Güncelleme Tarihi:
İŞADAMI olsa da tutkusu siyaset. Bir dönem milletvekilliği de yapan işadamı Sedat Aloğlu, özellikle Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde uzman. Gerek vekilliği döneminde Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nde aldığı görevler gerekse Gümrük Birliği anlaşmasının ateşli tartışmalarının yürütüldüğü dönemlerde yaptığı Türk-Amerikan İş Konseyi ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) başkanlığı günleri onu bu konuda daha fazla düşünmeye itmiş. Her ne kadar işletme okusa da doktorasını da devlet yönetimi üzerine yapmış. Sedat Aloğlu’nun, bugünlerde oldukça gerginleşen Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin çözümü için de bir formülü var. Aloğlu, öncelikle ilişkilere Almanya seçimleri bitene kadar ‘mola’ verilmesini önerirken, ardından ise ünlü matematikçi John Nash’in oyun teorisindeki Nash dengesini sağlayacak politikalar gerektiğini vurguluyor. “Tarafların Nash dengesini sağlayacak politikalar ve davranışlar geliştirerek kazan-kazan sonucunu hedeflemeleri doğru olacaktır” diyen Aloğlu, iki tarafı da ‘dostça’ davranmaya çağırıyor.
Aloğlu, ile Avrupa Birliği’ni, ekonomiye etkisini ve referandumu konuştuk. Aloğlu, öncelikle dünya için Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin önemine dikkat çekiyor ve ekliyor: “İlişkiler taraflar için de çok önemli. Gerek Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki ve referandum döneminde, gerek Avrupa ülkelerindeki seçimler döneminde ilişkiler arzu etmediğimiz noktaya geldi. Taraflar arasında büyük bir gerginlik oldu bir mola vermekte yarar var. Ben Almanya’daki seçimlere kadar mola devresinin sürmesini taraflar açısından doğru görüyorum. Bundan sonra da tekrar gerek iki tarafın gerek dünyanın çıkarları için bu ilişkilerin tekrar geliştirilmesi, sıhhate kavuşturulması da önemlidir.”
Aloğlu, Avrupa’nın yaşamış olduğu bir diğer sıkıntının Samuel Huntington’un söylediği medeniyetler çatışması olduğunu belirterek bu çatışmanın içinde bulunduğumuz dönemde terörü de destekler hale geldiğini kaydediyor. Aloğlu, şöyle konuşuyor: “Türkiye ve AB bu çatışmayı önleyecek unsurlara sahip yapı açısından. Tarafların hem tarihe hem geleceğe karşı bu rolü üstlenme sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Tarih bunu ileride sorgulayacak ve ben bir Türk vatandaşı olarak rolümüzü hakkıyla yapmış olduğumuzu öbür dünyadan baktığımızda görmek isterim. Tarafların Nash dengesi gibi politikalar gerçekleştirecek kazan kazan sonuçlarını hedeflemeleri doğru olacaktır. AB’nin yeni bir aydınlanma dönemine ikinci bir aydınlanma dönemine girmesi lazım.”
BALKON KONUŞMASI BEKLİYORUM
REFERANDUM sonrasında sonuç ne çıkarsa çıksın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geleneksel balkon konuşmasını yapmasını beklediğini söyleyen Aloğlu, “15 Temmuz sonrası süreçte gerilmiş olan vatandaşımız referandum sürecinde de gerginleşti, kutuplaştı. Cumhurbaşkanımızın geleneksel konuşmasıyla herkesi kucaklayıcı üslupla konuşma yapmasını bekliyorum ve diliyorum. Ardından tekrar Türkiye’i büyütmek için çalışmalara hep birlikte soyunacağız. Hızla koşmaya başlayacağız” diyor.
İLİŞKİLERİ ISITMAK AB’NİN GÖREVİ
TÜRKİYE’nin ilişkileri tekrar ısıtmak için AB’den çok haklı beklentileri olduğunu vurgulayan Aloğlu, “15 Temmuz sonrası birçok Avrupa ülkesinin eksik, yetersiz tavrı oldu. Bu Türkiye’de çok büyük üzüntü ve kızgınlık yarattı. Bunu telafi etmek için gayret göstermeleri siyasi irade beyanda bulunmaları lazım. Referandum sürecinde bazı bakanlarımızın karşılaştığı tavırla, bu çifte standartlara son vermeli ve negatif ayrımcılık görüntüsünden de kendilerini dışlamaları lazım. Gerektiğinde yapılması gereken eleştiriler yapılabilir. ‘Dost doğru der’ derim ama doğruların dostlukla söylenmesi lazım. Denebilir ki sen hep karşı tarafı kritik ediyorsun aynı üslubu bizim de karşı tarafa kullanmamız lazım. Ülkemizin çoğunlukla Müslüman bir yapıda olarak demokrasi standartlarında ve çağdaş ekonomi kurallarında iyi bir örnek teşkil etmesi ülkemiz ve dünyanın çıkarınadır. Batıyla iyi ilişki doğu ile iyi ilişkiyi sağlar. Bunu yapacak konuma ve geçmişe sahibiz.”
