İnşaatta 3 alanda 100 milyar doları yakalayacağız

Güncelleme Tarihi:

İnşaatta 3 alanda 100 milyar doları yakalayacağız
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 09, 2009 11:07

Türkiye'nin stratejik öneme sahip lokomotif sektörlerinden inşaat sektörünün yapısını, sorunlarını, beklentilerini konuştuğumuz İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD)'ın başkanı Orhan Turan, Cumhuriyet'in 100. yılı için inşaat sektöründe üç tane 100 milyar dolarlık hedefleri olduğunu açıkladı.

Haberin Devamı

ekaplangil@hurriyet.com.trÂ

- İnşaat alanında uluslararası birçok firmaya sahip Türkiye, inşaat malzemesi üretiminde bu büyüklük ile orantılı bir konumda bulunuyor mu?

" BÖLGEDE CİDDİ BİR GÜCÜZ VE RAKİBİMİZ YOK "

Türkiye inşaat müteahhitliği alanında dünyanın üçüncü büyük ülkesi konumunda bulunuyor. Yani, dünyadaki ilk 225 firmaya baktığınızda bunların 22 tanesi Türk firması. Ama tabi, bu firmalar önündeki diğer firmalar ile karşılaştırıldığında, örneğin Amerikalı ve bir iki tane Fransız şirketi, cirosal anlamda büyük farkların olduğu da görülüyor.

Ama sonuçta Türkiye'nin bu anlamda dünyada üçüncü olması, çok değişik coğrafyalarda işler yapıyor olması ve bu alanda sahip olduğu ciddi tecrübeleri sayesinde müteahhitlik sektörü bugün önemli sektörlerden birisi. İnşaat malzemesi sanayisine baktığımızda, bu alanda da çok kötü noktada değiliz. Bu sektör genellikle demir, çelik ve çimentoya indirgeniyor fakat aslına bakarsanız bu sanayii, ahşap, cam, aydınlatma gibi bir çok başlığı da kapsıyor.

Haberin Devamı

Aslında her zaman dile getirmeye çalıştığımız gibi bölgede ciddi bir gücüz ve rakibimiz de yok. Bugün otomotivden sonra en fazla ihracatı yapan sektör inşaat malzemesi sanayisidir fakat bu pek bilinmiyor.

 

- Peki bu neden bilinmiyor?

Bunun en büyük nedenlerinden biri sektörün örgütlü olmaması ve stratejik öneminini anlatılamamasıdır. Yani, en azından otomotivciler kadar örgütlü olmamız gerekiyor. Şu anda, sadece inşaat sektörünün sorunlarını dile getiren bir sivil toplum örgütü biliyor musunuz?

 

- İlk anda aklıma gelen bir örgüt yok.

Türkiye'nin stratejik öneme sahip lokomotif sektörlerinden inşaat sektörünün yapısını, sorunlarını, beklentilerini İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD)'ın başkanı Orhan Turan ile konuştuk.

 İMSAD tarafından 9-10 Haziran tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek olan I. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi öncesinde konuştuğumuz Turan, yarattığı katma değer açısından önemli yere sahip olan inşaat sektörünün de tıpkı otomotiv ve diğer sektörler gibi desteklenmesinin gerektiğini söyledi.

Sektörün büyüme potansiyeli açısından önünün açık olduğunu söyleyen Turan, Cumhuriyetin 100. yılı için ulaşmayı hedefledikleri 3 tane 100 milyar dolarlık hedefleri olduğunu da ifade etti.

Haberin Devamı

" İMSAD OLARAK İNŞAAT SEKTÖRÜNDEKİ PARÇALI TEMSİL YAPISINI BİR BİRLİK ALTINDA TOPLUYORUZ "

Ama, gerek otomotiv, gerek turizm ve gerekse de tekstil sektörünün bu alanda daha örgütlü olduğunuz görebiliyoruz. Bizim sektörümüzde ise bundan önce daha çok sayıda sivil toplum örgütü olmuş fakat parçalı bir yapı sergilemişlerdir. Bu örgütler de birlik olamadan bir şekilde kendi grubunun çıkarlarını dile getirip, bunu da sanki inşaat sektörünün problemi gibi anlatmıştır.

