Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun bankacılık sektörüne yönelik eleştirilerine “Ben hep söylüyorum. Bu albüm satar” yanıtını verdi. Bu arada sektörü de eleştiren Bali, “Dönüp kendine de bakacaksın. O albümü sattırmayacaksın” diyor. İş Bankası’nın “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi İş Kuleleri’nde açıldı. Eyüboğlu Ailesinin katkısıyla düzenlenen sergide Aşık Veysel’den Nazım Hikmet’e yüzlerce mektup, desen ve resimler yer alıyor. Açılışta ev sahipliği yapan Adnan Bali, “Mektup yayınlamak çok özel bir şey. Ama aile çok destek verdi” diyor.
SEN DE SATTIRMAYACAKSIN
Bali ile sohbetimiz sanattan bankacılara yönelik son eleştirilere dönüyor. Hafta sonu gerçekleşen TOBB Genel Kurulu’nda Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’nun hedefinde bankacılık vardı. Hisarcıklıoğlu, Anadolu’daki tahsilat sorununu gündeme getirerek, bankaları uyarmış ve “Vicdansızlığı bırakın” demişti. Adnan Bali, espriyle şu yanıtı verdi: “Ben hep söylüyorum. Bu albüm satar. Bankalara yönelik şu ya da bu şekilde söylediğiniz her albüm satar. Her dönemde satar. Bu kadar alıcısı olan bir albümü neden sık sık çıkartmayasınız.” Bali, eleştirilerin çok sık dile getirildiğinin belirtilmesi üzerine de “İyi bir şey… Çalışıyoruz ki çıkıyor” dedi ve şöyle devam etti: “Burada bize de bir fatura var tabii. Bu albüm neden satıyor. Dönüp kendine de bakacaksın. Bu albümün satmamasından sorumlusun, satmamasını sağlamak zorundasın. O albümü sattırmayacaksın. En küçük bir vaka, en küçük bir yanlış yapmayacaksın. Bu aslında aile kavgası gibi bir şey... Herkes haklıdır. Kimi dinlesen hak verirsin, sonra ötekine gittiğinde öyle değilmiş dersin.”
İZAHKAR OLACAKSINIZ
Gelinen sonuç yanlış da olsa, bankacılık sektörüne yönelik kamuoyunda oluşmuş bir algı olduğu görüşünü savunan Bali, Türkiye Bankalar Birliği nezdinde sektörün kendisini anlatmak için bazı iletişim çalışmaları yaptığını da hatırlatıyor ve şunları ekliyor: “Ama daha önemlisi eylemlerinizle, yaptığınız işlerle bunu hep destekleyecek tarzda hareket etmek lazım. Ben algının önemli olduğunu düşünüyorum. Birileri böyle düşünüyorsa biz ‘insanlar toplu halde yanılıyor’ diyemeyiz. Algı gerçek olmasa bile bir şekilde düzeltilmesi gereken bir durumdur. Hele; kendinize yakıştıramıyorsanız... O zaman ikna edici olacaksınız. İzahkar olacaksınız. Gereğini yapacaksınız. Onun için ben, bize görev düştüğünü düşünüyorum. İnsanlar banka uygulamaları konusunda olumsuz kanaatlere sahipse ve bu doğru değilse en büyük sorumluluk yine bankalara düşer.”