AB YENİDEN YAPILANMALI
AVRUPA ile ilişkilere verilecek mola sürecinde tüm sorunların ve çözüm çalışmalarının da buzdolabına konulmasından yana olan Aloğlu, şöyle devam ediyor: “AB yapılanma sorunu çekiyor bir yeniden yapılanma ihtiyacı var ve üzerinde çalışılıyor zaten. Türkiye de bu yeniden yapılanma sırasında kendi pozisyonunu almak durumunda olabilir. Bir diğer sorun dünyanın ve AB’nin yaşadığı globalizasyon. Globalizasyon çeşitli ülkelerde ekonomik endişeler yarattı ve bu protesto oylarıyla kendini gösteriyor. ABD seçimlerinde gördük bunu Trump, tamamen bunun üzerine kurdu ve bu oylarla iktidarı aldı. Dünyada, gelişmiş demokrasi ve ekonomilerde dahi seçmenin bir numaralı etkeni ekonomik beklentileri.”
A’DAN Z’YE YENİ ANAYASA
ANAYASALARIN kutsal kitap olmadığını ve değiştirilebileceğini vurgulayan Aloğlu, şöyle konuşuyor: “Referandum sonuçları hangi yönde olursa olsun yaşadığımız tecrübeler ve büyük uzlaşma ile tamamen sivil dönemin damgasını taşıyacak bir A’dan Z’ye değişecek yeni bir anayasa yapılması benim ümidim. Cumhuriyetin 100’üncü yılını taçlandırmamız benim dileğim. Bu anayasada baraj gözetmeyen Türkiye milletvekilliğinin de olmasını düşünüyorum. Türkiye milletvekilliği meclisin içinde senato görevi görür. ABD dahil bir çok Batı ülkesinde senato vardır. Seçim barajının da sembolik de olsa indirilmesi gerekiyor ama kaldırılması taraftarı değilim çünkü parti enflasyonu yaratıyor. Umarım bu da gündeme gelir. Bir diğer konu da daraltılmış bölge sistemidir. Şu anda bizde uygulanan sistemle İstanbul 3 bölgeye ayrılarak 30’ar vekil olarak belirleniyor. Bu yeterli değil, dar bölgeye de karşıyım onun için 10’arlık vekiller olarak bölünmesi taraftarıyım. Bu çok daha adil noktaya getirebilir.”
GÜMRÜK BİRLİĞİ SİNERJİSİ
TÜRKİYE’nin Avrupa’nın ilk, en büyük ve en prestijli kurumu Avrupa Konseyi’nin 1949 yılındaki kurucu üyesi olduğunu hatırlatan Aloğlu, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin 1963’te başladığını 1995’te Gümrük Birliği ile ileri bir noktaya taşındığını belirtiyor. Aloğlu, hedefin tam üyelik olduğunu dile getirerek “Şunu da kabul etmek lazım ki bizim ekonomistlerimiz de Gümrük Birliği’nin Türkiye ekonomisi için de sinerji yarattığını, büyük yabancı sermayenin geldiğini kabul ediyor. O dönem otomotiv, beyaz eşya sektörü ne yapar derken bu sektörlerde dahi çok büyük başarılar sağlandığını ekonomimize çok büyük katkı yaptığını gördük” diye konuşuyor.
NASH DENGESİ NEDİR?
ÜNLÜ matematikçi Nash’in Oyun Teorisi’nin en önemli araçlarından biri olan Nash dengesi, oyuncuların belli özellikler taşıyan strateji seçimlerine verilen isim. Nash dengesine göre, her birey ilişkide bulunduğu diğer bireylerin hareketlerini de göz önünde bulundurarak, yapabileceğinin en iyisini yapmalı ve iki taraf kazanmalı.