Hatta bu o kadar basite indirgenmiştir ki, örnek vermek gerekirse dışarıyla iş yapan müteahhitlerin teminat mektubu problemi sektörün en önemli sorunu olarak görülmüştür. Biz de İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) olarak, 25 yıllık geçmişimizle bu parçalı yapıyı ortadan kaldırmak için yeniden yapılandık. İMSAD, isminin içerisinde "Dernek" kelimesi geçmesine rağmen bugün 23 tane STK'yı bünyesinde barındıran büyük bir örgüt. Son iki yılda yaptıklarımızla ve kadromuzla, inşaat sektörünün sorunlarına çözüm üreten bir yapıya sahip olduk.

 

Haberin Devamı

- Kaç yıldır başkanlık koltuğunda oturuyorsunuz?

Ben bir dönem başkanlık yaptım, Mart ayında ikinci kez iki yıllık dönem için başkanlığa seçildim.

- İMSAD yönetiminde kaç kişi bulunuyor?

15 kişilik yönetimi kurulumuz var. 5 üye STK'lardan gelirken, geri kalan 10 tanesi inşaat malzemesi sanayisinde faaliyet gösteren kuruluşlarının temsilcilerinden oluşuyor.

-

"CUMHURÄ°YET'Ä°N 100. YILINDA 3 TANE 100 MÄ°LYAR DOLARLIK HEDEF "

Sektörün rakamsal büyüklüğü konusunda bilgi verir misiniz?

Rakamsal büyüklüğü vermeden önce size sektörün nereden nereye geldiği ile ilgili bir kaç rakam vereyim. 2002 yılında dış müteahhitlik gelirleri yaklaşık 2 milyar dolar iken bu rakam günümüzde 28 milyar dolara çıkmış durumda. Aynı şekilde inşaat malzemesi ihracatı o yıl 4.4 milyar civarında iken, bu rakam 2008 yılında 23 milyar dolara ulaştı. İnşaat sektörünün Türkiye'deki durumuna baktığımızda da yine 40 milyar dolarlık bir büyüklükten söz edebiliriz.

Haberin Devamı

- Peki bu rakamlardan sonra yeni hedefleriniz nelerdir?

Türkiye Cumhuriyet'inin 100. yılında gerçekleştirilmek üzere inşaat sektöründen üç tane hedefimiz var. Birincisi, içerideki inşaat pazarının 100 milyar dolar olması, ikincisi müteahhitlik gelirlerinin 100 milyar dolar olması ve üçüncüsü de inşaat malzemelerinin ihracatında 100 milyar dolara ulaşılması.

- 100. yılda, 100 milyar hedefi kulağa hoş geliyor. Peki, bu hedefe ulaşmak o kadar kolay mı?

/images/100/0x0/55ea5a86f018fbb8f87a7093

2002 yılı ile 2008 yılları arasındaki büyüme oranı göz önünde tutulduğunda bunun olabileceğini görüyoruz. Bu hedefe ulaşmamamız için bir neden yok, fırsatları görüyoruz. Çünkü, küresel krizle birlikte azalan emtia fiyatlarının önümüzdeki dönemde tekrar artmasını bekliyoruz. Örneğin petrolün fiyatının 39 dolardan 70 dolar seviyesine çıktı. Bu artış cari açığımızı, enerji ithal eden  ülke olmamız nedeniyle artırırken, diğer taraftan bölgedeki enerji kaynakları bakımından zengin çevre ülkelerde ciddi sermaye birikimlerinin oluşmasını sağlayacak. Bu sermaye birikiminin yatırıma dönüşeceği düşünüldüğünde, Türkiye 'nin önündeki fırsatlar daha net görülebilir.

Haberin Devamı

- Bu noktada Türkiye'nin merkez üssü olması mı bu avantajları doğuracak?

Elbette, bu çok önemli bir etken. Bunun yanı sıra, Türk özel sektörünün esnek yapısı da burada önemli rol oynayacak. Örnek vermek gerekirse; Katar'da saat 12.00 ila 14.oo arasında 46 derce sıcağa rağmen çalışanlar sadece Türk firmaları. Aynı şey, Sibirya'daki -50 derecelik soğuk için de geçerli. Türk firmalarının, bulunduğu bu bölgeye bu kadar adapte olabilmeleri de fırsatların oluşmasında etkili.

