IMF’yle ilişki kesmeyiz kur stabil olsun isteriz

Güncelleme Tarihi:

IMF’yle ilişki kesmeyiz kur stabil olsun isteriz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2004 01:39

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Döviz kurunun yükselmesini ihracatçılar istiyor. Ben çıksın-çıkmasın noktasında değilim. Belki son yükseliş ihracatçıları biraz rahatlatır. Ancak, turizm mevsimi geliyor. Döviz girişi olacak. İsterim ki bir noktada stabilite sağlansın’ dedi. Erdoğan, IMF’yle tümüyle ilişki kesmenin söz konusu olmadığını söyledi.

TÜRK Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın açılışı için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) davetiyle gittiğimiz Köln’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la hem son günlerde tırmanan döviz kurlarını, hem de Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) 2004 sonrası için neler düşündüklerini konuştuk...

Erdoğan, IMF’ye Türkiye’nin 20 milyar dolar borçlu olduğunu hatırlatıp, tümüyle ilişki kesilmesinin gündemlerinde bulunmadığını vurguladı. Erdoğan, döviz kurlarında da gönlünün ‘stabilite’nin sağlanmasından yana olduğunu söyledi.

Başbabakan Erdoğan, görüşmemizde şu mesajları verdi:

STABİL KUR

RAHATLATIR: Kürşad Bey
(Tüzmen) şöyle biraz çıksın istiyor ama, ben tabii çıkıp çıkmaması noktasında değilim. Fakat Merkez Bankası şu ana kadar gerekli müdahaleleri yaptı. Bu müdahale ile de buralara kadar da geldi. Belki başka etkenler de vardır; onu bilemem. Şimdi zaten turizm mevsimine giriyoruz, turizm mevsimi ile birlikte döviz girişi başlayacak. Sanıyorum şu an geldiği rakam olayı biraz yumuşatmıştır. Biraz daha belki oynarsa çok daha da rahatlatabilir. Özellikle ihracatçı arkadaşlarımızın bu noktada ciddi bir sıkıntısı var. Bu rakam şöyle stabil hale gelirse daha da rahat olacaktır.

IMF’YLE İLİŞKİ KESİLMEZ:

Bir gazetede okudum. Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Ali Babacan’la ilgili; IMF ile ilişkileri keseceğiz falan gibi bir şey var. Bir defa IMF ile ilişkileri kesmek gibi bir şey söz konusu değil. Ali Bey zaten öyle bir şey söylemez, orada bir yanlış anlaşılma var. IMF ile ilişkilerimizin şekli değişir. Onlarca ülkeyle IMF’nin ilişkisi var. Yüz küsur da ilişki şekli var. Biz şimdi bu şekilleri gözden geçireceğiz. Yani kredi ağırlıklı mı çalışacağız, sosyal içerikli, siyasal içerikli ya da bunların tümü bir arada mı çalışacağız?Yoksa bunlardan birini ikisini seçip bunlara göre mi çalışacağız. İşte bu önümüzdeki dönemde yapılacak görüşmelerde bunlar enine boyuna ele alınacak. Biliyorsunuz burada stand-by’a gidilecek mi gidilmeyecek mi, stand-by’a gidilerek mi adım atılacak? Çünkü burada bizim için iki tür önemli stand-by var. Bunları görüşüp ona göre adım atacağız. Kaldı ki biz zaten IMF’nin kurucu ortağıyız zaten. 20 milyar dolar civarında bir borcumuz var bunu görmemezlikten gelemeyiz. Bütün bunların hepsini bir araya gelip bir değerlendirme yapıp haziran, temmuz gibi bir neticeye varırız diye düşünüyorum.

YENİLER AB İÇİN ENGEL Mİ:

Biz Avrupa Birliği’ne (AB) yeni katılacak olanlarla zaten zirvelerde bir araya geldiğimizde görüşüyoruz. Hepsinin bu konudaki yaklaşımı olumlu. Bakın bu son oylamada bile başta Yunanistan olmak üzere hepsiyle görüştük. Gerek sayın Karamanlis’le, gerek daha önce sayın Papandreu ile... Kıbrıs olayı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bir defa Türk-Yunan ilişkilerini olumsuz etkilememesi lazım. Daha önce girdiğimiz olumlu yolda aynı hızla devam etmeliyiz. Son Balkan ülkeleri zirvesinde de yine başa baş görüşmemiz oldu ve orada Sayın Karamanlis ‘Kıbrıs’ta netice ne olursa olsun, biz aramızdaki münasebetleri artırarak devam ettirmeliyiz. Ben sizi Yunanistan’a bekliyorum’ dedi. Ayın 7-8’inde Atina’da olacağım. Büyük ihtimalle Batı Trakya’ya da gideceğim. Bu görüşmemizde onu da yine söyledi; ‘AB süreci ile alakalı da Rum kesiminin olumsuz bir tavrı olmayacak.’ Ki Sayın Papadopulos’un olumsuz tavrı olmayacağını ben kendisinden de dinledim.

