IMF’nin Nisan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda “Hammadde fiyatları canlılığını kaybetse bile gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomiyle entegrasyon sürecinin tersine çevrilme olasılığı bulunmamaktadır” denildi. Konut sektöründe yaşanan sorunlarla ilgili de, hanehalklarının yüksek mortgage borcuna sahip bulunduğu ekonomilerde, istikrarın; para politikasını uygulayanların konut fiyatlarında, özellikle de konut fiyatlarının çok hızlı hareket ettiği ya da normal değer sınırları dışına çıktığı durumlarda daha agresif olarak karşılık vermeleri halinde gerçekleşebileceği kaydedildi.
IMF’nin her yıl iki kez yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun (World Economic Outlook) Nisan 2008’e ait olan analiz bölümleri açıklandı. “Küreselleşme, Hammadde Fiyatları ve Gelişmekte Olan Ülkeler” başlıklı bölüme göre dünya hammadde fiyatlarında şu anda yaşanan patlama, gelişmekte olan ülkeler için daha önceki benzerlerine oranla kalkınmaya yönelik daha elverişli koşullar oluşturuyor. Özellikle mamul malların ihracat hacminde ve yatırımda daha hızlı bir büyüme görüldüğü belirtilen raporda, bunun hükümetlerin önceki dönemlere göre daha az borçlanarak gerçekleştirildiği belirtildi. Raporda şu saptamalar yapıldı:
“-Mamul mal ihracatındaki artış sadece şu andaki fiyat patlaması dönemiyle sınırlı değildir ve büyüklüğü bölgeler arasında farklılık arz etse de daha uzun dönemli bir eğilimi ortaya koymaktadır. Bu durum ‘yükselen’ Asya’daki güçlü talep tarafından desteklenmektedir ve gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomiye artan entegrasyonunun önemli bir göstergesidir.
-Entegrasyon sürecinin, son hammadde fiyatları yükselişi artsa da yavaşlasa da devam etmesi bekleniyor. Gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomiye entegrasyonları, büyük ölçüde iyileşen kurumsal kalite, mali derinleşme ve süren dış liberalleşmeyle açıklanmaktadır, hammadde fiyatlarındaki hareketliliğin az katkısı bulunmaktadır.”
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER KÜRESEL EKONOMİYLE ARTIK DAHA ENTEGRE Raporda, gelişmekte olan ülkelerin son yıllarda, küresel ekonomiyle entegrasyonlarının önemli ölçüde arttığı bildirildi. Gelişmekte olan ülkelerde, şu anda toplam ticaretin (ihracat ve ithalat) GYSİH’nın yüzde 50-100’ü, toplam dış sermayenin (varlıklar ve borçlar) ise GSYİH’nın 100-200’ü arasında değişen oranlarını oluşturduğu belirtilen raporda, “Küresel entegrasyonda son artış hammadde fiyatlarında 2000’den bu yana reel anlamda yaşanan yaklaşık yüzde 75 fiyat artışına karşı gerçekleşmiştir. Aynı zamanda ticaret ve finansal akışın önündeki politika engelleri düzenli biçimde azalmış, kurumlarda kalite, makroekonomik yönetim, hammadde ve mamul madde ihracatçıları açısından aynı şekilde iyileşme göstermiştir” denildi.
KÜRESELLEŞMENİN KARAKTERİSTİĞİ İHRACAT DESTİNASYON VE BİLEŞİMİNDEKİ ÇEŞİTLİLİK?
Mamul madde ihracat hacminin reel GSYİH’ya oranının, gelişmekte olan ülkelerde, 1980’lerden bu yana Orta Doğu ve Afrika’daki yüzde 2 rakamından, Asya’daki yüzde 20’nin üzerindeki rakama değin farklılaşan oranlarda düzenli büyüme gösterdiği belirtilen raporda küreselleşme ve gelişmekte olan ülkeler hakkında şu bilgiler yer aldı:
-
Dolar bazında, gelişmiş ekonomilere mamul madde ihracatı, 1990’ların ilk döneminden bu yana üçe katlanmıştır ve düşük bir başlangıç düzeyinden yola çıksa da Çin’e yapılan mamul madde ihracatı, daha dramatik bir büyüme kaydetmiştir. Gelişmekte olan ülkelerdeki üretim sektörü aynı zamanda önemli ölçüde doğrudan yabancı sermaye (FDI) yatırımı almıştır. Çin ve diğer Asya ülkelerine yapılan hammadde ihracatı, bu hammadde ihracatçıları mamul mal ticaretlerini güçlendirseler de, hızlı bir şekilde yükselmiştir.
-Gelişmekte olan ülkelerin ihracatçıları hammadde fiyatlarında yaşanan yükselmeden, önceki yükselme dönemlerine göre daha fazla yararlanmışlardır. Hammadde fiyatlarının ticari ve finansal entegrasyona katkısı uzun vadede küçük olmuştur. Hammaddede geçmiş fiyat artışı dönemlerine göre, şimdiki dönemde ortalama ihracat hacmi her yıl 3 puan artmış ayrıca, mamul madde ihracatı da önemli miktarda yükselmiştir. Dış ve iç yatırım -özellikle hükümetlerin yaptığı dış borçlanma yavaşlarken- geçmiş hammadde fiyatı patlama dönemlerine oranla hızlanmıştır. Bununla birlikte hammadde fiyatları, 1980’lerle içinde bulunduğumuz onyıl arasında, GSYİH’ya göre ihracat hacimlerindeki yüzde 26’lık yükselişin küçük bir bölümünü açıklamaktadır. Onun yerine bu artışın yarısı; ticarette açıklığın yüksek düzeyde sağlanması kadar,
döviz kısıtlamalarının azaltılması, gümrüklerde, aşırı değerlenmelerde düşüş dahil daha iyi yönetim, finansal derinlik ve ekonomi politikalarındaki bozulmaların azaltılmasıyla açıklanabilir.