- Türkiye'deki firmaların bu esnek çalışması sadece şartlara adapte olabilmekten mi kaynaklanıyor?

Hayır, tek neden bu değil. Aynı zamanda, mecburiyetimiz var. Fakat, yine de bunu küçümsememek lazım, bir Avrupalı'yı bu şartlarda çalıştırmanız zor. Burada mücadeleci bir yapıya sahip olmanın rolü büyük. Örneğin ben Elazığlıyım. Bu coğrafyadan daha çok girişimci çıkıyor, çünkü burada bulunmak mücadele etmeyi ve başarılı olmayı gerektiriyor. Genel olarak Avrupa ve Batı ülkelerine baktığınızda ise orada yaşayanlar belli bir gelir düzeyi ve standarda sahip olduğu için risk alma konusunda bize göre daha çekingen davranıyorlar.

Diğer taraftan Türkiye yaş ortalaması 28 olan ve genç nüfus yoğunluğuna sahip bir ülke. Bu nedenle de hızlı büyüme ihtiyacında olan bir ülke. Gerekli sermaye birikimini yapması için de mutlaka ve mutlaka bu tür açılımlar yapmak zorunda.

- Biraz da Türkiye'deki inşaat sektörünü değerlendirirsek; öncelikle siz ülkedeki inşaatların kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

" TÜRKİYE'NİN DIŞ PAZARLARDAKİ GİRİŞİMCİ VE RİSK ALAN YAPISI ANADOLU COĞRAFYASININ VERDİĞİ MÜCADELECİ RUHUN BİR YANSIMASI "

Son dönemde yapılan kurumsal projelerin kalitesi tartışma götürmez düzeyde. Bu uluslararası işlerden edindiğimiz tecrübelerin buraya yansıması ile olmuştur. Ama, Türkiye'deki tüm inşaatların ya da yapıların da istenilen standartlarda olduğunu söylemem de yanlış olur. Özellikle eski yapı stoğumuzda mutlaka güçlendirilmesi gereken yapılarımız var. Kısacası, bugün itibari ile inşaat kalitesi anlamında iyi durumdayız ama gelir düzeyinden dolayı ne yazık ki bu toplumun tüm kesimlerine hitap etmiyor.

- Kaliteli inşaat malzemelerinin kullanılması yapılan kanuni düzenlemeler ile destekleniyor mu?

Tabi, destekleniyor ama bu yeterli değil. Mesela, biz yalıtım sektöründe faaliyet gösteren bir firma olarak Türkiye'deki yapıların sadece yüzde 9'unda yalıtım standartlarına uyulduğunu, geri kalan yüzde 90'ında bunun olmadığını görüyoruz.

- Bunun için zorlayıcılık yok mu?

Var ama, denetim eksikliÄŸi mevcut.


 

- Deprem kuşağında yer alan Türkiye'deki konutlar, büyük bir depreme hangi ölçüde dayanıklı?

" TOPLUM OLARAK ÇABUK UNUTAN BİR KARAKTERE SAHİBİZ. AYNI ŞEY DEPREM İÇİN DE GEÇERLİ.

BU KONUDA NE YAPIYORUZ? HİÇBİR ŞEY YAPMIYORUZ "

İstanbul gibi çarpık kentleşmenin olduğu kentlerde konutların büyük çoğunluğu depreme dayanıklı değil. Türkiye'nin ciddi anlamda konuta ihtiyacı var. Bu yüzden de önümüzdeki dönemde konut sektöründe ciddi bir iyileşmeler bekiyoruz. Bu ihtiyacın nedenlerini sırasıyla; göç, sektörler arasındaki kayma, kalitesiz yapı stoğunun yenilenmesi ve hane başına yaşayan sayısının giderek azalması olarak söyleyebiliriz.

- İnşaat'ın kalitesini artıran malzemeler arasında mevcut yapıları daha da güçlendirecek çözümler bulunuyor mu?