Türk işadamları Kıbrıs’ta göreve

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Türk işadamlarını KKTC’nin kalkınmasına katkıda bulunmak üzere göreve çağırdı. Erdoğan’ın bu konudaki mesajları şöyle:

YATIRIM BAŞLASIN:

Çok ciddi bir alt yapıyı Kuzey Kıbrıs’ta başaralım istiyoruz. Proje çalışmaları başladı. Bu proje çalışmalarından sonra yatırıma, uygulamaya gireceğiz. Bizim beklentimiz TOBB başta olmak üzere TÜSİAD başta olmak üzere Türk işadamının müteşebbisinin öncü olarak orada bazı yatırımlara girişmeleridir. Çünkü bu yatırımlar yapılırsa inanıyorum ki ben dünyanın başka ülkelerinden de Kuzey Kıbrıs’a yatırımlar başlayabilir. Öncelikli olarak turizm ve bunun dışında tabii çeşitli sanayii yatırımlarına girişilebilir. Finans sektöründe uluslararası anlamda Kuzey Kıbrıs farklı bir konuma getirilebilir.

TAYVAN’A SABIR LAZIM:

Aslında referandumda temennimiz olan evet-evet sonucu çıksaydı Kıbrıs’ın tümü dünyada bir serbest ticaret alanı haline dahi getirilebilirdi. Şu anda biz Kuzey Kıbrıs’ı bu haliyle nasıl değerlendirebiliriz bunu düşünmemiz lazım. Tayvan modeli de şu anda dünyanın gündeminde. Bu gündeme dayalı olarak da biraz sabırlı olmalıyız. Önce oraya doğru dünya nasıl gidecek bunu görmekte fayda var. Dünyada da acaba bu tür modellere yaklaşım nasıldır bunu da zaman içersinde göreceğiz.

Yatırım teşvikleri için yeni formül arıyoruz

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan
, kişi başına geliri 1500 doların altında olan illere dönük yatırım teşvikleriyle ilgili sorumuz üzerine şunları söyledi:

Yatırım teşvikleri ile ilgili DPT’de arkadaşlar çalışmalarını sürdürüyorlar. Burada gerçekten süratle bir adım atalım istedik. Yani oksijen çadırında bir ekonomi var. Hastamız var bunu buradan çıkarmamız lazım dedik. Ve süratle o zaman biz kişi başı milli geliri 1500 doların altındaki iller dedik. Bizim bir siyasi kararımızdı ve hedefimizdi.

Detayına şimdi giriyoruz. Bu detayda mesela öyle ilçelerimiz var ki, İstanbul’un öyle ilçesi var ki, burada yaşayan insanlarımızın milli gelirlerine baktığımız zaman orada da kişi başına milli gelir 1500 doların çok çok altında. Ankara’da, İzmir’de de bunu görmek mümkün.Yani buralar kadar bunu detaylandırmak mümkün olabilir. Şimdi bunların hepsinin çalışmasını yapacaklar. Sektörel bazda çalışmalar yapacaklar. Türkiye’de biz bir de istiyoruz ki sektörlerin envanterlerini çıkaralım. Nerelerde yoğunlaşmışız, nerelerde zayıf durumdayız.Bütün bunları çıkarıp, ona göre de yatırım önceliklerini saptayalım. Bu adımlar var bu hesaplar var, bütün bu çalışmalar şimdi sürdürülüyor.

Şimdilik bazı illerimiz de 1500 doların altındaki illerimizde çok aşırı talep ve yoğunlaşma var. Bazı illerde zayıf gidiyor. Oralarla ilgili de ben ve arkadaşlarım bizzat oraların insanı olan iş adamlarımızı toplamak suretiyle bunları motive edip oralarda yatırım yapmalarını isteyeceğiz. Ve bunu da başarabilirsek, 36 ilimizde canlanma bekliyoruz. Ondan sonra da işte DPT’nin çalışmalarını alıp önümüzdeki yıldan itibaren ona göre yeni bir değerlendirme yapıp o şekilde yola devam edeceğiz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!