Devlet Bakanı Kemal Derviş ile Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin imzalarını taşıyan 22 maddelik mektupta, son aylarda enflasyon oranlarının çok olumlu düzeylerde gerçekleştiği, ön koşul ve yapısal kriterlerin yerine getirildiği ve yapısal alanlarda da ilerleme kaydedildiği belirtildi.
Mektupta şöyle denildi:
''Ekonomik program uygulamaları kararlı bir şekilde devam etmektedir. Konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlasına ilişkin Mart ayı sonu performans kriteri ile para tabanı ve net uluslararası rezervlere ilişkin Nisan ayı sonu performans kriterleri tutturulmuştur. Ön koşullar ve yapısal kriterlerin yerine getirilmesi de dahil olmak üzere, yapısal alanlarda da ilerleme kaydedilmeye devam edilmiştir.
Program olumlu sonuçlar vermeye devam ederek, 2002 yılına ilişkin hem yüzde 3'lük büyüme, hem de yüzde 35'lik enflasyon hedeflerine ulaşılacağına dair güvenimizi artırmaktadır. Sıkı maliye ve para politikaları, yapısal reform uygulamaları ve programın artan kredibilitesinin de yardımıyla, son aylarda enflasyon oranları çok olumlu düzeylerde gerçekleşmiş olup, bu durum enflasyon beklentilerinde süregelen bir düşüşe yol açmıştır. Sonuç olarak, şu anda yüzde 35'lik yıl sonu hedefinin gerçekleştirilmesi için tümüyle planlanan doğrultuda ilerlenmektedir.
11 Eylül olaylarının Türkiye'de ve tüm dünyada beklentiler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle, reel GSMH, 2001 yılının son çeyreğinde beklenenin altında gerçekleşmiştir. Ancak son aylarda göstergeler ekonomik toparlanmanın başladığına giderek artan bir düzeyde işaret etmektedir. Kapasite kullanımı, sanayi ve tarım üretimigöstergeleri ve ihracat ve turizmin 2002 yılının ilk dört ayında sergilediği performans, yüzde 3'lük reel GSMH büyümesi hedefinin ulaşılabilir olduğunu göstermektedir.''
SİYASİ BELİRSİZLİK VE ETKİLERİ Son belirsizliklere rağmen, programın belirlenen istikamette uygulanmasına ilişkin kararlılığın sürdüğü ifade edilen Niyet Mektubu'nda ayrıca şöyle denildi:
''Finansal göstergeler Mayıs ayının başına kadarki altı aylık dönemde önemli oranda ve program hedeflerinin de ötesinde bir iyileşme kaydetmiş, ancak Mayıs ayı başından itibaren piyasanın siyasi belirsizlik algılamasının bir yansıması olarak bir miktar bozulmuştur.Bu gelişmelerin üç yıllık programımızda bir sapmaya neden olmayacağına dair inancımız tamdır.
Programın başlangıçtaki öngörülerine kıyasla faiz oranları hala belirgin bir şekilde daha düşük ve TL daha güçlüdür.
Güçlü ödemeler dengesi pozisyonu ve olumlu finansal piyasa koşulları Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini ve Hazine'nin kamu mevduatını program öngörülerinin oldukça üzerinde bir düzeye yükseltmelerini sağlamış olup, dalgalı döviz kuru ile bankacılık, tarım ve diğer yapısal alanlardaki çabalar, Türk ekonomisini geçmişe göre daha güçlü kılmıştır. Ekonomi politikasına yönelik geniş kamu ve sivil toplum desteği, siyasi cephede bazı belirsizlikler olması halinde dahi, programın güçlü bir şekilde uygulanmaya devam edilmesini sağlayacaktır.
Türkiye'nin gerçek büyüme potansiyelini yakalamanın ve ekonominin dayanıklılığını daha da artırmanın en iyi yolu olduğuna inandığımız mevcut ekonomik programa bütünüyle bağlı kalınmaya devam edilecektir. Aynı zamanda, programın yolundan sapmaması için, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile de istişare edilerek, gerek duyulması halinde ilave tedbirler alınacaktır.''
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanan Türkiye'nin İkinci gözden geçirmeye ilişkin 19 Haziran 2002 tarihli Niyet Mektubu'nda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu BDDK'nın, yurtiçi ve dışında,bir dizi bilgilendirme semineri düzenleyeceği bildirildi.
Mektupta, seminerlerde, basın organları ve piyasa katılımcılarına,denetimler ve bankaların sermaye ihtiyacını belirlerken nelerin göz önünde bulundurulduğunun anlatılacağı kaydedildi.
