Babacan, Avrupa Birliği Ekonomi ve Maliye Bakanları (ECOFIN) ile Birliğe aday ülkeler arasında yapılacak diyalog toplantısına katılmak üzere geldiği Brüksel'de, güncel ekonomik gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
IMF heyetinin İstanbul'daki temaslarının ardından kendisini ziyaret ettiğini hatırlatan Babacan, Mali Kuralla ilgili IMF heyetinin görüşünün sorulması üzerine, heyetin daha önce olduğu gibi Mali Kuralla ilgili olumlu düşündüğünü kaydetti.
Başbakanlıktaki makamında yaptıkları görüşmede IMF heyetinin İstanbuldaki görüşmelerini ele aldıklarını ve bankacılık sektörünü değerlendirdiklerini bildiren Babacan, önümüzdeki 10 günlük dönemde de yapılacak ayrıntılı çalışma planını görüştüklerini ifade etti.
Fon Heyeti ile genel makro ekonomik gelişmeleri değerlendirdiklerinin altını çizen Babacan, toplantıda global ekonomi ve özellikle de Avrupa ekonomisindeki son gelişmelerin Türkiye üzerine muhtemel etkilerini görüştüklerini anlattı.
Görüşmede ekonomik büyüme, enflasyon, istihdam ile bütçedeki gelişmeler ve mali sektör,
Merkez Bankası para politikalarını da değerlendirdiklerini kaydeden Babacan, “IMF heyetinin en geç ay sonuna kadar çalışmalarını tamamlamasını bekliyoruz” dedi.
BÜTÇE HEDEFLERİNDE SORUN YOK2010 yılı bütçesinin her türlü gelişme dikkate alınarak ihtiyatlı bir şekilde hazırlandığını vurgulayan Babacan, gelirlerde bazı aylarda kaymalar olabileceğini ancak, genel trendde bir sorunun gözükmediğini bildirdi.
Babacan, “bütçe hedefleri ile ilgili yıl sonu için bir sorun gözükmüyor yani bütçe hedeflerini tuttururuz” diye konuştu.
Bütçenin Avrupa Birliğindeki ekonomik gelişmeleri dikkate alan bir çerçevede hazırlandığını anlatan Babacan, “bizde 3,5'luk büyüme hedefine bağlı bir bütçemiz var. Yani ihtiyatlı bir bütçe” dedi.
Şu aşamada gelirlerde bir fazlanını olduğuna dikkati çeken Babacan, ancak bunun kalıcı olup olmadığını görmek için gelirlerin 3-4 ay daha dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yakın ekonomik ilişki içinde olduğunun altını çizen Babacan, “bizim bu yılki büyüme oranı belirli ölçüde AB'nin büyüme hızına da bağlı olacak. AB'deki gelişmeler vergi gelirlerinde düşmeye sebep olabilir, Yani AB'deki olumsuz gelişmeler kaygı verici” dedi.
Hazine'nin iç borç çevirme oranlarına da değinen Babacan, bütçe gelirlerinde ne kadar iyi bir performans gösterilirse, özelleştirmelerden iyi bir sonuç elde edilirse, bütün bunların Hazinenin iç borç çevirme oranını da düşüreceğini vurguladı.
Orta Vadeli Programa ilişkin güncelleştirme çalışmalarının devam ettiğini belirten Babacan, “Orta Vadeli Program da ihtiyatlı makro hedefler içerecek” dedi.
ENFLASYON VE CARİ AÇIK, CANLANMANIN İŞARETİBakan Babacan, enflasyon ile cari açığın Türkiye'de işlerin iyi gittiğini gösteren iki gösterge olduğunu söyledi.
Birçok ülkeden deflasyon sinyallerinin geldiğini hatırlatan Babacan, Türkiye'de ise ekonomik bir canlılığın, toparlanmanın olduğunu belirtti ve “enflasyon ve cari açık, Türkiye'de işlerin iyi gittiğini, hızlı toparlanmanın olduğunu gösteren iki gösterge” dedi. Babacan, ancak yine de bu göstergeleri yakından takip etmeye devam ettiklerini de vurguladı.
Bakan Babacan, ekonomideki başarının temelini güvenin oluşturduğunu ve bunun da göstergesi olan reel kesim ile tüketici güven endekslerinin artık kriz öncesi döneme döndüğünü bildirdi.
PORTFÖY CİNSİNDEN YATIRIM GİRİŞİ DAHA HIZLIAli Babacan, Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye girişinin bu yıl program çerçevesinde gerçekleştiğini ancak program üzerinde bir doğrudan yabancı sermaye girişi olmadığını ifade etti.
Bunun başlıca nedenini de Avrupa Birliğindeki ekonomik gelişmelere bağlayan Babacan, Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermayenin ortalama yüzde
80'nin Avrupa Birliğinden geldiğini kaydetti. Portföy girişlerinin ise çok daha bir durumda olduğuna dikkati çeken Babacan, 'portföy cinsinden yatırımlar bugün itibariyle doğrudan yabancı sermaye girişine göre daha iyi seyrediyor” dedi.
BANKACILIKTA OLİGOPOLE KARŞI ÖNLEMLER
Başbakan Yardımcısı Babacan, bankacılık sisteminde oligopol bir yapının oluşmasını önleyici bir sistemin gerekliliğini vurgulayarak, böyle bir sistemin oluşmasını sağlayacak önlemlerin temel amacının bankacılık sektöründe rekabetçi bir yapının kurulması ve sistemde çok büyük bankaların bulunmamasını sağlamak olduğunu ifade etti.
Özellikle batıda son küresel krizde batmasına izin verilemeyecek kadar büyük bankaların sıkıntı oluşturduğunu hatırlatan Babacan, bu tür bankaların haksız rekabete, “nasıl olsa devlet batmasına izin vermez” mantığının oluşmasına neden olduklarını söyledi.
Babacan, bankacılıkta oligopol yapıya karşın çalışmalar yaptıklarını belirterek, bununla ilgili Türkiye Bankalar Birliği, BDDK, Merkez Bankası ile yarın geniş kapsamlı bir toplantı yapacaklarını ve bu çerçevede bankacıların yeni hazırlıklar konusundaki görüşlerini alacaklarını bildirdi.
Babacan bununla ilgili çalışmaların da en kısa sürede sonuçlandırılmasını amaçladıklarını söyledi.
Bu arada, batıdaki bankalarla Türkiye'deki bankacılık sisteminin bazı farklılıklar taşıdığına işaret eden Babacan, Türk banka yöneticilerinin batıdaki meslektaşları kadar çok yüksek primler almadıklarını kaydetti.
Ayrıca, Türk banklarının sahiplerinin batıda olmadık bir şekilde mal varlıklarıyla sorumlu olduklarını, bunun da Türk bankacılığını güçlü kıldığını belirtti.