Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2003 00:00
YASED Başkanı ve Pfizer İlaçları Genel Müdürü Ahmet Esen, çok uluslu firmaların yatırımlarını fikri mülkiyet haklarının yüksek olduğu ülkelere kaydırdığı uyarısında bulundu. Esen, tüm dünyada ilaç sektöründe araştırma geliştirme çalışmaları için yılda 50 milyar dolar harcandığını, bunun da 35 milyar dolarının klinik araştırma olduğunu belirterek, ‘‘Bunun 350 milyon dolarını getirebilsek yeter’’dedi.TÜRKİYE'ye yabancı sermaye açısından cazip bir hale getirilmesi ve ilaç sektörünün önünün açılabilmesi için ‘‘Fikri Mülkiyet Hakları’’na ihtiyacı olduğuna dikkat çekildi. Yabancı Sermaye Derneği İlaç Komitesi (YASED) Başkanı ve Pfizer İlaçları Genel Müdürü Ahmet Esen, çok uluslu firmaların yatırımlarını fikri mülkiyet haklarının yüksek olduğu ülkelere kaydırdığı uyarısında bulundu. Esen, ‘‘Türkiye'de dünya standartlarında üretim yapan birçok ilaç firması var. Oysa Türkiye'nin toplam ilaç ihracatı 150 milyon dolar. Türkiye'nin fikri ve sınai mülkiyet haklarına ihtiyacı var. Bu, hem Türkiye'ye gelecek yatırımların, hem de ihracatın önünü açacak’’ dedi. Esen, tüm dünyada ilaç sektöründe araştırma geliştirme çalışmaları için yılda 50 milyar dolar harcandığını, bunun da 35 milyar dolarının klinik araştırma olduğunu belirterek, ‘‘Bu rakamın yüzde 1'ini, 350 milyon dolarını Türkiye'ye getirebilsek bile yeter’’ diye konuştu.Uzun yılar yurt dışında Pfizer'in üst düzey yöneticiliğini yaptıktan sonra Türkiye Pfizer'in başına geçen Ahmet Esen ile dünyadaki ve Türkiye'deki ilaç sektörünü konuştuk.İlaç araştırma-geliştirmesine kadar yatırım yapılıyor?- Dünyada ilaç sektöründe 50 milyar dolarlık araştırma ve geliştirme yapılıyor. Yeni molekül bulunması için yılda 15 milyar dolar, bunların klinik araştırmasına 35 milyar dolar harcanıyor. Türkiye'de satılan ilaç miktarı dünyadaki satışın yüzde 1'ini oluşturuyor. Dünyadaki klinik araştırmanın sadece yüzde 1'i Türkiye'de yapılsa 350 milyon dolar gelir. Fikri haklara saygı düzeyimiz ve hukuk yapımız yetersiz kaldığı için bu rakam 10 milyon doları bile bulmuyor. Yeni bir ilacın keşfedilmesinin maliyeti nedir?- Pfizer, araştırma yaparak yeni molekküler keşfediyor, geliştirmeyle bunların deneysel fazlarını tamamlıyor ve gerekli onayları aldıktan sonra tıp dünyasının hizmetine sunuyor. Bugün yeni bir ilacın keşfedilmesi için gereken yatırım aşağı yukarı 880 milyon dolar. Ama bir jenerik Araştırma ve geliştirme şirketlerinin görevi, yeni ilaçları keşfetmek ve insanların daha sağlıklı, daha kaliteli yaşamasını sağlamak. Araştırmacı firmalarla ve jenerik ilaç üretenler arasında sorun var mı?- İlaç sektöründe tedavisi olmayan hastalıklar için molekül araştıran ve geliştiren, sonra da bunu tıp dünyasının lizmetine sunan araştırma-geliştirme şirketleri var. Bir de, ilacı, patent sahibi olan orjinal üründen farklı bir isim altında piyasaya sunan şirketler var. Bu iki şirket de önemli. Biri yeni hastalıkların tedavisi için, diğeri de ilaçların daha yaygın ve daha uzun yıllar toplumun ihtiyacını karşılaması için gerekli. Bu ikisi birarada olmalı. Ancak burada fikri ve sınai mülkiyetler çok önemli.Devletin tasarruf uygulamaları ilaç sektörünü nasıl etkiliyor?- Kişi başına Türkiye'de 40 dolar olan ilaç tüketimi, Yunanistan'da 140 dolar,Avrupa ülkelerinde 400 dolar civarında, Amerika'da 550 dolar. Ancak devlet tasarruf amacıyla ilaç tüketiminde yeni önlemler alıyor. Fikri mülkiyet haklarının henüz uygulanmadığı ortamlarda 'Aynı molekülün en ucuzunu verelim'' derseniz, bu, ilacı yüksek maliyetlerle keşfedip ortaya koyan araştırma şirketlerini sistem dışına atıyor. Yeni ilaçların Türkiye'ye getirilmesini motive etmiyor. Aynı zamanda yüksek kaliteyle yüksek maliyetli üretim yapan ciddi jenerik şirketleri de bundan etkileniyor. Üstelik Türkiye'de 600 kadar ilacın henüz eşdeğerliliği ispatlanamadı. Devlet tasarrauf için ilaç satışında iskonto isteyebilir ama doktor reçetesine müdahale edilmez. En ucuz ilaç, en iyi tedavi değildir. Mühim olan tedavinin ekonomik olmasıdır. Türk ilaç sektörünün ihracatının önü nasıl açılabilir?