IMF, konut kredisine fren istedi

Güncelleme Tarihi:

IMF, konut kredisine fren istedi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2010 00:00

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), periyodik olarak yapılan “Program Sonrası Değerlendirme” süreci kapsamında aralık ayı başında IMF Türkiye Masası Şefi Rachel Van Elkan başkanlığında Türkiye’ye gelen heyet, ikinci raporunu yayımladı.

Haberin Devamı

Yetkililerin, küresel finansal kriz boyunca ve krizin hemen sonrasında aldıkları tedbirler genel olarak uygundur ve krizin ardından gelen hızlı toparlanmanın önünü açmıştır” denilen değerlendirmede, konut kredisine fren istendi. Kriz sonrasında ekonomik göstergelerde yaşanan iyileşmelerin ele alındığı, finansal istikrar ve makroekonomik sürdürülebilirlik gibi konulara yer verilen değerlendirmede, yer alan bazı görüş ve öneriler şöyle oldu:
Tedbirler genelde uygun
Türk ekonomisinin, kriz sonrası güçlü toparlanmasını 2010 yılı boyunca sürdürmeye devam etti.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH), bu yıl yüzde 8’i geçmesi beklenin büyümeyle birlikte, kriz öncesi seviye rahat bir aralıkla geçecek. Bu noktada Türkiye’nin Avrupa’da bu dönüm noktasını başaracak birkaç ülkeden biri.
Yetkililerin, küresel finansal kriz boyunca ve krizin hemen sonrasında aldıkları tedbirler genel olarak uygun ve krizin ardından gelen hızlı toparlanmanın önünü açtı.
Bununla birlikte, dış koşulların hızlı şekilde değiştiği ve gelecekteki zorlukların yönetilebilmesi için Türkiye’nin, politikalarını bu koşullara uyumlaştırmaya devam etmesi gerekiyor.
Konut kredileri risk oluşturabilir
Konut üretiminde gözlenen dinamizm kapsamında, mevcut konutların piyasa değeri üzerinden ipotek edilmesi yoluyla sağlanan krediler de dahil olmak üzere konut kredilerindeki hızlı büyüme ve aynı mülk için hem konut üreticilerine hem de nihai alıcılara kredi kullandırılmasının, kontrol edilmediği takdirde risk oluşturabilir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), konutlar ve diğer gayrimenkul kredilerine uygulanan kredi teminat oranına,  kanuni tavan getirme kararını memnuniyetle karşılıyoruz.
Bunun yanında, yeni konut kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisinin diğer kredilere uygulanan seviyeye çekilmesi ve gayri menkul yatırım şirketlerine tanınan vergi imtiyazlarının ortadan kaldırılması da yararlı olacaktır.
Konjonktür karşıtı tamponlar oluşturulması ve genel amaçlı kredilerin hızla büyümesi ile kur riskine maruz borçlulara yabancı para cinsi kredi açılması yoluyla sistemik risk birikiminin önlenmesi için, bu krediler üzerindeki genel karşılık yükümlülükleri kriz öncesi seviyelerinin üzerine yükseltilmeli.

Haberin Devamı

Döviz alımlarının finansal akımlara oranı azaltılmalı

Haberin Devamı

DEĞERLENDİRME raporunda, spekülatif sermaye girişlerini teşvik etmemek ve likiditeyi sınırlandırmak için, döviz alımlarının finansal akımlara oranı azaltılması önerilirken, şöyle denildi: “Bu aynı zamanda, Merkez Bankası’nın kısa vadeli rekabet gücüne odaklandığı ve uzun vadeli enflasyon tehdidi konusunda iyimser olduğu şeklinde bir yanlış anlamayı önleyecektir. Zorunlu karşılıkların, TL ve yabancı para cinsi yükümlülükler için arttırılması likiditeyi azaltıp aracılık maliyetini artırabilecek. Zorunlu karşılıkların kapsamının diğer kredi sağlayıcıları ve enstrümanları da içine alacak şekilde genişletilmesi, daha uzun vadeli fonlamayı teşvik edecek ve boşluklardan yararlanma imkanını sınırlandıracaktır.”

Haberin Devamı

Merkez’in adımlarını olumlu buldular

IMF’nin değerlendirmesinde Merkez Bankası’nın son dönemde devreye soktuğu uygulamalara değinilerek, sıkılaştırma yönelik önlemlerin gerekliliği vurgulandı. Bu konuda şöyle denildi:
Finansal istikrarın korunması, fiyat istikrarının sürdürülebilmesi için “olmazsa olmaz.” Her iki hedefe ulaşmak için benzer yapıdaki araçların kullanılabilir.
İç talebi artıran ve cari açığın büyümesine neden olan hızlı kredi genişlemesi, döviz kuru oynaklığına yol açarak başta ticarete konu olmayan sektörlerde olmak üzere, fiyatlar ve ücretlerde baskı oluşturabilir.
Getiri arayışındaki küresel likidite bolluğu altında sermaye akımlarının arttığı bir ortamda, geleneksel faiz araçları  finansal istikrara ulaşmada daha az etkili olabilir. Bunun yerine Merkez Bankası’nın da ilan ettiği gibi, likidite seviyesini doğrudan kontrol eden ve finansal aracılık getirilerini azaltan enstrümanlar daha fazla kullanılmalıdır.

Haberin Devamı

Faizi yükseltme seçeneği korunmalı aşırı iyimser beklentiden kaçınılmalı

IMF değerlendirmesinde, faiz oranlarını yükseltme seçeneğinin korunması gerektiğine dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Özellikle doğrudan sıkılaştırma tedbirlerinin enflasyon hedefinin kredibilitesini veya finansal istikrarı korumada yetersiz kalması halinde, gelecekte reel faiz oranlarının normalleştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak üzere, faiz oranlarının yükseltilmesini gerektirecek koşullar oluşabilir. Dolayısıyla, finansal ve reel sektörlerin vade uyumsuzluğunun artmaması için faiz oranlarının uzun bir süre düşük seviyelerini koruyacağı yönündeki beklenti sebebiyle oluşabilecek aşırı iyimserlikten kaçınılmalıdır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!