İnsanların özgürlüğü ve onuru ülkenin bölünmesinden önemli

Güncelleme Tarihi:

İnsanların özgürlüğü ve onuru ülkenin bölünmesinden önemli
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2011 00:00

TÜSİAD’ın eski başkanlarından Cem Boyner, yeni anayasanın tartışmasının gündeme geldiği dünkü YİK toplantısında, insanların özgürlüğünün, onurunun, haklarının ülkenin bölünmesinden daha önemli olduğunu savundu. Bazı özgürlükler gündeme getirildiğinde “Bölünürüz” endişesi duyanları eleştiren Boyner, “Bu kafa değişmediği sürece yeni anayasa çalışması boşa gider” dedi.

Haberin Devamı

TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) eski başkanlarından ve aynı zamanda halen başkanlığı yürüten Ümit Boyner’in de eşi olan Cem Boyner, dün yaptığı çıkış ile TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına damgasını vurdu. “İnsanların özgürlüğü ve onuru ülkenin bölünmesinden daha önemli” sözleriyle pekçok TÜSİAD üyesinin alkışını ve desteğini alan Cem Boyner, “Bölünürüz” korkusu taşıyanları eleştirdi.

‘Bizi bozar’ diyecekler

Türk siyaset tarihinde özgürlükçü ve entelektüel açılımlarıyla hatırlanan Yeni Demokrasi Hareketi’nin (YDH) Başkanı olarak kısa bir siyasi geçmişi de bulunan Cem Boyner, dünkü konuşmasında da yıllar önceki çıkışını hatırlattı. Prof. Ergun Özbudun ve Prof. Turgut Tarhanlı’nın TÜSİAD’ın isteğiyle hazırladıkları çalışmayı sunumlarıın ardından söz alan Cem Boyner, çalışmayı beğendiğini ifade ederken, şöyle bir uyarı yaptı: “Çok önemli bir test var, kendimize sormamız gereken. Hem bu salonda hissediyorum, hem de kamuoyuna bunun rezonansları çok net hissedilir. ‘Evrensel doğrular, ilkeler tamam da hocam, bunlar bize uyar mı?’ Türkiye’den duyulacak ses budur. ‘Dört yanımız düşmanlarla çevrili, Türkiye’nin gerçeklerine uymaz. Türkiye’nin gerçeklerine uyması için bunları biraz tıraşlayalım. Öyle özgürlükler filan, bunlar bizi bozar’. Alınacak reaksiyon budur. Bilmiyor değilsiniz, ama bunu sert bir şekilde söylemek istiyorum, ‘Bu kadar özgürlük bizi böler’ diyecekler. İki tane örnek vermek istiyorum. İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca kendi dillerinde eğitim veren okullar var, ama Kürtlere yok. Kim onlar? Kendi vatandaşın. Niye vermem ki? Bölerler, bölünür Türkiye. Ya bu kafayla gidecek Türkiye, ya hocalarımızın yaptığı bu çalışmayı kendimize uyduracağız, abuk sabuk alaturka bir hale getirileceğiz, o zaman tamamen boşu boşuna çalışmış olacaksınız. Ya da bu ilkelere sıkı sıkı sarılacağız.”

Haberin Devamı

Hayır diyorsanız vazgeçin

“İnsanlarımızın özgürlüğü, onuru, hakları ülkenin bölünmesinden daha önemlidir, devletin kendisinden daha önemlidir” diyen Boyner. sözlerine şöyle devam etti: “Devlet insanları mutlu etmek için vardır. Anayasa da aramızdaki bir sözleşmedir. Beğendiğin ülkenin sözleşmesine girersin, beğenmediğine gitmezsin, böyle bir hakkın var. Bunun için yapıyorsun bu sözleşmeyi, devlet devam etsin diye yapmazsın. Devlet beni korusun, beni eğitsin, düşmanlarıma karşı korusun, geleceğimi garanti altına alsın diye yaşarsın bu ülkede. Tekrar ediyorum, ‘Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti -bir kısmının değil tümünün birer birer- bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir’ diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar. Eğer, ‘yok hayır, bu bize fazla gelir diyorsanız’
Sayın Başkan tavsiyem, bu işi kısa yoldan kesin altından kalkamazsınız.”

Haberin Devamı

Salondan alkış topladı

Cem Boyner’in bu sözleri salondaki TÜSİAD üyelerinin önemli bir bölümü tarafından alkışlanırken, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu, Boyner’i tartışmaya ‘renk kattığı’ için kutladı. Yücaoğlu’ndan sonra söz alan ve TÜSİAD’ın yeni Anayasa için yaptığı yuvarlak masa toplantılarının yöneten Prof. Ergun Özbudun da Türkiye’de devletin her şeyden üstün olduğu, devletin ‘ali menfaatlerinin’ herşeyden önemli tutulduğunu dile getirdi ve “Bu zihniyet devam ederse olmaz” dedi. Cem Boyner’in uyarısının bu açıdan önemli olduğunu vurgulayan Özbudun, “Kendi şahsım adına konuşuyorum, söz konusu testi geçebileceğime kaniyim” diye konuştu.