KÜRESELLEŞMEYE ENTEGRASYON HAMMADDE FİYATLARINA DİRENMEYİ GÜÇLENDİRİR?IMF Raporunda, “Kurumlarda ve ekonomi politika çerçevesinde yapılacak ek iyileştirmelere yönelik devamlı çabalar, gelişmekte olan ülkelerin entegrasyona doğru süren ilerlemelerini destekleyecek ve bu ülkelerin hammadde fiyatlarındaki ani değişikliklere karşı direnme yeteneklerini geliştirecektir” denildi.
“Hammadde fiyatları canlılığını kaybetse bile gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomiyle entegrasyon sürecinin tersine çevrilme olasılığı bulunmamaktadır” saptaması yapılan raporda, ekonomiyi yöneten kurumların kalitesi, finansal derinlik, mali ihtiyat ve dışa yönelik liberalizasyonun, entegrasyonun önemli belirleyicisi olmayı sürdürecekleri belirtildi. Raporda, “Yine de birçok gelişmekte olan ülke hammadde ihracatına bağlı kalacak, ihracatta çeşitliliğin artması ve reformlarda ilerleme, söz konusu ülkelerin hammadde fiyat şoklarına karşı kırılganlığı azaltacaktır” denildi.
KONUT SEKTÖRÜNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER VE ETKİLERİ“Konut Sektöründe Döngünün Değişmesi ve Para Politikası Üzerine Etkileri” başlıklı analizde ise, konut sektörünün finansmanına yönelik inovasyonların, hanehalklarının mortgage kredilerine erişimlerini kolaylaştırdığı, aynı zamanda ülkeleri konut sektöründeki gelişmelere açık hale getirdiği belirtildi. Raporda, “Konut fiyatlarında aşırı hareketleri daha geniş bir risk yönetimi çerçevesinde karşılayacak bir para politikası yaklaşımı konut sektörünün ekonomi üzerindeki etkilerini yumuşatmaya yardımcı olabilir, özellikle de konut sektöründe, sektör dışı finansmanın önemli olduğu durumlarda. Ancak söz konusu politikanın özel konut fiyat düzeylerini hedeflememesi gerekir” denildi.
Nisan 2008 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun konut bölümünde geçen yirmi yılda gelişmiş ekonomilerde konut finansman sistemlerindeki inovasyonların, konut sektörünün iş döngüsü ve para politikası aktarma mekanizması içindeki rolünü nasıl değiştirdiği incelendi.
Mortgage piyasalarının kurumsal karakteristiklerinin ülkeler arasında önemli değişiklikler gösterdiği kaydedilen araştırmada, hanehalklarının mortgage kredilerine en kolay ABD’de ulaştıkları, ABD’yi Danimarka, Hollanda, Avustralya, İsveç, Norveç, İngiltere, Kanada, Finlandiya, İspanya, Japonya, İrlanda, Belçika, Avusturya, Almanya, İtalya ve Fransa’nın izlediği belirtildi. Sıralamanın ülkelere göre hanehalklarının mortgage borç stokundaki yerlerini de büyük ölçüde açıkladığı kaydedildi.
ABD, Danimarka, Avustralya, İsveç ve Hollanda en “gelişmiş” mortgage piyasaları olurken, kıta Avrupası ülkelerinin alt sıralarda toplandıklarına dikkat çekilen raporda, bunun söz konusu ülkelerde mortgage piyasalarının finansmana daha az erişim sağladıklarını ortaya koyduğu belirtildi.
IMF WEO-1’deki konut sektörü analizinde şu saptamalar yapıldı:
-Mortgage kredisine erişimin daha kolay olduğu ekonomilerde konut sektöründe ortaya çıkan etkiler ekonominin bütününe daha fazla yayılmaktadır.
-Konut finansmanı piyasasındaki son yenilikler (inovasyon), para politikasının konut fiyatları üzerindeki etkisini genelde artırmıştır. Daha esnek ve rekabetçi mortgage piyasaları, para politikalarının konut fiyatları ve sonunda tüketici harcamaları ve çıktı üzerindeki etkisini güçlendirmiştir. ABD’de 2000’lerin başında uygulanan “ucuz para” politikası konut fiyatlarında ve mesken yatırımlarında artışa katkıda bulunmuş görünmektedir, “ucuz para” politikasının etkisi, kredilendirme standartlarının gevşemesi ve
kredi verenler tarafından alınan aşırı risklerle güçlenmiştir.
POLİTİKA UYGULAYICILARININ AGRESİFLİĞİ İSTİKRAR GETİREBİLİRAnalize göre para politikasının yönetiminde mortgage piyasalarındaki gelişmelerin düzeyini göz önüne almak gerekiyor. IMF çalışmasında hanehalklarının yüksek mortgage borcuna sahip bulunduğu ekonomilerde, istikrarın; para politikasını uygulayanların konut fiyatlarında, özellikle de konut fiyatlarının çok hızlı hareket ettiği ya da normal değer sınırları dışına çıktığı durumlarda daha agresif olarak karşılık vermeleri halinde gerçekleşebileceği kaydedildi. Raporda, “Bu öneriler para politikasının konut fiyatlarının belli bir düzeyini hedef alması gerektiği anlamına gelmemektedir” hatırlatması yapıldı.