Güncelleme Tarihi:
Geçen yıl ilk dihaploid soğanın üretildiği, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) bünyesinde kurulan Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (BİYOM) “dihaploid” yöntemiyle yeni ürünler üretilmeye çalışılıyor.
BİYOM Müdür Yardımcısı, Biyoteknolojik Islah Projeleri Koordinatörü Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ramazan Alan, merkezde yapılan çalışmalarla ıslahı zor türlerin yeni çeşitlerinin geliştirilmesini birkaç yıla indirebildiklerini söyledi.
Türkiye'de tohumda dışa bağımlılığın ıslah programları ile en aza indirilebileceğini ifade eden Alan, “Kuruluşumuzun birinci yılında Türkiye'nin ilk dihaploid soğanını üretmiştik. Bu yıl da bildiğimiz kadarıyla dünyanın ilk dihaploid pırasalarını ürettik. Tamamen yerli bitkisel materyalden üretilmiş olan pırasalarımız farklı yöntemler kullanılarak üretildi. Hepsi de belli oranda bir başarıyla genetik olarak saf bitki üretilmesini sağlıyor” dedi.
İşte dünyadaki ilk dihaploid pırasa
“TÜRKİYE'DE ÇOK FARKLI PIRASA ÇEŞİTLERİ VAR”
Türkiye'nin dünya pırasa üretiminde söz sahibi ülkelerden biri olduğunu belirten Alan, 'Pırasa üretiminde dengesiz gelişen popülasyonlarla karşılaşıyoruz. Pırasa popülasyonları içinde büyük bir çeşitlik mevcut, bu yüzden hasat sırasında ve pazarlamada büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Çok iyi gelişen ve pazar şansı yüksek bitkiler yanında, hastalıklardan veya stres etmenlerinden etkilenmiş çok kötü durumda olanlar var. Bu durum üretim düşüklüğüne neden oluyor. Pırasadan şu an dekara 5-6 ton kadar ürün alınabiliyor. Geliştirilmiş çeşitlerle yapılan bir üretim yapılması durumunda üretim miktarınız dekara 10 tona çıkar” dedi.
“40 YIL BEKLEMEK YERİNE BİZ 3-4 YIL İÇERİSİNDE PIRASA ÇEŞİTLERİNİ GELİŞTİREBİLİRİZ”
Islah edilmiş pırasa tohumlarıyla daha fazla ürün alınabileceğini dile getiren Alan, şunları söyledi:
“40 yıl beklemek yerine biz 3-4 yıl içerisinde pırasa çeşitlerini geliştirebiliriz. Pırasaların saf ırk haline getirilebilmesiyle ilgili bilimsel literatürde mevcut bir protokol yoktu. Biz bu projeye Yard. Doç. Dr. Fevziye Çelebi-Toprak, doktora öğrencim Arzu Kaska ve Yüksek Lisans öğrencim Fatma Nur Kaplan'la birlikte bir yıl önce başladık ve ilk yılda 3 farklı protokol geliştirdik. Geliştirdiğimiz bu teknikler kısa bir süre sonra uluslararası saygın dergilerde yayınlanacak. Geliştirdiğimiz ıslah yöntemleri ve elde ettiğimiz çeşitler, ülkemiz tohumculuğunda modern teknolojilerin kullanılarak kısa sürede ilerleme sağlanabileceğini göstermeleri açısından çok önemli. BİYOM'da gerçekleştirilen çalışmalar dikkate alınmalı. Çünkü ortaya çıkardığımız sonuçlar gerçekten de ülkemizde güzel bilimsel çalışmaların olduğuna iyi birer örnek.”
NASIL ÜRETİLİYOR?
Merkezdeki üretim yöntemlerini anlatan Alan, şunları söyledi:
“Tozlanma ve döllenme olmaksızın polen veya yumurta hücrelerinin embriyo haline dönüştürülmesi ile haploid bitkiler elde ediliyor. Bir türden elde edilen haploid bitkilerin somatik hücrelerinde o türün normal hücrelerinin sahip oldukları krozomom sayısının yarısı kadar kromozom mevcut. Bu yüzden haploid bitkiler kromozom katlaması adı verilen bir metotla normal sayıda kromozoma sahip dihaploid bitkiler haline getiriliyor. Dihaploid tekniği ile haploid bitkilerin kromozom sayılarının katlanması sonucu tüm özellikleri açısından yüzde 100 homozigot saf hatlar elde edilebilmektedir. Bu sayede klasik ıslahla çok uzun yıllara gereksinim duyan saflaştırma işlemi, birkaç ay gibi kısa bir sürede yapılabiliyor.”