Güncelleme Tarihi:
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, sanayicinin bugün içinde bulunduğu durumu anlatmak için ‘avaz avaz bağırmaları gerektiğini ancak seçim nedeniyle bağıramadıklarını söyledi.
Özdebir, “Sözlerimiz seçim malzemesi yapılmasın diye, avaz avaz bağıramıyoruz. Siyasi çatışmanın tarafı olmak istemiyoruz” dedi.
Gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini açıklayan Özdebir, ekonomi yönetimine de not verdi. Ekonomi yönetiminin teşhis ve tedavide geç kaldıkları için sınava bile giremediklerini belirten Özdebir, bu nedenle sınava bile gelmeyen öğrencilere verilen F2 notu verdi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ı diğer ekonomi bakanlarından ayrı tuttuklarını vurgulayan Özdebir, “O çalışıyor, derslere katılıyor ama tek başına okulun ortalamasını yükseltmeye yetmiyor” dedi.
Aysel ALP YAZIYOR |
ANLAŞMA OLMAZ
IMF ile bir anlaşma yapılacağını sanmadıklarını söyleyen Özdebir, “Seçimden önce olmayacağı belli oldu. Ben seçimden sonra da bir anlaşma imzalanacağını sanmıyorum. Çünkü seçimden sonraki bir anlaşmanın süresi 3 yıldan az olmaz. Dolayısıyla bu kez de genel seçim dönemine denk düşer ki hükümet bunu istemez” dedi. Varlık Barışından gelecek paranın 20 milyar lirayı bulabileceği tahmininde bulunan Özdebir, “Bu para gelirse IMF anlaşmasının yerine geçer. Net hata noksandaki para da 12 milyar dolara kadar çıktı. Görüyorsunuz Allah yardım ediyor” dedi.
Özdebir, krize ilişkin acilen alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:
- Olağanüstü dönem kabul edilerek, cesur adımlar atılmalı.
- Türkiye’de tüketimin yüzde 65’ini hane halkı yapıyor. Bunu harekete geçirmek için adımlar atılmalı. Örneğin kampanyalar yaparak, belli süre için mobilya, beyaz eşya gibi mallardan alınan KDV oranı yüzde 1’e indirilmeli.
- 150 metrekare üzerindeki konut stokunu eritmek için KDV oranı yüzde 1’e indirilebilir.
- Stoktaki 150 bin aracın satışını sağlamak için KDV ve ÖTV oranları indirilmeli ki; bunlar satılıp yenileri üretilsin ve istihdamın devamı sağlansın.
- Reel sektörün teminatları, kriz öncesindeki değerinden kabul edilmeli. Örneğin kredi almak için teminat gösterdiği evinin değeri 100 bin liradan 80 bine düşse bile; kredi 100 bin lira üzerinden yenilenmeli. Bunun için bankalara yetki verilmeli.
- İstanbul ve Anadolu Yaklaşımından yararlanan firmalar, 1.sınıf grubunda (en az riskli grup) değerlendirilemiyor. Bu engel kaldırılmalı.
- Kredi kartlarına ilişkin risk artıyor. Bunun için bankaların kredi kartı borçlarını daha düşük faizli ve uzun vadeli tüketici kredisine dönüştürmeleri cazip hale getirilmeli. Örneğin, dönüşümde BSMV alınmaması, kurumlar vergisinde avantaj sağlanması gibi teşvik unsurları getirilmeli.
- Konut kredilerinde, üç taksit ödenmediğinde borç müeccel hale geliyor. Kriz dönemiyle sınırlı olmak üzere, ödemesiz dönem imkanı tanınmalı.