Güncelleme Tarihi:
Böylece doktor, boğaz enfeksiyonu nedeniyle bir hastanın kullanması gereken anbiyotik sayısı 10 ise o kişi eczaneden; içinde 20 adet bulunan bir antibiyotik kutusu yerine; 10 adet alacak. Bu sayede vatandaşın birbiriyle ilaç alışverişi de kesilerek, 'bana iyi geldi, sen de kullan' demesinin önüne geçilecek.
İlaç israfının önlenmesi amacıyla yapılan çalışmaları yürüten bir bürokrat, ilaç kullanımındaki bu artışın 'sürdürülebilir' olmadığına dikkat çekti. Hem ilaç firmaları, hem vatandaş hem de doktorlar tarafında olmak üzere üç ayaklı bir çalışma yaptıklarını anlatan bürokrat, "Vatandaş ilaç kullanırken bunun bir zehir olduğunu unutuyor. Doktora gittiğinde, gereksiz bir sürü ilaç yazdırıyor. Sonra ecza dolapları, tarihi geçmiş ilaçlarla doluyor. Ve bunlar çöpe gidiyor" dedi.
Vatandaşın bilinçsiz olması nedeniyle yakınına, komşusuna da ilaç tevsiyesinde bulunduğunu belirten bürokrat, "Bu mide ilacı bana iyi geldi, sen de kullan. Ya da soğuk algınlığı için şu ilaç müthiş, diyerek ilaç alışverişinde bulunuyor. Çünkü kendisi iyileşmiş ve ilacı dolaba kaldırmış. Başkasına vermekte bir sakınca görmüyor. Ama verdiği kişinin başka bir hastalığı var mı, kalp, şeker, tansiyon ya da alerji hastası mı; hiç düşünmüyor. Ona da iyi geleceğinden emin" diyor.
İşte hem ilaç israfına son vermek hem de bu tür ilaç alışverişini kesmek için Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de 'ihtiyaç kadar' ilaç verileceğini anlatan bürokrat, bunun için çalışmaya başladıklarını söyledi. Ancak sektörün de taneyle ilaç satışı konusunda teknolojik hazırlık yapması gerektiğini belirterek, şu anda pekçok ilacın paketlenmiş olarak piyasaya sürüldüğünü, bu nedenle bir anda kavanozla satışa geçilemeyeceğini vurguladı.
AİLE HEKİMLERİNDEN DE 3 LİRA
Hükümetin, ilaç giderlerini azaltmak için hazırladığı yasal düzenleme dün TBMM Sağlık Komisyonu'nda kabul edildi.
Buna göre aile hekimlerinin yazdıkları reçetelerden alınmayan katkı payı, tasarının yasalaşmasının ardından onlardan da alınacak. Halen 3 lira olarak uygulanan reçeteye yazılacak ilaç sayısı ve ilave ücret konusu henüz netlik kazamdı. Tasarı, 3 ilaca kadar 3 lira alınmasını öngörürken; Sağlık Komisyonu, bu sayının 4 olmasını önerdi. 4'ün üzerindeki her bir kutu ilaç için 1 lira ilave ücret alınması karara bağlandı. Ancak tasarı bugün esas komisyon olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Sağlık Komisyonu'nun önerisi dikkate alınıp alınmayacağı burada netleşecek.
Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yetkilileri, reçeteye yazılan ilaç sayısının ortalama 3.6 kutu olduğunu belirterek; bu sayıyı 2'ye indirmek istediklerini belirtiyorlar. Dolayısıyla Plan ve Bütçe Komisyonu'nda reçeteye yazılacak ilaç sayısının 3 kutudan sonra 1 lira ilave ücret alınması, hükmü korunabileceği gibi daha sert bir önlem de getirilebilecek.
SGK, Danıştay’ın iki kez iptal ettiği reçeteye ilaç sınırlamasının yeniden getirilmesini istiyor. Bu da reçetedeki ilaç sayısının 4 kutu ile sınırlandırılmasını öngörüyor.
SAĞLIK-SEN SERT ÇIKTI: DENETİM ZAAFİYETİ VAR
Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen), ilaçta katılım payının artırılması uygulamasına sert tepki gösterdi. Sorunun devletin yönetim ve denetim zaafiyetinden kaynaklandığını ileri sürdü. Katılım paylarının artmasıyla parası olmayan hastanın, ilaç almaktan vazgeçeceği uyarısı yaptı.
Memur-Sen Genel Teşkilat Sekreteri ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, ilaç giderlerini azaltmak gerekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu'na, kutu başına 3 TL katılım payı alma yetkisi verilmesinin çözüm olmayacağını söyledi. Kamudaki israfın devletin yönetim ve denetim zaafiyetinden kaynaklandığına dikkat çeken Memiş, “Çoğunlukla ilaç israfından hekimler sorumlu tutuluyor. Aile hekimlerine ilaç yazdığı için negatif performans uygulanmaya kalkılıyor. Ama akılcı ilaç kullanımı konusunda toplumu bilinçlendirme amaçlı bir eylem planı uygulanmıyor” dedi.
PARASI OLMAYAN, İLAÇ ALMAZ
Maliye Bakanlığı ve SGK gibi sistem dışı kurumların müdahalelerinin sağlık hizmetlerinin yönetim sürecine darbe vurduğunu belirten Memiş, “Alınan kararlarda sosyal maliyetler, toplum sağlığı üzerinde oluşturacağı zararlar da hesap edilmelidir. İhtiyaç duyduğu ilacı parası nedeniyle almaktan vazgeçen insanlar olabileceği de düşünülmelidir” uyarısında bulundu.
Halkın sağlık kurumlarını kullanım alışkanlıklarındaki yanlışları önlemek amacıyla 2009 yılında, katılım payı uygulaması başlatıldığını hatırlatan Memiş, “Katılım payının sorunları çözdüğüne dair bir veri bulunmamaktadır. Buna rağmen katılım payının alanı genişletilmektedir. Sorunun çözümü için gereken toplumsal bilincin cezai müeyyidelerle sağlanamayacağı görülmelidir. Devlet sosyal ve ekonomik maliyetinden kaçınmayarak, ülke genelinde akılcı ilaç tüketimi eylem planını harekete geçirmelidir” dedi.