Evet eski yapıları güçlendirmeyi mümkün kılan çözümler mevcut. Fakat, bazı yapılarda bu çözümler yeterli olmadığı için bunların yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Bu konularda çabuk unutan bir yapımız var. Deprem konusu çok ciddi ama bu konuda ne yapıyoruz? Hiç bir şey yapmıyoruz. Binaları güclendirme, kiriş ve kolonları daha sağlam duruma getirmek için bir yığın ürün var. Ürün çeşitliliği açısından bir problemimiz yok.

- Klasik kiriş ve kolon güçlendirmesinden mi bahsediyorsunuz?

Hayır. Çok modern ürün ve yöntemeler ile bu güçlendirme çalışmaları yapılıyor. Yolculuk yaparken görüyorsunuzdur, hali hazırda güçlendirilen eski köprüler ve viyadüklerde teknolojik olarak gelişmiş ürün ve yöntemler kullanılıyor. Bunların hepsi elbette bütçe ile ilgili şeyler. Şunu söylemeliyim ki; Türkiye inşaat malzemesi sanayisi konusunda Avrupa'nın ve gelişmiş ülkelerin hiçbir şekilde gerisinde değil. Ama, bunun kullanılması elbette ayrılan kaynak ile ilgili bir durum.

- Türkiye inşaat malzemeleri sanayisinin gelişimi nasıl bir yol izliyor?

Türkiye'de büyüyen inşaat sektörü yabancıların da dikkatini çekiyor. Birçok yabancı firma ülkesindeki daralan pazarı Türkiye ile aşmaya çalışıyor. Tabi, bu ülkeler Türkiye'ye teknolojisini de, iş yapış modelini de beraberinde getiriyor.Bununla birlikte Türk firmaları da yurt dışında şirketler alarak büyüme yolunu seçiyorlar. Bu noktada önemli olan ise bu şekilde küresel oyuncu olacak girişimcilerin politikalar ile önünün açılması. Örnek vermek gerekirse; Türkiye seramik sağlık gereçlerinde dünyanın bir numaralı ülkesi konumunda iken, seramikte ve pencerede dünyada üçüncü, aynı şekilde çimentoda dünyanın en çok ihraç eden ülkesi durumunda.

- Teknoloji transferinin yanı sıra genetik kodlarında inşaatçılık olan Türkiye'nin bu sanayiye kendi yaptığı katkılar yok mu?

Var. Bunun örneklerini özellikle seramik sektöründe çok rahat görebiliyorsunuz çok sayıda dünya markası olmuş firmalarımız var. Bu firmalar birçok innovatif çalışmalar yapıyorlar. Biz de bu yüzden 9-10 Haziran tarihlerinde düzenlemiş olduğumuz I. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi'nde innovasyonu, markayı, kaliteyi ve belgelendirmeyi masaya yatırıyoruz.

" İNŞAAT SEKTRÖNÜ STRATEJİK BİR SEKTÖR OLARAK GÖRÜYORUZ.

TÜRKİYE'DE İŞSİZLİĞİ AZALTACAK EN BÜYÜK İSTİHDAMI İNŞAAT SEKTÖRÜ YAPABİLİR. "

- İnşaat sektörünün Türkiye için önemi nedir?

Biz inşaat sektörünü Türkiye için stratejik önemde görüyoruz. Çünkü hem müteahhitlik anlamında hem de malzeme sanayisi açısından ciddi bir birikime sahibiz ve bu sektörü daha da büyütebiliriz. Sektör Türkiye'nin boğuştuğu işsizlik sorununun çözümüne en büyük katkıyı sunabilir. Ülke olarak bu sektörde daha önce 1.7 milyon kişiye istihdam sağlarken bu rakam şimdi 1 milyon civarına gelmiş bulunuyor.

Bunun yanında ihracata katkısı da büyük. Sektörün ihracatı 23 milyar dolar iken ithalatı 7 milyar dolar düzeyinde, bu da ihracat ile büyümeyi hedefleyen Türkiye için ne kadar katma değer sağladığımızın göstergesi. Bu ihracat ve ithalat rakamları arasındaki orana baktığınızda, otomotive kıyasla ülkeye ne kadar fayda sağladığımızı açıkça ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra markalaşmaya da çok açık bir sektörüz.

