda başlattığı tazelenme sürecini Hürriyet’e anlattı. Devletteki değişimle uyumlu çalışacak bir yapıya kavuşmak üzere MÜSİAD’ın da bir tazelenme süreci başlattığını belirten Kaan şöyle konuştu: “Biz tazelenme mottomuzda felsemizi ‘iş geliştirme, iş ortamı geliştirme’ olarak belirledik. Sektörel kurullar yerine komite anlayışını benimsedik. Yönetim yapımızı da değiştirdik. Güneş katmanlı yönetim modeli dediğimiz, merkeze daha yakın ve her birimin birbiri ile daha sık iletişim içinde olduğu bir yapı oluşturduk.” MÜSİAD’ın yeni dönemde proje bazlı bir sisteme geçtiğini kaydeden Kaan şunları söyledi: “Türkiye için artık konuşma değil, çalışma zamanı diyoruz. Paranın gücünü ülkenin üretim gücü belirler diyoruz ve bunun için gerekli adımların iş dünyasından da gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda ticaret ortaklık ve yatırım başlıkları altında topladığımız milli üretim komitesini kurduk. Yerli otomobil, insansız hava aracı, tarımsal üretim konusunu gibi birçok başlığı komite altında ele alıyoruz. Bunun gibi yeni turizm kaynakları geliştirme komitesi, yeni şehirler ve sanayi yerleşkeleri komitesi gibi farklı alanlar komiteler kurduk.”
MARKA ŞEHİRLER İÇİN BENZERİYLE EŞLEŞTİRME
ŞEHİRLERİ markalaştırmak için şehir ekonomileri projesi başlattıklarını kaydeden Abdurrahman Kaan, “Dünyadaki marka şehirler ile bizim şehirlerimizi coğrafyası, nüfus yoğunluğu, üretim ve gelir kaynakları, gibi birçok açıdan ele alarak eşleştirdik. Ekonomimize ve şehrimize uyumlu kalkınma projeleri geliştirdik. Bu kapsamda İstanbul-New York (ABD), İzmir-Melbourne (Avustralya), Antalya-Los Angeles (ABD), Mardin Granada (İspanya), Adana-Sdyney (Avustralya), Samsun-Hamburg (Almanya), Erzurum-Salzburg (Avusturya), Balıkesir-Seul (Güney Kore), Tekirdağ-Rotterdam (Hollanda), Mersin-Singapur (Singapur), Sakarya-Busan (Güney Kore).”
SERMAYE ALANINDAKİ KUTUPLAŞMA GİDERİLMELİ
MÜSİAD’ı sermaye üssü olarak tanımladıklarını söyleyen Abdurrahman Kaan, şöyle konuştu: “Sermaye üssü olarak özgün bir sermaye ortaya koyalım dedik. Sermayenin güçlenmesi için sermayenin millileşmesi başlığı altında milli ekonomik hedefler için projeler geliştiriyoruz. Sermayenin güçlenmesi, millileşmesi, ıslahı ve olgunlaşması gibi başlıklar altında yeni projeler geliştiriyoruz. Türkiye’de sermayenin senkronizasyonu yok. Sermayenin kutuplaşması giderilmeli. Biz YASED ile görüşüyoruz TÜSİAD ile birlikte ne yapabiliriz diye bakıyoruz. Sermayenin bu süreçte birlikte hareket etmesi lazım. Kutuplaşarak bir yere gidemezsiniz, şirketler birbiriyle ile rekabet edebilirler ama anlayışta sermayede birlikte hareket etmek gerekir.”