Güncelleme Tarihi:
İngiltere hükümetinin parlamentoda alınan karar çerçevesinde "Sarı Çinte Operasyonu" adlı anlaşmasız Brexit senaryosunu kamuoyuna açıklamasıyla birlikte bu senaryonun gerçekleşmesi halinde oluşabilecek şok iş dünyası üzerinde baskı yaratıyor.
Hükümetin anlaşmasız ayrılık senaryosuna ilişkin yayımlandığı belgede, ülkenin yakıt, gıda ve ilaç kriziyle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.
Metin, madde madde incelendiğinde İngiltere ve Fransa arasında oluşabilecek lojistik ve gümrük sorunları öne çıkıyor. Bu senaryoya göre İngiltere'ye gelen kamyonların yüzde 50 ila 85'i gümrüğe takılacak, 2 günü aşan gecikmeler oluşacak, Manş Denizi'nden geçişlerde ciddi sıkıntılar görülecek ve bu durumun düzelmesi 3 ayı bulabilecek. Yine İngiltere’nin AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması halinde elektrik fiyatlarını ciddi şekilde artması, ilaç tedarikinin uzaması, taze gıda sıkıntısının yaşanması ve buna bağlı olarak fiyatların yükselmesi öngörülüyor. İngiliz hükümetinin senaryosundaki bütün bu olumsuz öngörülerin
gerçekleşmesinden, gıda ve yakıt fiyatlarındaki artıştan en fazla etkilenecek olan ise düşük gelir grubu olacak.
YOKSUL KESİM ARTAN FİYATLARDAN CİDDİ ŞEKİLDE ETKİLENECEK
İngiliz Sosyal Ölçüm Komisyonu’nun verilerine göre İngiltere’de yaklaşık 14,2 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Diğer bir değişle İngiltere’de nüfusun yüzde 22’si yoksul. Bu yoksulların yüzde 33’lük kısmını ise çocuklar oluşturuyor. İngiltere’nin AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması durumunda toplumun yoksul kesiminin artan fiyatlar karşısında ciddi şekilde ezilmesi kaçınılmaz görünüyor.
Yine hükümetin senaryosuna göre büyük şirketler anlaşmasız ayrılığa hazırlıklı olsalar da küçük ve orta boy işletmeler oldukça zor duruma düşecek. Örneğin, ülkenin önde gelen perakendecilerinden John Lewis grubu, bu yılın ilk yarısında Brexit belirsizliklerini gerekçe göstererek 25,9 milyon sterlin zarar açıkladı.
John Lewis Başkanı Charlie Mayfield, “İngiltere AB’den anlaşma olmadan ayrılmalı mı? Biz böyle bir durumun etkilerinin çok ciddi olacağının, bu etkileri azaltmanın mümkün olmayacağını düşünüyoruz. “ ifadelerini kullandı. İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin belirsizliklerin, azalan zamana rağmen yüksek seviyede seyretmesi 2,6 trilyon dolarlık İngiliz ekonomisinin yavaşlamasına neden oluyor. İngiliz ekonomisinin görünümüne ilişkin AA muhabirine konuşan London Capital Group Kıdemli Piyasa Analisti İpek Özkardeşkaya, “İngiltere’de ekonomik aktivitenin hem Brexit gerginliği hem de küresel ticaret savaşının etkisiyle yavaşladığı ve son çeyrek büyümenin gerilediğini zaten görmüştük. Beklentilerin altında gelen PMI verileri üçüncü çeyrek büyüme rakamının da negatif olabileceğine işaret ediyor. Bu durumda İngiltere’nin resesyona girmesi mümkün, hatta muhtemel.” değerlendirmesinde bulundu.
İLK ALTI AYINDA İKİ BİN 868 MAĞAZA KEPENK KAPATTI
Ülkede bu ortam içerisinde yılın ilk yarısında toplam kapanan mağaza sayısı ise PricewaterhouseCoopers (PwC) raporuna göre, bir önceki yılın aynı
dönemine kıyasla yüzde 4 artarak toplam iki bin 868’e yükseldi.
Çok sayıda finans şirketi, çalışanların bir kısmını ve varlıklarını zaten AB ülkelerine taşımış durumda. Merkezi Londra'da bulunan düşünce kuruluşu
New Financial'ın mart ayında yayımlanan raporunda, İngiltere'de bankaların AB'den ayrılma kararı ile sonuçlanan referandumdan itibaren mart ayında kadar yaklaşık 900 milyar sterlin değerindeki varlığı AB ülkelerine taşıdığı belirtilmişti.
Bununla birlikte varlık transferinin çok daha yüksek seviyelerde olduğu tahmin ediliyor. Yine aynı rapora göre, İngiltere'deki 275 şirket, Brexit nedeniyle operasyonlarının bir kısmını İngiltere dışına çıkarmış durumda.
BREXİT SÜRECİ
Başbakan Boris Johnson, 31 Ekim'de anlaşma olsun veya olmasın İngiltere'yi AB'den ayırmaktaki kararlılığını sık sık yineliyor. Eski Başbakan Theresa May'in AB ile vardığı Brexit anlaşması parlamentoda 3 kez reddedilmişti. Johnson, May'in istifa kararı almasının ardından Muhafazakar Partinin yaklaşık 150 bin üyesinin oylarıyla başbakanlık görevine seçilmişti. İngiliz Parlamentosu, 29 Mart'ta gerçekleşmesi gereken anlaşmasız Brexit'i yasa çıkartarak engellemiş, hükümet AB'nin de onayıyla Brexit'i 31 Ekim'e ertelemişti.
Johnson, anlaşmasız da olsa Brexit’in gerçekleşmesini sağlamak ve parlamenterlerin olası bir müdahalesinin önüne geçmek için parlamentonun tatil
edilmesini istemişti.
Ancak muhalefet ve Muhafazakar Parti'den istifa eden parlamenterler, anlaşmasız Brexit'i önlemeye dönük bir tasarıyı kabul etmiş ve Johnson'ın erken
seçim önerisini reddetmişti.
İngiltere, 2016'daki referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almıştı.