IMF, şirketleri işaret ediyor

Güncelleme Tarihi:

IMF, şirketleri işaret ediyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2014 01:02

GEÇEN hafta açıklanan veri ve raporlara karşın bunlara verilen tepkiler, Türkiye’nin hala kendi ekonomik kırılganlıklarını fazlasıyla hafife aldığını düşündürüyor.

Haberin Devamı

Hafta içinde yayımlanan veri ve raporlar gerçekten de Türkiye’nin diğer gelişen ülkelerden farklı bir yerde olduğunu da teyit etti. Özellikle, IMF’nin geçen hafta yayımladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu’ndaki kapsamlı karşılaştırmalar bunu gösteriyor.
Dereceleme kuruluşları kamu dengelerinin Türkiye’nin güçlü tarafı olduğunu not ederken, zayıf taraf olarak da şirketlerin borçluluğu ile büyüme, kur ve faiz şoklarına kırılganlığını işaret ediyordu. Moody’s Türkiye’nin ülke kredi notunu değiştirmeden görünümünü olumsuza çevirdi. Özetle ve mealen vurgulanan şu; Türkiye’de politik çalkantı bu haliyle sürerse daralan dış finansman fotoğrafında not düşer.

Şubat ayı ödemeler dengesi verileri gösteriyor ki; Türkiye’ye gelen sermaye azaldıkça doğal olarak cari açık düşüyor. Oysa en başta siyasetçiler, ‘ne güzel, cari açık düşüyor gördünüz mü?’ diye kutlama havasında. Sermaye akışının fren yaptığı bir konjonktürde, daha az para geldiği için cari açık düşüyor. Portföy hesaplarında ve kısa vadeli sermayede çıkış sürüyor. Şubat ayında ‘sıcak para’ olarak nitelenebilecek hisse senedi, tahvil ve mevduat çıkışlarının toplamı 2 milyar dolara yakın oldu. Aralık-Şubat arası dönemde ise toplam 7 milyar dolar çıktı. Veriler gösteriyor ki; ekonomi bakanlarının ‘sermaye çıkışı değil, girişi var’ dedikleri dönemde yine çıkış olmuş.
İşte tam bu noktada, IMF’nin Bahar Toplantıları sırasında geleneksel olarak yayımlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu dikkat çekiyor. Çünkü raporda, gelişen ülkelerin 2008-2013 arası dönemde ne yaptıklarına bakılmış. ABD’deki parasal genişlemeden çıkış aşamasında, gelişen ülkelerin başının belaya gireceği, onlar için sorunlu bir dönem olacağı biliniyor.

Raporda bu süreçte en kritik olan alana odaklanılmış; yüksek borç yüklenme ve düşük borç geri ödeme kapasitesi olan borçlular ne yapacak? İşte bu durumda olanların, dış finansmanın azaldığı ve sermaye akımlarının terse döndüğü bir konjonktürde şirketler kesimini daha hassas bir hale getireceği vurgulanıyor. Böyle bir dönemde, borçlanma maliyetleri yükselirken, gelirler de düşüyor. IMF gelişen ülkelerde şirketlerin hızla borçlandığını ve şimdi borç geri ödemesinde oldukça zorlanacaklarını ima ediyor.
IMF’nin gelişen ülkelerin küçük ve büyük şirket örneklerini içine alan duyarlık analizine göre, ‘borçlanma maliyetlerinde yüzde 25 artış-gelirlerde yüzde 25 düşüş’ durumunda, zayıf şirket ve sorunlu kredilerinde belirgin bir artış ortaya çıkıyor. Şirketlerde, vergi ve faiz öncesi kazancın (EBİT) faiz ödemelerine oranı iki kattan az ise bu krediler riskli kategoride yer alıyor. IMF bu analizden hareketle, finansal şok sonrasında Arjantin, Brezilya, Hindistan ve Türkiye’de şirketlerin yarısının anlatıldığı biçimde riskli kredileri taşıyan zayıf şirketlerden oluştuğunu belirtiyor; Türkiye birinci sırada. Seçilen 15 örnek ülkede, bu tür zayıf şirketlerce yapılan ve risk altındaki borçlanmaların 740 milyar dolar olabileceği, bunun da toplam şirket borçlanmalarının yüzde 35’ine karşılık geldiğine işaret ediliyor.
Rapora bakınca, Türkiye’nin son 5 yılda ‘kendisine her ikram edileni yiyerek bir obeze dönüştüğü’ izlenimi çok da yanlış olmaz. Küresel kriz sonrası 5 yıldaki borç değişimini gösteren tabloda, Türkiye; kamu borçlarını azaltırken, hane halkı, şirketler ve bankacılık kesiminde kredi büyümesinde şampiyon olduğu dikkat çekiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!