Güncelleme Tarihi:
Dünya değişiyor ve uluslararası kuruluşlar da gelişmekte olan ekonomilerin yükselen hedeflerine adapte olmalı. Tabii küresel rolün beraberinde getireceği küresel sorumlulukları da var. İnanıyorum ki, Türk toplumu uluslararası ekonomiye daha büyük katkıda bulunmaya hazır” dedi. Dünya Bankası’nın ilk adımı gelişmekte olan ekonomilerin oy hakkını yüzde 4’ten yüzde 7’ye yükselterek attığını kaydeden Raiser, “Yine de ben gelecekte gelişmekte ve gelişmiş ülkeler gibi bir ayrıma gitmeden, ülkelerin uluslararası hedeflerimize olan katkısı ölçüsünde söz hakkı olması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Örnek ülke Türkiye
Türkiye’nin bölgesindeki etkin rolüne işaret eden Raiser, şunları söyledi: “Bölgede birçok ülke Türkiye’yi ilham kaynağı olarak görüyor. Bölge halkları Türkiye’de işleyen demokrasinin ve ekonomiyi görüyor. Geçen üç yıl içerisinde özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Türkiye’nin nasıl bir ilham kaynağı olduğunu gördük. Bölge ülkeleri Türkiye’den bazı dersler alabileceklerine inanıyorum. Ancak Türkiye ekonomisinin başarılı performansına rağmen bazı temel problemleri var. Türkiye’nin mücadele etmesi gereken üç ana temel mesele var. Bunlardan ilki makroekonomik bileşenlerin de bir sonucu olan cari açık problemi. İkincisi, eğitim kalitesi. Üçüncü ve bence en önemlisi kadınların ekonomide en az erkekler kadar aktif bir şekilde yer alarak ülke ekonomisine katkıda bulunması.”
Ayrışmayı başardı
Avrupa krizi ve olası Türkiye yansımaları ile ilgili olarak Raiser, şu tespitlerde bulundu: “Hiç şüphe yok ki Doğu Avrupa ve Orta Asya ve Türkiye’yi de içine alan bir bölge devam eden Avrupa’daki krizin yarattığı istikrarsızlık ve finansal sorunlardan etkilenecek. Türkiye şu ana kadar (krizden) iyi bir şekilde ayrışmayı başardı. Türkiye’de finansal mekanizmaların temeli sağlam ve kamu borcu da iyi durumda. Dünyadaki değişimleri görüyorsunuz, bu zaman durumuna razı gelerek memnun olmak için uygun değil. Türkiye’de ekonomik politikaların uygulanmasında gelişmelere karşı tetikte olmalı.”
Dünya iş yapma endeksinde Türkiye ilk 30’a girebilir
YURTİÇİ tasarrufların artırılmasının ekonomi için kritik derece de önem taşıdığını söyleyen Martin Raiser, “Hükümetin bu anlamda yaptığı düzenleme paketini gayet olumlu buldum. Teşvik paketi ile hükümetin daha fazla yabancı yatırımı Türkiye çekme hedefinin de son derece olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de yıllık ortalama doğrudan yabancı yatırımların gayri safi yurtiçi hasılanın sadece yüzde 2’sini oluşturduğunu belirten Raiser, şöyle devam etti: “Son yıllarda 15-20 milyar dolar arasında seyreden doğrudan yabancı yatırım 12 yıl önce 1 milyar dolar seviyesinin altında idi. Fakat şunu da unutmamak gerekli; Türkiye’nin hali hazırda rekabet ettiği gelişmekte olan ekonomilerin, yabancı yatırımlarının gayri safi yurtiçi hasılalarına oranı yüzde 4-5 seviyelerinde seyrediyor. Türkiye’nin daha fazla yabancı yatırım çekmek konusunda ciddi bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum.” Türkiye’nin Dünya Bankası’nın İş Yapma Endeksi’nde (Doing Business) 71’inci sırada yer aldığını hatırlatan Raiser, “Türkiye’nin önce ilk 50 arasında girip, sonra ilk 30’a yerleşmesi gerekir”dedi.
Türkiye yumuşak iniş yapıyor
MARTIN Raiser, bu yıl Türkiye’nin ekonomik büyümesinin yavaşlayarak yılsonunda yüzde 3 olmasını beklediğini belirterek, “Daha sonrasında ekonominin toparlanarak 2013’te yüzde 4-5 oranlarında bir büyüme gerçekleştirmesini bekliyoruz. Türkiye, yumuşak iniş yapıyor. Orta vadede ekonominin ortalama yıllık yüzde 5 oranında bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz” yorumunu yaptı.
Merkez’in enflasyon hedefi iddialı
MERKEZ Bankası’nın bu yıl için yüzde 5.3-7.7 aralığında bir enflasyon olarak açıkladığı enflasyon hedefinin alt eşiğini “iddialı” bulduğunu söyleyen Martin Raiser, “Yüzde 5 enflasyon hedefini iddialı buluyorum. Fakat Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor olmasını olumlu buluyoruz. Biz yıl sonunda Türkiye’nin enflasyonunun yüzde 7 olmasını bekliyoruz. Yükselen enerji fiyatları enflasyon beklentisinde etkili olacak. Türkiye’de ekonominin yavaşlaması ile birlikte iç ve dış talepte bir daha dengeli bir hale geldiğini göreceğiz. Bütün bu gelişmeler gayet olumlu. Fakat küresel ekonomi son derece belirsiz bir görünüme sahip, bu yüzden Türkiye’nin de ekonomik büyümesinde temkinli olması gerekli” değerlendirmesini yaptı.