Güncelleme Tarihi:
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları nedeni ile İstanbul’da bulunan, mevcut küresel krizi önceden bildiği için ‘kriz kahini’ olarak nitelendirilen, New York Üniversitesi Profesörü Nouriel Roubini, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın psikolojik etkilerine dikkat çekti. Türkiye’nin IMF’nin finansmanına ihtiyacı olmadığını ancak piyasalara psikolojik açıdan güven sağlayabileceğini söyledi.
İş Yatırım’ın davetlisi olarak banka ve finans sektörünün temsilcilerine verdiği konferansta dünya ekonomisinin bundan sonraki seyrine ve Türkiye ekonomisine ilişkin öngörülerini anlatan Nouriel Roubini, şu değerlendirmeleri yaptı: “Türkiye makro ve mali temeller açısından bu krizin eşiğinde sağlam bir ülkeydi. Fakat bu bulaşıcı hastalık dünyanın geri kalanından geldi ve Türkiye’de de bir kriz ortaya çıkmış oldu. Bu süreçte Türkiye IMF ile veya bir başka kurumla bir anlaşma imzalayacak olursa, bu piyasalar için çok olumlu bir tablo teşkil edecek. Yatırımcılar için de aynı şekilde. Teknik açıdan bakacak olursak Türkiye’nin belki IMF finansmanına ihtiyacı olmayabilir, çünkü kendini özel sektör vasıtasıyla finanse edebiliyor. Ama bir IMF anlaşmasının faydası hükümetin böyle bir mali politikaya kendini adadığı anlamına geldiği için bu psikolojik açıdan piyasalara güven açısından bir etki sağlayacak, piyasalarda güven açısından da faydalı olacak.”
Neler olacağı biraz da politikacılarınıza bağlı
TÜRKİYE de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi geçmiş krizlerden aldığı dersler ile bankacılık ve finans sektörünün sağlam olduğunu hatırlatan Nouriel Roubini, Türkiye’de önümüzdeki yıl neler olacağının ‘biraz da Türk politikacılara bağlı’ olduğunu söyledi. Euro bölgesindeki gelişmelerin Türkiye için ‘iyi’ ya da ‘kötü’ haber olarak etkileri olacağını anlatan Roubini, Türkiye’ye şu önerilerde bulundu: “Türkiye kendi makro reformlarına devam etmeli. Bu süreçte bütçe açığı şarttı. Fakat şimdi bu aşırı hale geldi. Orta vadede bir mali konsolidasyonun sağlanması büyük önem taşıyor. Zaten orta vadeli bir planı programı var hükümetin ama acaba bu orta vadede mali sürdürebilirliği sağlayabilecek bir plan mıdır, buna dikkat edilmeli.”
‘KÂHİN’İN YENİ KEHANETLERİ
Arkadan bıçakladılar
? Eskiden ABD hapşurduğunda dünyanın bazı yerlerinde grip olanlar vardı. Mevcut küresel krizde ise ABD zattürre oldu ve bütün dünyaya bulaştırdı. Finans sektörünü arkadan bıçakladılar.
U dönüşü yaşanacak
? Dünya genelinde tünelin ucundaki ışık göründü, fakat toparlanma yavaş olacak. Bundan sonraki süreçte dünya ekonomisi için ‘U’ senaryosu geçerli olacak. Özel sektörün kârlılığı beklendiği kadar artmayacak. Dolayısıya arz talepten fazla olduğu için büyüme yavaş seyredecek.
Bu iyimserlik aşırı
? Dünya 6 ay öncesinden daha iyi durumda. Ancak bugünkü iyimserlik de aşırı. Önümüzdeki dönemin en önemli konusu, hükümetlerin gerçekleştirdiği teşvik uygulamalardan ne zaman çıkacakları sorusu. Çıkış çok hızlı olursa tekrar bir daralmaya neden olunabilir, ancak fazla uzun kalınması da tehlikeli.
Armageddon’dan kurtuluş
? Hükümetlerin bundan sonrasında teşviklerden çıkış stratejileri üzerinde durmaları gerekli. Finansal sisteme sağlanan destekler ve alınan diğer tedbirlerle risk düştüğü için Armageddon’dan kurtulduk. Serbest düşüşten kurtulduk, ekonomiler dibe vuruyordu. Dip göründü marttan beri varlık piyasaları yukarı bir seyir takip ediyor.
Çift dip yapma riski var
? Fakat geleceğin talebi bugüne kaydırılıyor, bütün bu faktörler geçici. Rakamlar belki üçüncü çeyrekte beklediğimizden daha iyi olabilir. Ama zaman içinde dördüncü çeyrekte beklenenden daha kötü bir tablo ortaya çıkabilir. Piyasalarda düzelmenin daha yavaş olduğunu fark edecek olurlarsa o zaman işte çift dip yapma riskimiz olur.
Engebeli bir yol bekliyor
? Umarım toparlanma daha hızlı olur. Ama bana göre, düzelme biraz daha yavaş olacak. Engebeli bir yol bizi bekliyor. Aşağı doğru riskler de var.
‘Çindistan’ yetmez
? ‘Çindistan’ın şu anda global büyümenin lokomotifi olması mümkün değil. Çin’in gayri sahi yurtiçi hasılası 3 trilyon dolar, ABD’ninki 15 trilyon. Amerika Avrupa ve Japonya’nın toplamı 40 trilyon dolar.