MALİ SEKTÖR REFORMU Mektupta, Mali Sektör reformu konusunda şöyle denildi:
''Özel bankaların, ihtiyaç olması halinde kamu desteği verilmesi suretiyle, sermayelerinin güçlendirilmesi programı ilerlemektedir.
Banka sermayelerinin güçlendirilmesi programının uygulanmasına ilişkin orijinal takvim, uygulamada bazı gecikmeler olabileceği düşüncesiyle bilinçli olarak sıkı tutulmuştu. Bankaların birinci ve ikinci denetiminin tamamlanmasında yaşanan kısa bir gecikme sonrası, BDDK 24 bankaya (toplam 26 banka arasından) eklemeleri gereken sermayemiktarını 12 Haziran 2002 tarihinde bildirmiştir. Bu bankaların sermaye açığı 1,326 trilyon TL olarak tahmin edilmiş olup, bu tutarın 1,102 trilyon TL'lik kısmı halihazırda bankalarca karşılanmıştır. Kalan (sahibi aynı kişi olan) iki bankaya ilişkin olarak, 19 Haziran 2002 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, mali sıhhatini ciddi boyutta yitiren orta büyüklükteki bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine karar vermiş, daha büyük olan diğer bankada ise bankanın sahibi banka hissedarı olmanın gerektirdiğinitelikleri yasal olarak kaybetmiş bulunduğundan, ortaklık hakları askıya alınmıştır. BDDK 19 Haziran 2002 tarihinde sermaye ihtiyacı bulunmayan söz konusu bankaya da bir mektup göndermiştir. Atılan tüm bu adımlarla ikinci gözden geçirmenin tamamlanması için bir önkoşul yerine getirilmiştir.
BDDK, Haziran ayının sonuna doğru bankaları, basın organlarını ve piyasa katılımcılarını denetimlerin nasıl yürütüldüğü ve BDDK'nın bankaların sermaye ihtiyacını belirlerken neleri göz önünde bulundurduğuna ilişkin olarak bilgilendirmek üzere bir seminer düzenleyecektir. Benzer seminerler, Temmuz ayında yurtdışında düzenlenecektir.
Şimdi bankaların, genel kurullarını en geç Temmuz ayı başına kadartoplantıya çağırmak suretiyle, sermaye artırma sürecini başlatmaları beklenmektedir. Daha önceden öngörülen ihtiyati tutarın içinde kalmasıbeklenen olası kamu sermaye katkıları bundan hemen sonra gerçekleşecektir. BDDK, banka sermayelerinin güçlendirilmesi programının 2002 yılı Ağustos ayı sonuna kadar tamamlanmasını beklemekte olup, bu tarihe kadar söz konusu programın sonuçları bankaların bilançolarına bütünüyle yansıtılmış olacaktır.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), faaliyetlerinde şeffaflığın temin edilmesi ve devralınan bankalardan TMSF bünyesinde kalanların çözüme kavuşturulması hususlarında ilerleme kaydetmektedir. TMSF hesaplarının 2001 sonu itibariyle yapılan dış denetimi, 3 Mayıs 2002 tarihinde tamamlanarak, bir yapısal kriter yerine getirilmiş olup, TMSF, 2002 yılı Mart ayı sonundan itibaren aylık bilançolar hazırlamaktadır.
TMSF, denetim sonuçlarını, aylık mali tablolarıyla birlikte, internet sitesinde yayımlamıştır. Devralınan dört bankaya ilişkin olarak, biri (Toprakbank) için son teklif verme süresi olarak belirlenen 9 Nisan 2002 tarihine kadar kabul edilebilir bir teklif alınamamış olup, 3 Temmuz 2002 tarihine kadar yeni teklif verilmesi istenmiştir. Yargı sürecindeki iki bankaya ilişkin olarak ise Tarişbank hakkında yargı kararı verilmiş ve akabinde banka 30 Mayıs 2002'de satışa çıkarılmış olup, diğer bankaya (Türk Ticaret Bankası) ilişkin yargı kararı halen beklenmektedir.
Dördüncü banka (Bayındırbank) faaliyetlerini, tasfiye edilmekte olan devralınmış bankaların varlıklarının çözümüne ilişkin bir strateji oluşturulana kadar, bir geçiş bankası olarak sürdürecektir.
TMSF aynı zamanda, bir varlık yönetim şirketinin oluşturulması yolu da dahil olmak üzere, devralınmış bankaların varlıklarının çözümüne ilişkin bir strateji üzerinde çalışmaktadır. TMSF, bir varlıkyönetim şirketinin oluşturulmasına ilişkin seçenekleri incelemekte olup, mevcut yasal düzenlemenin TMSF'nin bir varlık yönetim şirketindeki
hisse payını yüzde 20 ile sınırlaması sebebiyle, potansiyel katılımcıların ve yatırımcıların dahil edilmesi amacıyla görüşmeler sürmektedir.