ÖZ KAYNAKLARI FAİZE YATIRSAK ÇOK KAZANIRIZ
BANKACILIK sektöründe son dönemde konuşulan ana gündem maddelerinden biri de öz sermaye kârlılığının giderek düşmesi. Adnan Bali, İş Bankası örneğiyle şu açıklamayı yapıyor: “İş Bankası’nın 29 milyar TL civarında bir öz kaynağı var. 1.370 şubemizi kapatsak, 24 bin insanın istihdamından vazgeçsek. Teknoloji dahil tüm alt yapı yatırımlarını tasfiye etsek. Öz kaynaklarımızı da yüzde 10 üzerinden Hazine faizine yatırsak 2.9 milyar TL kâr ederiz. Kârımız da 3.3 milyar TL. Üstü sadece 400 milyon TL. Bankalar dev gibi kârlar etti deniyor ama yatırdığımız öz kaynağa bakın.” Bali, kârlılık sorununun sadece bankaların değil Türkiye’nin sorunu olduğunu ekliyor ve şöyle devam ediyor: “Bankacılık sisteminin karlılığı iş yapabilecek seviyelerden aşağıya doğru gitme eğilimi gösterirse, o zaman tartıştığımız konu bankaların fonksiyon görüp göremediğidir. Ve o fonksiyon herkese lazımdır. Bugün yüzde 13’lere inmiş bir öz kaynak karlılığı var. Son dönem olarak bakarsanız daha da düşük. Net faiz marjı 3,5’lar seviyesine gelmiş vaziyette. Sermaye yeterliliği büyükler dahil, yüzde 14’ler seviyesinde.” Sektörde öz kaynak kârlılığı ve net faiz marjı düşüşünün de, kötü aktif yaratarak değil kredileri artırarak oluştuğunu vurgulayan Bali, “Aslında etkinlik anlamında iyiydik ama çıtaları daha fazla zorlamamak lazım. Bankacılık sistemi zaten kısıtlı kâr dağıtıyor. Kısıtlı dağıttığı kâr bir yandan hissedarları tatmin etmeli. Dağıtıldıktan sonra öz kaynağa eklenen kısım bütün Türkiye’nin ihtiyaçlarına yetecek kapasiteleri oluşturabilmeli. Karlılık bunun için mühim. Yoksa bankacılık sistemi kâr etmiş etmemiş. Dağıttığı yok zaten. Kâr, yeni iş kapasitesi, alt yapı yatırımı, işletme sermayesi, KOBİ’si, ticarisi ve hane halkının ihtiyaçları için lazım. Siz bu kapasiteyi yaratamazsanız, hissedar da memnun olmazsa, bankacılık sisteminin gördüğü fonksiyon tehdit almış olur. Bu da hiç iyi bir şey değil.”
AVEA'DAN ÇIKIŞ EN BAŞINDA VARDI
Geçen günlerde İş Bankası, Şişecam, Trakya Yatırım Holding, Anadolu Hayat Emeklilik, Efes Holding ve Anadolu Sigorta, sahibi oldukları Avea hisselerini Türk Telekom’a sattıklarını açıklamıştı. Türk Telekom, 875 milyon TL’yi de Türk Lirası üzerinden, toplam ödemenin yüzde 6.3’ünü Ocak 2017’ye kadar iki eşit taksitle, kalan yüzde 93.7’lik kısmını ise 2017’de başlayıp 2020 yılında bitecek şekilde, yılda bir kez olmak üzere dört eşit taksitte gerçekleştirilecek. Satış anlaşmasında ödemelerin TL cinsinden yapılması dikkat çekerken, Bali, finansal odağı olan bir kurum olarak piyasa koşulları içinde doğru bir çıkış ve stratejilerine uygun bir çıkış işlemi olduğunu belirtiyor. İş Bankası’nın Avea’ya ortak olduğu ilk günden beri bir çıkış stratejisini de dizayn ederek hareket ettiğini anlatan Bali şunları söylüyor: “Karşılıklı mutabakata varırken koşullara göre her gün tavır değiştirmeniz söz konusu olamaz. ‘Bugün kur şuraya geldi, dur bir dakika ben başka bir şey daha düşündüm’ diye bir anlayış olamaz. Piyasa koşulları içinde biz finansal odağı olan bir kurum olarak doğru bir çıkış olduğunu bizim stratejilerimizle uygun olduğunu düşünüyoruz. Biz kalıcı bir oyuncu olarak değil bankacılık sistemi ile ilişkisini kuracak bir yatırım olarak yapmıştık. Başından itibaren de çıkış stratejileri vardı. Müzakere ettik uygun bulundu ve yaptık”.