- Peki neden bu potansiyel yeterince deÄŸerlendirilemiyor?

Ben bunun nedenini sektörün önemini anlatacak bir sivil toplum kuruluşunun ve örgütlenmenin olmamasına dayandırıyorum.

- İMSAD olarak bu açığı kapatmayı mı planlıyorsunuz?

Evet. Bu konuda somut önerilerimizi ve mesajlarımızı paylaşacağız.

- Peki tüketiciler inşaat konusunda, kaliteli malzeme kullanımı konusunda ne kadar bilinçli?

Tüketiciler bu konuda gittikçe bilinçleniyorlar. İnsanlar, daha az enerji tüketen, daha verimli, daha sağlıklı, daha az hasta olacağı, daha az gürültünün olacağı bir yaşam tarzına eğilim gösteriyorlar.

- Dernek olarak tüketiciyi biliçlendirmek için çalışmalar yapıyor musunuz?

Elbette. Burada önemli olan nihai tüketiciyi bilinçlendirmek, bunun da maliyeti çok yüksek.

- Bu noktada hükümetten mi yardım bekliyorsunuz?

Tam anlamı ile öyle değil. Ama, sonuçta biz bazı şeyleri bir yere kadar yapabiliriz ve devletin bir şekilde katalizör rolü oynaması gerekiyor.


" İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN BÜYÜMEDİĞİ BİR DÖNEMDE TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜYEMEZ."

- Kamu kaynakları bu dönemde oldukça kısıtlı...

Hayır, kamunun bu dönemde hem iç tüketimi artırmak hem de inşaat sektörünü hareketlendirmek için kaynaklarını daha çok seferber etmesi lazım. Bu şekilde tüketimi artırıp, işsizliği azaltabilirsiniz, o yüzden kamunun bu dönemde mali disipline çok da bakmaması lazım. Elbette, bütçe disiplini önemli ama bu süreçte kamunun izlediği yol bu şekilde olmalı.

Bir de şöyle bir gerçek var ki; inşaat sektörünün büyümediği dönemde Türkiye ekonomisi büyüyemez. Türkiye, 2006 yılında yüzde 6 büyürken bunun yüzde 20'lik kısmını inşaat sektörü gerçekleştirdi. Eğer ekonomiyi yüzde 5 büyütme hedefiniz varsa, bunun için inşaat sektörünü yüzde 10 büyütmeniz gerekiyor.

- Malzeme kalitesi konut fiyatlarındaki maaliyet etkisi ne düzeyde?

İnşaat malzemelerinin konut maliyetindeki etkisi diğer maliyetler ile karşılaştırılıdığında çok aşağıda kalıyor. Burada esas maliyeti arsa bedeli oluşturuyor. Dikkat ederseniz, son 3 yılda konut fiyalarında artış yok, çünkü fiyatlarda oluşan balon yok. Ayrıca biz inşaat saniyicileri olarak her sene verimlilikte elde ettiğimiz avantajlar ile önceki yıla oranla daha ucuz birim fiyatlar ile ürün satıyoruz. Kabaca söylersek Türkiye'de inşaat malzemesi fiyatları yüksek değil.

Bazen müteahhitlerin kat karşılığı yaptıkları işlerde yüzde 70'e varan oranlarda arsa payı verdiklerini duyuyoruz. Eğer inşaat malzemelerinin maliyeti yüksek olsaydı, bu inşaatı yapan müteahhid bu oranları kesinlikle taahhüt edemezdi.

- Sektörün karşılaştığı en büyük sorunlar nelerdir?

Öncelikle haksız rekabet ve kayıt dışı ekonomi Türkiye'deki tüm sektörleri etkilediği gibi bizi de yakından etkiliyor. İkincisi enerji fiyatları, üçüncüsü istihdam

" KÖPEK MAMASI İLE LOKOMOTİF SEKTÖRÜ OLARAK GÖRÜLEN İNŞAAT SEKTÖRÜNDEN AYNI ORANDA KDV ALINIYOR. "

maliyetlerinin yüksekliği. Elbette, KDv oranlarının yüksek olması da inşaat malzemesi sanayisini olumsuz etkiliyor. Bugün, köpek mamasına da yüzde 18 KDV uygulanıyor, lokomotif sektör olarak görülen bir sektöre de aynı KDV oranı uygulanıyor. Bunun yanında nitelikli işgücü eksikliği de yaşamış olduğumuz diğer bir sorun. Bu nedenle, nitelikli ara elemanın ihtiyacını karşılamak üzere yurtdışındaki kurumlar ile temas halindeyiz, okul açma niyetimiz bulunuyor.

