Güncelleme Tarihi:
Erkan, “İlk İşlem Gününden Bugüne, İMKB” panelinde yaptığı konuşmada, bugün borsanın 25. kuruluş yıl dönümü olduğunu anımsattı.
İlk göreve başladıklarından itibaren en önem verdikleri konunun halka arz konusu olduğunu, halka arz seferberliği başlattıklarını ifade eden Erkan, “2010 yılının ilk 5 ayında 4 şirket gelmişken, son 7 ayında aşağı yukarı 19 şirket daha piyasamıza geldi” diye konuştu.
Hüseyin Erkan, şunları kaydetti:
“Şimdi artık önümüzdeki dönemde de bir yatırımcı seferberliği başlatmak istiyoruz. Arz tarafında bir ivme kazandık ama talep tarafında da ciddi bazı çalışmalar yapmak gerekiyor. Biz yine kurumlar olarak, Sermaye Piyasası kurumları olarak seferberliğimizi bu sefer talep tarafını artırma yönünde yapmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki yıllarda aslında bir yatırımcı seferberliği konusu gündeme gelecek. Bu yıldan itibaren buna başlıyoruz.
Gerek bireysel tarafta gerekse kurumsal tarafta ki Türkiye'nin en büyük eksikliği kurumsal yatırımcının eksikliğidir. Faizler artık tek hanelere düşmüş, reel faizler neredeyse sıfıra yaklaşmış, sabit getiriler de çok düştüğü için artık büyük getirileri yine hisse senetlerinde ve diğer menkul kıymetlerde yatırım fonları aramakta.
Onların yatırım yapacağı çok uygun dönemdeyiz. Bu dönemde kurumsal yatırımcı ayağının Türkiye'de gelişmesi lazım. SPK ile birlikte hedef koyduk; Cumhuriyetimizin 100. yılında bin şirket ve nüfusumuzun da yüzde 10'u, yeni 7,5 milyona yakın hissedarın doğrudan hisse senedine yatırım yapmasını destekleyici çalışmaları başlatıyoruz. Zorlu bir hedef ama ulaşılması imkansız bir hedef değil.”
Uluslararası tarafta İMKB'nin çok ciddi aşamalar kaydettiğini, Avrasya Borsalar Federasyonu'nu kurduklarını, Dünya Borsalar Federasyonu'nda şu anda yönetim kurulu üyesi olduklarını anımsatan Erkan, Avrupa Borsalar Federasyonu'nun üyesi olduklarını, İslam ülkeleri arasında başlattıkları borsalararası çalışmalara da önderlik ettiklerini ve uluslararası ilk projeye de Atina Borsası ile imza attıklarını, ortak bir endeks geliştirdiklerini anlattı.
Erkan, “Şimdi çevre ülkelerin borsalarıyla da böyle ortak endeksler ve bunlara dayalı yeni yatırım fonları geliştirmek istiyoruz ki çeşitli yatırımcılardan bölgeye yada ortak olarak iki ülkeye ya da birden fazla ülkeye aynı andan yatırım yapabilme imkanına kavuşsunlar” şeklinde konuştu.
"FİNANS MERKEZİ PROJESİNDE EN KİLİT ROLÜ OYNAYAN KURUM OLACAĞIZ"
Önümüzdeki dönemde teknolojinin yoğun kullanılacağını ve bu beklentiyle de teknolojiye çok ciddi yatırım yaptıklarını ifade Erkan, “Teknolojiye hakim olmamız gerekiyor ki biz yaptığımız atılımlarla kimseye muhtaç olmadan hızlı hareket edelim ve bölgemiz içerisinde de gerçekten lider pozisyonda bulunalım. İstanbul Finans Merkezi projesinde de en kilit rolü oynayan kurum olacağımızı düşünüyorum” dedi.
Bu çerçevede para piyasalarının sermaye piyasasıyla birleşmesiyle birlikte aslında emtia piyasalarının da tüm bu sermaye ve para piyasalarıyla da birleşeceği bir dönemi yaşayacaklarına inandığını dile getiren Erkan, bunu sonuna kadar desteklediğini belirtti. Erkan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Emtia piyasaları henüz daha ülkemizde gerçekleşmedi. Halbuki dünyadaki tüm sermaye hareketleri sadece sermaye piyasaları üzerinden değil emtia piyasaları ve onların birleştiği sermaye piyasası ve emtia piyasası sinerjisinde ortaya çıkıyor ve trilyonlarca dolarlık fonların oluşturmuş olduğu çeşitli ürün yelpazeleriyle yönetiliyor. Bizde de yüzlerce milyar dolarlık bir emtia stokumuz var. Bunları harekete getirmek de artık bizim görevimiz.
Bundan sonraki dönemde emtia piyasaları, para piyasaları ve sermaye piyasaları birlikte hareket ettiği zaman bunun ortaya çıkaracağı sinerjiler, yeni portföy yönetim imkanları, yeni yatırım araçları ve dünya ile olan bağlantılarını da gerçekleştirebilirsek gerçekten Türkiye bölgenin finans merkezi olabilecek potansiyele sahip bir ülke.