Aynı zamanda, Tahsilat Birimi'nin elindeki yeniden gruplandırılarak satılmaya veya yeniden yapılandırılmaya müsait varlıkların belirlenmesi amacıyla çalışmalar sürmektedir. BDDK, bir varlık yönetim şirketinin muhtemel işleyiş biçimlerine ilişkin ilgili bankalara ve piyasa katılımcılarına Haziran ayında verilecek bir seminere evsahipliği yapacak olup, bir varlık yönetim şirketinin oluşturulmasına ilişkin nihai karar Ağustos ayında verilecektir.''
MALİYE POLİTİKASI Maliye politikasıyla ilgili kısımda ise 2002 yılında GSMH'nin yüzde 6.5'i oranında kamu sektörü faiz dışı fazlası hedefine ulaşılması yönünde öngörüldüğü şekilde ilerlendiği belirtildi.
Mektuba şöyle devam edildi:
''Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) dengesindeki, kısmen, ertelenmiş fiyat artışlarından kaynaklanan düşük performansın, konsolide bütçe gelirlerinin öngörülenin üzerinde gerçekleşmesi ile telafi edilmesi sonucu, konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlasına ilişkin 2002 yılı Mart sonu performans kriterine ulaşılmıştır. Mali hedeflere ulaşılmaya devam edilmesini teminen, bu fiyatlar program planları ile uyumlu seviyelere tekrar çekilecektir. Bu planlar, çoğu KİT için yıl içinde, yıllık TEFE enflasyonu ile uyumlu bir şekilde fiyat artırımını öngörmekle beraber, enerji sektöründe dünya fiyatlarının enerji fiyatlarına yansıtılması uygulamasına devam edilecektir.
Aynı zamanda, KİT'ler, programda öngörülen tüm maliyet azaltıcı veetkinlik artırıcı tedbirlerin tümüyle uygulanmasını teminen, üçer aylık dönemler itibariyle denetlenmeye devam edilecektir. Önümüzdeki dönemde, KİT'lerin yönetim yapısını geliştirmek için gerekli yasal çerçeve değişiklikleri yapılacaktır.
KİT Yönetim Kurulları'nın yetkisini artıracak, merkezi hükümet ilemali ilişkilerini açığa kavuşturacak ve finansal hesaplarına ilişkin detayların yayımlanmasını temin edecek bu değişikliklerin 2003 yılındayürürlüğe girmesi beklenmektedir.
2003 yılı için GSMH'nin yüzde 6.5'i oranında kamu sektörü faiz dışı fazlası hedefini koruma kararlılığımız devam etmektedir.
Kamu sektörü ücret politikasının işçi ücretleriyle memur maaşları arasındaki farkı daraltmaya yönelik olarak uygulanmasına devam edilecektir.''
PARA VE DÖVİZ KURU POLİTİKALARIMektupta, para politikasının başlıca odak noktasını enflasyon hedefinin tutturulmasının oluşturduğu belirtilirken, yüzde 35 oranındaki yıl sonu enflasyon hedefinin rahatlıkla ulaşılabilir durumageldiği vurgulandı.
Enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesine yönelik ilerleme kaydedilmeye devam edildiğine işaret edilen mektupta şöyle denildi:
''Bu amaca yönelik olarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), IMF ile birlikte ve enflasyon hedeflemesi uygulayan diğer merkez bankalarının da işbirliği ile, ekonomik veri tabanları ve raporlama sistemlerinin, mevcut bilgiyi geniş bir kapsamda içeren kısadönemli tahmin sisteminin, üç aylık bir çekirdek makroekonomik modelin, orta dönemli tahminleri biraraya getiren bir yöntemin ve sonuçların Para Politikası Kurulu'na sunumuna ilişkin usullerin geliştirilmesine yönelik yoğun çalışmalar sürdürmektedir.
TCMB, ödemeler dengesinin ve ters para ikamesinin gücüne bağlı olarak günlük döviz alım ihalesi mekanizması vasıtasıyla döviz rezervlerini artırmaya devam edecektir.''
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanan Türkiye'nin İkinci gözden geçirmeye ilişkin Niyet Mektubu'nda, toplam özelleştirme Gelirlerinin,2002 yılında 700 milyon
ABD Doları'na ulaşmasının beklendiği bildirildi.
Mektupta, özelleştirme faaliyetleriyle ilgili olarak şöyle denildi:
''Piyasa koşullarındaki iyileşmeye dayanılarak, belli başlı şirketlerin satış süreci hızlandırılacaktır. Hisse senedi piyasasının yeterince derin olmaması, TÜPRAŞ'ın üçüncü halka arzının planlandığı gibi, 2002 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleştirilmesine imkan vermemiştir. Ancak kamu hisselerinin yüzde 50'nin altına düşürülmesi için alternatif stratejiler araştırılmakta olup, belirlenen strateji 2002 yılı Temmuz ayı ortasına kadar kamuya duyurulacaktır.