Sektörün gelişmesi için müteahhidlerimize de büyük iş düşüyor. Müteahhidlerimizin artık yol, köprü, bina projeleri dışında daha çok katma değerli, mühendislik kısmı ağır basan projeleri alması gerekiyor.

- Bunun için ne gerekiyor?

Yöneticilerin bu tür uluslararası marka olacak firmaları desteklemesi gerekiyor. Çünkü bu ülkeye katma değer sağlayacak ve ülkedeki markaların sayısını artıracak. 1970'li yıllarda Türkiye, Kore ve İspanya ile aynı seviyede yer alıyordu. Şimdi bakın bu ülkeler kaç tane, biz kaç tane marka yaratabildik.

Otomobilde üretim üssü olduk ama benim hatırladığım kadarıyla bu alanda yarattığımız bir marka yok. Ama inşaat sanayisinde bu markaları yaratabiliriz. Bunun içinde devletin sektörün paydaşları olan, müteahhitleri, mühendisleri, mimarları, tasarımcıları ve sanayicileri bir araya getirip, koordine ederek bir acil eylem planı hazırlaması gerekiyor.

- Türk ve yabancı müteahhitler arasında ne gibi farklar var?

Daha öncede belirttiğim gibi Türk müteahhitler çok katma değerli işlere odaklamıyorlar. Klasik projelerde metrekaresi 250 ya da 300 dolar olan işler alıyorlar. Diğer taraftan yabancı müteahhitler katma değeri çok yüksek olan ve milyar dolarlar değerinde projelere imza atıyorlar. Örneğin biz 2000 konutluk konut projesi alırken, yabancı müteahhit deniz üzerinde petrol arama istasyonu inşa ediyor. Tabi, bu tip projeleri ortaya çıkarabilecek tasarımcı, mühendis ve mimarların da bu anlamda önünün açılması gerekiyor.

- 100. yılda 100 milyarlık hedefleriniz olduğunu söylüyorsunuz. Son krizde nasıl etkilendiniz, bu hedeflerde sapmalar oldu mu?

Elbette, hedeflerde sapmalar oldu. 2002 toplam ihracatın yüzde 11'ini gerçekleştirdik, bu oran 2008'de yüzde 17,2 ye çıktı. 2023 de ise yüzde 30'a çıkarmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte GSMH içindeki payını da yüzde 6.5'ten, yüzde 8'e çıkarmayı hedefliyoruz. Tabi, bu hep birlikte oturup bir yol haritası çıkarmak ile mümkün.

- Krizde inşaat sektöründe en çok etkilenen alt sektör hangisi oldu?

İnşaat sektörü 2005 ve 2006 yıllarında çok hızlı bir şekilde, kümülatif olarak yaklaşık yüzde 45 büyüdü. 2007 yılında yüzde 5.7 büyüme hızı ile öncekine göre yavaşlama gösterirken, 2008 yılında ise ticaret sektörü ile birlikte küçülen ikinci sektör oldu. 2008'de, 7.7 küçülen inşaat sektörü ile birlikte ekonomi de küçüldü. Bu sene de küçülmesini bekliyoruz. Doğal olarak kriz tüm alt sektörlere etki ederken; sektördeki bazı ürünler, örneğin boya, yeni yapılar ile birlikte mevcut yapılarda da kullanıllabildiği için nispeten daha az etkileniyor. Ama, çoğunlukla yeni yapı inşaatında kullanılan beton bundan daha radikal etkileniyor.

-

" ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÖNLEMLERİ İLE 1000 LİRALIK DOĞALGAZ FATURANIZI 200 LİRAYA DÜŞÜREBİLİRSİNİZ. "

Enerji verimliliği konusunda sektörde ne gibi atılımlar mevcut?