Oluşturacağımız yeni bir teknolojik altyapıyla tüm Türkiye'deki mevcut piyasalara emir dağılımının sağlanması, çevremizdeki ülkelerin bizim üzerimizden dünya ile görüşmelerinin sağlanması, oluşturduğumuz bu sinerjiyle de diğer tüm büyük dünya borsalarının ilgi duyduğunu biliyorum, onların da bizim bu oluşturduğumuz merkeze emir iletmeleri dolayısıyla hem Türkiye'ye, hem Türkiye üzerinden çevremizdeki ülkelere, hem de çevremizdeki ülkelerin yatırımcılarının da bizim üzerimizden dünyaya ulaşabilecekleri bir sistemi ortaya koymak istiyoruz. Gerçek anlamda da İstanbul'u bir finans merkezi yapacak proje budur.”
“İMKB ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA ÇOK İYİ PERFORMANS GÖSTERECEK”
İMKB Kurucu Başkanı Muharrem Karslı da konuşmasında, Türkiye'de borsanın aslında 150 yıllık tarihi bulunduğunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesiyle o borsanın da birlikte çöktüğünü belirtti.
Borsanın ilk kuruluşunun Cağaloğlu'nda kümes gibi bir binada olduğunu, daha sonra Karaköy'e taşındığını ifade eden Karslı, borsanın o günlerden bu günlere geldiğini anlattı.
Muharrem Karslı, “Bugünkü borsamız teknik, fiziki altyapısını tamamlamış bir borsa olarak artık önü tamamen açıktır. İkinci 25 yılda nerelere gideceğini tahmin etmekte zorlanıyorum. Şu anda İMKB Avrupa'da sözü geçen borsalardan biri. İstanbul'un finans merkezi olması çalışmaları mutlaka netice verecektir. İstanbul gibi bir finans merkezinin borsası da elbette çok daha ileri düzeyde borsa haline gelecektir” dedi.
Yatırımcı sayısının henüz istenilen seviyede olmadığını söyleyen Karslı, Türkiye'nin küresel krizden fazla etkilenmeden geçtiğini, İMKB'nin de önümüzdeki yıllarda çok daha iyi performans göstereceğini kaydetti.
“TASARRUFLARIMIZ YETERLİ SEVİYEDE DEĞİL”
İMKB eski Başkanı Yaman Törüner ise, borsanın büyümesinin ekonomilerin büyümesine bağlı olduğunu ifade ederek, şunları belirtti:
“Borsanın büyümesi halkın tasarruf edebilecek parası bulunmasına ve tasarruf oranına bağlıdır. Tasarruflarımız yeterli seviyede değil. Bizim tasarruf seviyemiz yüzde 10-12'ler civarında. Bunu yüzde 25-30'lar civarına taşımamız lazım. Gelişmiş ülkelerde tasarruf seviyesi yüzde 35-40'lara yaklaşıyor ve yüzde 25 bazen yüzde 45'lere çıkan oranlarda borsaya yatırım var. Bunun yanında yabancı tasarrufları da borsamıza çekme mecburiyetimiz var. Gelecek 25 yılda borsamızın dünyanın en büyük borsaları arasındaki yerini koruyacağına inanıyorum.”
“ENFLASYON, FAİZLER, BORSAYI DAHA AZ RAHATSIZ EDİCİ NOKTALARA DOĞRU
GİDİYOR”
İMKB eski Başkanı Osman Birsen de, kendi döneminde gerçekleştirmeye çalıştıkları en büyük gelişimin uzaktan erişim olduğunu belirtti.
Birsen, “Yurt içindeki dalgalanmalar nedeniyle borsanın iniş çıkışlarının özellikle endeks bazında bizi oldukça yormuştu. Gelişme ihtiyacını olsa olsa yabancı kaynaklardan, yabancı yatırımcılardan karşılamamız mümkündü. Bu açıdan da zannediyorum başarılı olduk. 10 yıl içinde İMKB gelişimini sağlayacak likidite kaynağını yabancı yatırımcıları getirerek sağlayabildi. Ümit ediyorum ki bundan sonra yerli yatırımcılarla yabancı yatırımcıların payları belli bir dengeye kavuşacaktır” dedi.
Özellikle siyasi istikrarın peşinden gelen güçlü ekonomik performansın bu fırsatı kazandırdığını vurgulayan Birsen, “O bakımdan yeni başkanın büyük bir şansı var, bu altyapıyı kullanıyor. Gerçekten de fevkalade iyi gidiyoruz. O bakımdan da yeni başkanımızı tebrik ediyorum” diye konuştu.
İMKB'nin dünya borsası olma noktasında çok fazla eksiği olmadığını, başlangıcından itibaren hep doğru yolda gittiğini ifade eden Birsen, şunları kaydetti:
“Özellikle benim dönemimde mevcut doğru yapının uluslararası camiada hem uluslararası yatırımcılar açısından kabulü hem de onun dışındaki camianın İMKB'yi doğru anlamasını bir şekilde sağlamaya çalıştık. Hem gelişmiş hem gelişmekte olanlar nezdinde İMKB'nin çok büyük bir kabulü ve yüksek bir profilinin olduğunu kabul etmek lazım. Hatta başkanlığım sırasında en fazla üzüldüğüm noktalardan biriydi, yurt dışına gittiğimde bu kadar iyi bir profili temsil ederken, yurt içinde aynı derecede bir kabulü görememek benim önemli üzüntü kaynaklarımdan biri olmuştu. Zannediyorum bu noktadan hızla uzaklaşıyoruz. Çünkü gerek enflasyon gerek faizler artık eskisine nazaran borsayı daha az rahatsız edici noktalara doğru gidiyor. Önümüzdeki dönemde bunu bu şekilde olumlu trendini devam ettireceğini düşünüyorum. O bakımdan da gelişmemizin hızı eksisine nazaran daha güçlü olacak.”