Özelleştirme İdaresi'nin 2001 yılının Aralık ayında duyurduğu planda da belirlendiği şekilde, İdare'nin portföyünde yılın kalan kısmında ihaleye çıkarılmaya hazır bulunan şirketler yer almaktadır.
Bu şirketler ve Özelleştirme İdaresi portföyünün dışındaki varlıkların da satışı ile toplam özelleştirme gelirlerinin, 2002 yılında 700 milyon ABD Doları'na ulaşması beklenmektedir.
Bu hedefin gerçekleştirilebilmesini teminen özelleştirmeden sağlanacak kümülatif nakit gelirlere ilişkin olarak gösterge niteliğinde yeni hedefler belirlemiş bulunmaktayız. Ayrıca, 2002 yılı Temmuz ayı ortasına kadar ERDEMİR'deki kamu hisse payı yüzde 50'nin altına indirilecektir. Özelleştirme İdaresi, aynı zamanda, portföyündeki şirketlerin birleştirilmesi suretiyle de tasarruf sağlamaktadır. Halihazırda kararlaştırılmış bulunan şirket birleşmeleri ile işletme masraflarından yıllık yaklaşık 100 milyon ABD Doları tutarında tasarruf edilmesi öngörülmektedir.
Türk Telekom'un özelleştirme planının Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması gecikmiştir, ancak söz konusu Bakanlar Kurulu onayı 2002 yılının Kasım ayı sonuna kadar çıkarılacaktır. Bunu desteklemek üzere,Türk Telekom İhale Komitesi, özelleştirme planının kabulüne varan süreçteki edimleri takvime bağlayan bir yol haritasını 31 Mayıs 2002 tarihinde onaylamıştır.
Bu yol haritası, şirket hisse değerlerinin yeniden tespit edilmesini, şirket hisselerinin yeniden değerlemesini yapmak ve özelleştirme planını hazırlamak üzere uluslararası danışmanların Ağustos ayı sonuna kadar istihdam edilmesini ve Telekomünikasyon Kanunu'nun holding şirket ve iştiraklerindeki hisselerin satışına imkan verecek şekilde 2002 yılı Ekim ayı sonuna kadar değiştirilmesini öngörmektedir. Holding şirket ve iştiraklerinin, birlikte ya da ayrı olarak özelleştirilmelerine imkan verecek şekilde, 2002 yılı sonuna kadar yapılandırılmaları beklenmektedir.''
Mektupta, BDDK'nın yeni muhasebe standartlarının bankaların 2002 yılı sonu bilançolarına bütünüyle yansıtılmasını teminen, konuya ilişkin nihai düzenlemeyi Haziran ayında internet sayfasında yayımlamayı planladığı da vurgulandı.
KAMU BANKALARIKamu bankaları reformunun hızla ilerlediğinin belirtildiği mektupta, Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın operasyonel yeniden yapılandırılması öngörüldüğü gibi ilerlemekte olduğu ifade edildi.
Mektupta, bankacılık sisteminin güçlendirilmesini tamamlamak ve reel sektörü desteklemek üzere, şirket borçlarının yeniden yapılandırılmasını teşvik etmek amacıyla ''İstanbul Yaklaşımı'' başlatıldığı hatırlatıldı.
Dünya Bankası'nın, İstanbul Yaklaşımı kapsamında borçları yeniden yapılandırılan şirketlere uzun vadeli ek finansman sağlamak amacıyla bankalara tahsis edilecek bir
kredi hattını yıl sonuna kadar hayata geçirilmesinin ümit edildiği kaydedildi.
Mektupta ayrıca Adalet Bakanlığı'nın, 31 Eylül 2002 tarihine kadarİcra ve İflas Kanunu'na ilişkin kapsamlı bir reform paketi hazırlayacağı belirtildi.
Kamudaki istihdamın daha verimli hale getirilmesi çerçevesinde ise şöyle denildi:
''Ocak ayı sonundan Nisan ayı sonuna kadar atıl kadrolardan 12,443'ü (2002 yılı Ocak ayı sonu itibariyle kendilerine bildirim yapılan kişiler dahil) büyük ölçüde gönüllü emeklilik yoluyla ayrılmıştır. Kamu istihdamının etkinleştirilmesi amacıyla memur ve sözleşmelilerin zorunlu emekliliğine ilişkin mevzuatta değişiklik yapılması da düşünülmektedir.''