Haberin Devamı

Birey her şeyin üstünde gelir

KISA bir süre öncesine kadar TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’nı yürüten, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, devletten çok bireyin önemli olduğunu savundu. Nitelikli, evrensel boyutlarda düzenlenmiş yeni bir anayasanın hazırlanmasının elzem olduğunu vurgularken,
“Cem Boyner’in sözlerini nasıl değerlen-diriyorsunuz” sorusu üzerine “Elbette birey her şeyin üzerinde gelir” yanıtını verdi.

Devlet dinlere eşit dursun

ÇALIŞMADA, Türkiye’deki laiklik anlayışının, müdahaleci karakteri ve devletin dinlere, mezheplere ve inançsızlığa eşit mesafede konumlanmamış olması dolayısıyla batıdan ayrıştığı belirtilirken, bu konuda şöyle denildi: “1982 Anayasası’nın din ve vicdan özgürlüğünün kötüye kullanılması yasağını düzenleyen 24’üncü maddesinin son fıkrası, dini inancın her türlü sosyal görünümünü yasaklamaya müsait olması nedeniyle yeni anayasada yer almamalı.”

Haberin Devamı

Meclis ve üniversitede türbana özgürlük istendi

TÜSİAD’ın çalışmasında “Yeni anayasa, başörtüsü ile ilgili görüş ayrılıklarının çözüme kavuşturulmasında bir fırsat olarak değerlendirilmeli” ifadesine yer verilirken, üniversite öğrencilerinin, milletvekillerinin, öğretim üyelerinin ve belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel bir gerekçe bulunmadığı belirtildi. Bununla  birlikte hakim, savcı, polis, asker gibi devletin egemenlik yetkisini doğrudan kullanan ve tarafsızlığın öne çıktığı mesleklerde kamu görevlilerinin; çocukların etkiye açık olmaları nedeniyle okul öncesi eğitim, ilk ve orta öğretimdeki eğitimcilerin, reşit olmamaları sebebiyle, üniversite öncesi eğitim alan öğrencilerin din veya inancı belli eden simgeler taşımasının uygun olmadığı tespiti yapıldı.

Haberin Devamı

Alevilerden topladığınız vergilerle Sünnilere hizmet dağıtıyorsunuz

CEM Boyner, Diyanet İşleri Başkanlığı’na değinerek, uygulamaları eleştirdi. Amerika’nın, İngiltere’ye karşı verdiği bağımsızlık savaşının altında, “taxation without representation” (temsil olmadan vergilendirme) diye çok önemli bir prensip olduğunu belirten Boyner, şunları dile getirdi: “Bütün Türkiye’nin vatandaşlarından, Aleviler dahil topladığınız vergileri, Sünnilere hizmet vermek için Diyanet İşleri vasıtasıyla dağıtıyorsunuz. Bu, ‘taxation without representationdur.’ Ülkenin varoluş nedenine aykırıdır. Vergi veriyorsan hakkından da istifade edersin. Benden topladığın vergileri bir başkasına harcayamazsın. Bunlar ilkesel duruşlardır. Bu ilkesel duruşlarda sizler nerede duracağınızı çok dikkatli düşünmek zorundasınız. Gece yastığa başınızı koyduğunuzda, bu gece yarın, tarafınızı belli etmek zorundasınız.”

Bazı hizmetler bölge idaresine bırakılsın

ÇALIŞMADA ‘bölgesel özerlik’ gibi bir ifade yer almamakla birlikte, yerel yönetimlere ilişkin öneriler sıralanırken, bazı hizmetlerin bölge idaresine bırakabileceği belirtildi. Çalışmada, şu öneriler yer aldı:
Yerel yönetim reformu kapsamında yerel birimler, nüfusun sosyolojisi ve coğrafi dağılımı göz önüne bulundurularak birkaç ilin birleşmesinden meydana gelecek bölgeler şeklinde düzenlenebilir.
Bölgelerin gelirleri kısmen merkezi bütçeden ayrılacak fonlarda, kısmen de söz konusu bölgenin vergilendirilmesiyle elde edilecek gelirlerden karşılanabilir ve birçok hizmet (sağlık, eğitim, bayındırlık, kültür gibi) uluslararası örneklerden hareketle belirli ölçülerde bölge idaresine bırakılabilir.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini düzenleyen yeni anayasa hükmünde hak eksenli bir yaklaşımın benimsenmesinin yanı sıra ombudsmanlık müessesi içinde de yerel yönetimlerden sorumlu bir birim oluşturularak bu kuruma etkinlik kazandırılabilir.
Demokrasinin yerel düzeyde güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, yerel yönetimlerin etkinlik ve verimliliğini artıracağı gibi, özellikle Güneydoğu’ya hakim olan Kürt sorununun ve diğer kimlik sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilir.
Yerelleşmenin artırılması koşuluyla üniter yapının güncel ihtiyaçlara cevap verebilmesi mümkün olsa da üniter devlet ilkesinin esnetilmesi ile ortaya çıkan bölgeli devlet yapısı da tartışılabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!