IMF'den üç ana mesaj

Güncelleme Tarihi:

IMFden üç ana mesaj
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2009 10:03

IMF, İstanbul toplantıları öncesinde ana raporlarından Küresel Finansal İstikrar Raporu'nu açıkladı.

IMF ülkelere, “Ekonomi politikasını hazırlayanlar piyasa disiplinini onarma, sistemik kurumların ortaya koyduğu risklere yönelme arayışında olmalıdır” tavsiyesinde bulundu.

IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu'nun “Chapter I” bölümü açıklandı. “Gelecekteki Finansal Zorlukların Rotasını Çizmek” başlıklı bölümle ilgili basın özetinde, raporda dünya ekonomisiyle ilgili verilen üç ana mesaj şöyle sıralandı:

“-Küresel finansal istikrar iyileşmiş durumda, fakat yüksek risk varlığını sürdürüyor.

-Tahmini küresel kayıp 3.4 trilyon dolara doğru geriledi. Ancak bankaların verdikleri kredilerde daha ileri bir kötüleşme yaşanması bekleniyor, bankaların yazdıkları zararın henüz yarısı tanımlandı.

-Ekonomi politikasını oluşturanlar kısa vadede önemli zorluklarla karşı karşıya. Zorluklar ekonomik canlanmayı destekleyecek yeterli kredi büyümesinin sağlanması, uygun çıkış stratejilerinin düzenlenmesi ve ağır kamu borçlanmasından kaynaklanan yükselen risklerin yönetilmesini içeriyor.”

Rapora göre küresel finansal istikrar, benzeri görülmemiş ekonomi politikası önlemleri ve ekonomik canlanmanın işaretlerini izleyen dönemde iyileşme gösterdi. Hala genel risklerin yüksek kaldığı ve gidişin tersine çevrilmesi risklerinin önemli bulunduğu belirtilen raporda, “Küresel kayıpların, krizden dolayı 2007-2010 için şimdi, büyük ölçüde yükselen menkul kıymet değerlerine bağlı olarak, kabaca 3.4 trilyon dolar (son Küresel Finansal İstikrar Raporuna göre yaklaşık 600 milyar dolar daha düşük) olduğunu tahmin ediyoruz” denildi.

MALİ KURUMLARIN KARŞILAŞMASI TAHMİN EDİLEN ÜÇ ANA ZORLUK

Raporda finansal kurumların üç ana zorlukla karşılaşmayı sürdürecekleri belirtilirken, bunlar "Sermayenin yeniden inşası, kazançların güçlendirilmesi ve hükümet destekli fonlama desteğinin kesilmesi” şeklinde sayıldı. “Chapter 1” şöyle özetlendi:

“Menkul kıymet zararları azalmaya başlamış durumda, önümüzdeki birkaç yılda daha büyük kredi kayıpları görülebilir. Kredi aktiflerinden ve menkul kıymetlerden kaynaklanan banka zararları 2007 yılı ortası ile 2009 yılı ortası arasında yaklaşık 1.3 trilyon dolar olarak realize edilmişti. 2010 sonuna doğru 1.5 trilyon dolar olması bekleniyor. Son Rapor’dan bu yana sermaye pozisyonları ve bankalar için görünüm önemli ölçüde iyileşmiş olsa da, kazançların gelecek zararları tamamıyla telafi etmesi beklenmiyor. Bankalar varlıklarını sürdürmek için yeterli sermayeye sahipler, fakat üzerlerinde kaldıraç baskısı sürüyor. Denge durumundaki kazançlarla kriz sonrası ortamlarda düşük pozisyonda kalmak mümkün, güçlü ekonomik etkinlik ise banka sermayelerinin güçlenmesini gerektirir.”

Rapora göre, zayıf ekonomik etkinlik ve hanehalklarının borçlarını hafifletmeye yönelmeleri özel sektör kredi talebini kısar ve bankacılık ile bankacılık dışı sektörlerin finansman kapasitesi sınırlı kalırken büyük ekonomilerde özel sektör kredi büyümesindeki daralma devam etti. Toplam borçlanma gereksinimlerinin, kamu sektörü açıklarındaki gelişmeye bağlı olarak “yavaşlamadığı” belirtilen raporda, muhtemel sonucun kısıtlanmış kredi edinimi olduğu, bu sıkışmayı hafifletmek için merkez bankalarının sürekli desteğinin gerekebileceği kaydedildi.

YÜKSELEN PİYASALARIN DURUMU

Yükselen piyasalardaki “kuyruk risklerin” güçlü ekonomi politika önlemleri sayesinde azalmış bulunduğu belirtilen raporda şöyle denildi:

“-Asya ve Latin Amerika ülkeleri çekirdek piyasalardaki istikrarın ve portföy akışındaki iyileşmenin yararını gördü. Bununla birlikte şirketler sektöründe refinansman ve temerrüde düşme riskleri görece yüksek bulunuyor. Şirketlerin gelecek iki yılda 400 milyar dolarlık döviz borcunun refinansmanı yükü altında kalması bu duruma eşlik ediyor. Sorun en akut halde, şirket kazançlarının resesyon ve birkaç büyük temerrüdün sonucu olarak keskin bir şekilde düştüğü yükselen Avrupa ekonomilerinde bulunuyor.

-Hükümetler orta vadeli mali sürdürülebilirlik ve çıpa beklentileri üzerinde güvenilir taahhütlerde bulunmadıkça, riskin özel sektörden kamu bilançolarına transferi, uzun vadeli faiz oranlarının yükselme baskısıyla karşılaşması endişelerini artırıyor.

-Sistemik riskler azalmışken, ekonomi politika değişiklikleri önemli bulunuyor. Ekonomi politikalarını yapanların, yeni başlayan ekonomik canlanmayı desteklemek için yeterli kredi büyümesini sağlamaya, uygun çıkış stratejilerini planlamaya, bilanço baskılarıyla bağlantılı riskleri yönetmeye ve düzenleyici organlarla piyasa güçleri arasında, gelecekteki sistemik riskleri azaltmaya yönelik olarak dengeyi korumaya gereksinimleri var. Orta vadeye doğru, ekonomi politikasını hazırlayanlar piyasa disiplinini onarma, sistemik kurumların ortaya koyduğu risklere yönelme, makro anlamda sağgörülü politika yaklaşımı oluşturma ve sınır ötesi finansal kurumlar üzerinde güçlendirilmiş bir gözetim arayışında olmalıdır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!