Güncelleme Tarihi:
‘Yemek masasında memleketi kurtarmak’ diye bir tanım da var bizde.
Taksi şoförüyle, garsonla, esnafla memleketi kurtaran konuşmalara girmek de bize özgü. Bu meslek gruplarını, özellikle kısa zaman dilimlerini birlikte geçirdiğimiz için söylüyorum.
Literatüre bir tanım da ben vereyim: iPolitik. Buraya sonra geleceğim.
Öncesinde söylemek istediğim yaş, sosyo-ekonomik durum ve meslek ayrımı gözetmeksizin Türkiye’de hemen herkesin günlük yaşamında çok fazla siyaset konuştuğu. Ve bu, aslında hayatımıza 2000’lerde giren bir şey.
Hele 1980-2000 arası 20 yıllık dönemde, apolitik olmak iyi, çok iyi bir şeyken.
Yabancı arkadaşlarıma bakıyorum, onların siyasetle ilgileri çevre, dünyanın geleceği ve sosyal politikalar gibi daha genel argümanlar üzerinden yürüyor.
Belçika’da 2010 yılında yapılan genel seçimlerin ardından, neredeyse 2 yıl hükümet kurulamadı. Ancak ülkede aksayan bir şey olmadı ve sistem yürüdü. Belçikalı bir arkadaşımla bu konuyu konuşurken, onunu rahatlığı bana çok ilginç gelmişti.
Çünkü hiçbir şey kişilere bağlanmamış, kurulan sistemler kişiler olmadan da devamlılık sağlayabiliyordu.
Örneğin İsviçre’nin siyasi gündeminin en önemli konusu çalışma saatleri. Çalışkan, tutumlu ve ağzı sıkı İsviçreliler, diğer Avrupalılardan daha uzun çalıştıkları için şikayetçiler.
Bizi her gün, herkesle bu kadar çok siyaset konuşmaya iten nedenleri iyi analiz etmek gerekiyor.
1997’de üniversite 2’nci sınıftaydım ve 20 yaşına basmıştım. O günlerde daha çok müzik, sinema, kitap konuşur ve günlük yaşama dair ilginçlikleri paylaşırdık. Siyaset çok az gelip masamızda yerini bulurdu. 2000 yılında Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı olduğunda Londra’da yaşıyordum. Onunla ilgili yaptığımız tek yorum, yakın bir arkadaşımla aynı soyadını taşıyor olmasıydı. Şu anda 20’lerinde olanlara bakıyorum ve bizden belki 10 kat daha fazla siyaset konuşuyorlar.
Ülkedeki iklim bizi siyaset konuşmaya itiyor dedik ama şunu da ilave etmek gerekiyor: Teknolojik gelişimler ve sosyal medya da siyasi tartışmaları alevlendiriyor. iPolitik, yepyeni bir kuşak var. Sosyal medya, toplumsal ve siyasi hareketleri herkese açık dijital agoralara taşıdı. Dijital agoralarda, siyasi tartışmalara girmek bir klavye kadar uzağınızda… Ve zahmeti, tuşlara basmakla sınırlı…
iPolitik, kesinlikle küçük gören bir kavram olarak algılanmamalı. Teknolojinin bizi getirdiği noktada kaçınılmaz bir olgu. Sosyal medyanın Arap Baharı gibi büyük toplumsal olaylarda etkisini de hatırlarsak, kimse iPolitik kavramını küçümsemeye kalkamaz.