Güncelleme Tarihi:
İskoçya'nın bağımsızlık referandumuna günler kala olası bir ayrılığın, İngiltere'nin Kuzey Denizi yataklarından elde edilebilecek potansiyel 1 trilyon sterlin değerindeki geliri kaybetmesi riski endişe kaynağı olmaya devam ediyor. İskoçya'daki referanduma günler kala farklı şirketlerin yaptığı kamuoyu anketlerinin hemen hepsinin sonucunun birebirine çok yakın olması, İskoçya'nın bağımsızlığı halinde İngiltere'nin enerji geliri konusundaki endişesini artırıyor.
Andrews Kurth enerji şirketi Dubai Ofisi Yönetici Ortağı ve Enerji Hukuku Uzmanı Hugh Fraser, İngiltere için Kuzey Denizi'ndeki petrol ve doğalgazın çok önemli olduğunu belirtti.
Bu zamana kadar 1970'li yıllardan beri Kuzey Denizi'ndeki petrol rezervlerinden 1,1 trilyon sterlin değerinde gelir elde edildiğini dile getiren Fraser, "Bunun yaklaşık 330 milyar sterlinlik kısmı sadece şirketlerden elde edilen vergilerden geldi. Son verilere göre bölgede hala yaklaşık 16,5 milyar varillik rezerv mevcut. Bunun bugünkü fiyatlardan karşılığı yaklaşık 1 trilyon sterlin. Bölgede 1 trilyon dolarlık daha gelir söz konusu" diye konuştu.
İskoçya'ya daha yakın bir bölgede yer alan Kuzey Denizi'nde petrol ve doğalgaz rezervlerinin aktif olduğunu vurgulayan Fraser, "rezervin bitmek üzere olduğu" yönündeki iddialara da karşı çıktı. Bazı enerji uzmanları ise Kuzey Denizi'nde 30-40 yıl boyunca çıkarılabilecek 15-24 milyar varil petrol rezervinin bulunduğunu tahmin ediyor.
NORVEÇ MODELİ BİRİKİM
Kuzey Denizi'ndeki petrol ve doğalgaz rezervinin hala çok yüksek olduğuna dikkati çeken Fraser, "Üstelik bu rezervle çok iyi politikalar üretilebilir. Norveç hem enerji kaynakları hem de nüfus açısından İskoçya'ya çok benziyor. Orada petrol gelirlerinden elde edilen 500 milyar poundluk bir fon varken, İskoçya'da yok" ifadesini kullandı.
Fraser, enerji şirketlerinin bağımsızlık referandumu yaklaştıkça faaliyetlerinin "bağımsızlıktan olumsuz etkilenebileceğini" açıklamasına ilişkin ise "Şirket ismi vermek istemiyorum ama bu şirketlerin çoğu Londra'daki hükümeti memnun etmek için açıklama yapıyor. Bu şirketlere yakından bakalım. Çoğu Norveç'te, Rusya'da, hatta Irak'ta faaliyet gösteriyor. İskoçya gibi bağımsız ve demokratik bir ülkede faaliyette olmak enerji şirketleri için endişe kaynağı olmasa gerek" değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan İskoçya'nın bağımsızlığı halinde petrolden elde edilecek gelirin azalmasının İngiltere ekonomisini olumsuz etkilemeyeceğini düşünen uzmanlar da var. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Capital Economics İngiltere Ekonomisti Samuel Tombs, "İskoçya'nın bağımsızlığının İngiliz ekonomisini özellikle petrol ve doğalgaz sektörü açısından zora sokacağını düşünmüyorum. Enerji sektörü İngiltere'nin gayri safi yurtiçi hasılasında yüzde 2'ye yakın bir paya sahip" görüşünü dile getirdi.
ETKİLERİ 2030'DA HİSSEDİLMEYE BAŞLAR
Tombs, İskoçya'nın bağımsızlığını elde etmesi durumunda İngiltere ve İskoçya'nın müzakerelere başlayarak, var olan rezervlerin nasıl işletilmesi gerektiği konusunda uzlaşmaya varmasının beklendiğini de vurguladı.