Türkiye olarak yaklaşık 40 ila 45 milyar dolar arasında enerji ithalatımız var ve bunun yüzde 75'i konut ve sanayide kullanılıyor. Konutta sadece ısıtmaya 16 milyar dolar harcıyoruz. Gerekli önlemler alındığında bu rakamalarda minumum yüzde 50 ila 60 arasında tasarruf öngörüyoruz. Yani, biz her sene yaklaşık 8 milyar doları çöpe atıyoruz. Bunun da çözümü aslında çok kolay, Avrupalı bunu yapıyor. Avrupa Parlementosu'nun aldığı son kararla 2019'dan itibaren sıfır enerji tüketen binalar inşa edilecek. Yani, kendi enerjisini kendi üreten, hiç bir yerden enerji almayan yapılar üretilecek.

Bunu anlatmak için, İMSAD olarak enerji verimliliği hareketi oluşturduk. Bankalarımızda eco-krediler adı altında enerji verimliliğini öne çıkaran projeleri desteklemeye başladı.  Bugün, enerji verimliğini sağlayan çözümleri kullanarak inşa ettiğiniz bir binada daha önce 1000 lira olan doğalgaz giderinizi kesinlikle ve kesinlikle 400 liraya hatta 200 liraya kadar düşürebilirsiniz.

- Yeni Teşvik Paketini nasıl buldunuz? Sektör olarak sizin beklentileriniz karşılandı mı? **

Çok detaylı inceleme fırsatım olmadı. Mutlaka olumludur, olumsuz birşey söyleyemem ama eksikleri vardır. Mesela, enerji verimliliği ile teşvik edici önlemeler mutlaka bu pakette yer almalıydı. Aynı zamanda inşaat sektöründeki istihdamın artırılması ile ilgili önlemler yer almalıydı. Otomotiv ve mobilyadaki sektörel teşviğin, lokomotif sektör olan inşaatta da gösterilmesi gerekirdi.

- Sektörün krizden çıkışı için önerileriniz var mı?

Şu anda maliyetler çok ucuz. Bana göre tadilat yapılması için en uygun fırsat. Ev alamıyorsan, tadilatını yaptırabilirsin. Bunun için tıpkı TOBB'un yaptığı "Kriz varsa çare de var" kampanyasına benzer bir kampanya yaptırılabilir. Böylece hem inşaat sektörü bir miktar hareketlenmiş olur, hem de insanlar daha ucuz maliyet sağlamış olur.

- İMSAD olarak düzenleyeceğiniz zirve ile özellikle hangi konulara dikkat çekmek istiyorsunuz?

" 10 SENE ÖNCE BU DURUMA GELECEĞİMİ SÖYLESELERDİ İNANMAZDIM "

Daha önceden de belirttiğim gibi bu zirvede paydaşları bir araya getirmeye çalışıyoruz. İnşaat sektörünün stratejik bir sektör olduğunu kamuoyu ile ciddi bir şekilde paylaşmak istiyoruz. Bunun yanı sıra, mutfağımızı düzenlememiz lazım, yani markalaşmaya, innovatif çalışmaya, dünya standartlarında üretim yapmaya, insan kaynağına, haksız rekabeti önlemeye yönelik çalışmaya önem vermemiz lazım. Burada tek ses olmak istiyoruz ve bu anlamda sektördeki diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini bekliyoruz.

- Sizin son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Artık özgüvenimizi artıralım. Kendimize güvenmemizin zamanı geldi. Bugün sektörümüzde yer alan firmalar aralarında İrlanda, Almanya, İtalya, Rusya hatta yakında Amerika da olacak, gibi ülkelerde gidip şirket satın alıyorlar ya da fabrika kuruyorlar.örnek olarak, biz 1991 ve 1998 yılları arasında yoğun şekilde ithalat yapan bir şirkettik, bugün ise üretimden satış oranı yüzde 96'ya olan ve ihracatçı bir şirket durumundayız. 32 ülkeye ihracat yapıyorum, bunu bana 10 sene önce söyleseydiniz ben de inanmazdım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!