İngiltere ekonomisi ağırlıklı olarak finans sektörüne dayansa da enerji son birkaç yıldır ekonomik büyüme ivmesini artıran İngiltere için kilit öneme sahip alanların başında geliyor. Gelişmiş ekonomiler içinde en hızlı büyüyen ülkelerden olan İngiltere'nin bu yılın sonunda Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın yüzde 3,5 artması öngörülüyor.
Kuzey Denizi petrolleriyle ilgili uzun yıllar çalışan iş adamı Sir Ian Wood, yakın zamanda petrol geliri konusundaki hesaplamalara şiddetle karşı çıkarak referandum öncesi açık bir mektup yazdı. Merkezi Aberdeen'de bulunan Wood Group'un eski Üst Yöneticisi (CEO) Wood, "Genç seçmenleri şunun farkında olmalı. Onlar orta yaşlara geldiğinde İskoçya'nın çok az off-shore (kıyı, açık deniz) enerji rezervi kalmış olacak. Petrol ve gaz üretiminin düşüşü ekonomimizi ciddi şekilde vuracak. Bunun etkilerini 2030'da hissetmeye başlayacaklar. Bundan sadece 15 yıl sonra" uyarısında bulundu.
Bu arada Kuzey petrollerinin en büyük yatırımcıları arasında yer alan BP ise gelecek hafta yapılacak referandumda bağımsızlığa "hayır" oyu verilmesi çağrısı yaptı. BP Üst Yöneticisi (CEO) Bob Dudley, Kuzey Denizi petrollerinin varlığının en iyi şekilde kullanılmasının ancak İskoçya'nın Birleşik Krallık'la kalması halinde mümkün olabileceğini kaydetti.
ULUSAL KARASULARI MESELESİ GÜNDEME GELEBİLİR
İskoçya'nın bağımsız olması durumundan enerji kaynakları nedeniyle her iki ülke arasındaki kıta sahanlığı ve ulusal sular konusu anlaşmazlık nedeni olabilir. Uzmanlara göre, Birleşik Krallık karasularının kuzey ve güney eksenli ortadan bir çizgi ile ayrılması prensibine dayanan "medyan çizgisi" esas alınabilir. Her ne kadar uzmanlar bu şekilde düşünse de mevcut enerji kaynakları ve potansiyel yeni rezervler sebebiyle İngiltere ve İskoçya arasında sıkı pazarlıkların yapılması bekleniyor.
İngiltere 2013 yılında petrol ithalatının yüzde 42'sini Norveç'ten, yüzde 14'ünü Cezayir'den ve yüzde 14'ünü diğer Afrika ülkelerinden gerçekleştirdi. İngiltere geçen yıl itibariyle petrol ithalatının yüzde 7'sini de mart ayında Ukrayna kaynaklı gerilimler nedeniyle Avrupa ve ABD ile ilişkileri bozulan Rusya'dan yapmıştı.
PETROL ÜRETİMİNİN YÜZDE 36'SI İSKOÇYA'DAN
Birleşik Kralık'ta 1960'larda keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervlerinin büyük kısmı, İskoçya'nın kuzey ve batısındaki Kuzey Denizi'nde bulunuyor. 1964'ten bu yana bölgeden toplam 42 milyar varil petrol çıkartılırken, bu durum 1707'den beri Birleşik Krallık'ın parçası olan İskoçya'yı bağımsızlığa teşvik eden önemli araçlardan biri oldu.
İskoç hükümeti verilerine göre, 2013 yılında Birleşik Krallık'ın 43 milyon tonluk petrol üretiminin 40 milyon tonu, 32 milyon tonluk doğalgaz üretiminin ise 16 milyon tonu İskoçya tarafından sağlandı. Birleşik Krallık'ın önde gelen ticaret kurumu "Oil and Gas UK" verilerine göre de İskoçya'nın üretimi, İngiltere'nin toplam petrol üretiminin yüzde 96'sına, doğalgaz üretiminin de yüzde 47'sine denk geliyor.