- Türkiye'nin toplam ilaç ihracatı 150 milyon dolar civarında. Ilaç üretimini dünya standartlarında yapabilen tesislerimiz var. Gerek Türkiye'de faaliyet gösteren arge kökenli sirketler, gerekse yerli jenerik şirketlerinin çoğu bu seviyeyi yakalamış durumda. Türkiye'nin fikri ve sınai mülkiyet haklarına ihtiyacı var. Bu, hem Türkiye'ye gelecek yatırımların, hem de ihracatın önünü açacak. Çok uluslu firmaların üretim yapacağı yerlerle fikri mülkiyet haklarının bağlantısı son derece önemli. Bu tip yatırımlar fikri mülkiyet haklarının yüksek olduğu yerlere kayıyor. Türkiye burada bir fırsat kaçırıyor. PFIZER İlaçları Genel Müdürü Ahmet Esen, 1952 İstanbul doğumlu. 1977'de Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi'nden mezun olduktan sonra, Londra'da Yüksek Kimya Mühendisliği ve Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği'nde BSc yaptı. 1977'de Koç Holding'de yönetici adayı olarak işe başladı. 1979'da Bozkurt Mensucat'da kısım şefi oldu. 1983-1989'da Pfizer Personel ve Dış İlişkiler Koordinatörü, 1989'da Pfizer Finans Direktörü Yardımcısı, 1989-1993'de Pfizer Türkiye Satış Müdürü, 1993-1995'de Pfizer Pakistan Genel Müdürü, 1995-1996'da Pfizer Inc. ABD'de Kuzey Asya, Avustralya, Kanada Bölgeleri Personel Direktörü 1996-1999'da Pfizer Güney Afrika'da Güney ve Orta Afrika Ülkeleri Bölge Direktörü olarak çalıştı. Mayıs 1999'da Pfizer İlaçları Genel Müdürü olarak Türkiye'ye döndü. Esen, ayrıca Yabancı Sermaye Derneği (YASED) İlaç Komitesi Başkanı.Pfizer 89 ülkede üretiyor, 8 ülkede araştırma yapıyorPfizer'in Türkiye'deki arge harcaması ne kadar?- Pfizer, tüm dünyada 2002'de 5.3 milyar dolarlık arge yatırım yaptı. Bu rakam 2003'te 7 milyar doları aşıyor. Ancak Türkiye'deki arge harcamamız 2-3 milyon doları aşamıyor. 2003 ciromuz yaklaşık 200 milyon dolar, ihracatımız da 16 milyon dolar civarında olacak. Pfizer 89 ülkede üretim, 8 yerde araştırma yapıyor. Geliştirip ürettiği ilaçları da 150 ülkede satıyor. 1958'den beri Türkiye'de faaliyet gösteriyoruz. Türkiye'de satılan ilaçların yüzde 90'ının yine Türkiye'de imal ediyoruz. İhracat yaptığımız ülkeler arasında Avrupa, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Afrika ülkeleri var.İş stresini yürüyüşle atıyorİŞ dünyasındaki yoğunluğun stresini, hafta sonlarında yürüyüş yaparak atan Ahmet Esen, tatilde ise ailesiyle birlikte mavi yolculuk ve kayaktan vazgeçmiyor. Esen, TV seyretmeye pek vakit ayıramadığını, ancak ana haber kanallarını, tarih ve belgesel programları takip etmeye çalıştığını söylüyor. Futbol maçlarını ve
Galatasaray'ın maçlarını ise hiç kaçırmadığını belirtiyor. Esen, ayrıca gençlerin gelişimine katkıda bulunmak için de Boğaziçi Üniversitesi'nde master programında gönüllü olarak ders veriyor.Irak pazarı için beklemek gerekIrak pazarına nasıl bakıyorsunuz?- İlaç sektörünün mutlaka yeni pazarlara çok büyük ilgisi var. Irak büyük bir pazar. Ama Irak'ta belli organizasyonların kurulması lazım. İlaç dağıtımı çok önemli bir olay. 1999'da Rusya'ya küçük miktarlı bir ihracat yapmıştık. Ancak dağıtım kanalları tam olarak işlemediği için ilaçların bir depoda 3 yıl bekletildiğini öğrendik. İlaçların süresi çoktan dolmuştu.
Atatürk'ün Liderlik Sırları'nı okuyorAhmet Esen, yoğun çalışma temposundan kendine ayırabildiği zamanlarda da kitap okumayı seviyor. Son olarak liseden sınıf arkadaşı olan Orhan Pamuk'un ‘‘Kar’’ ve çalışma arkadaşı Zeliha Midilli'nin ‘‘Saranda’’ adlı romanlarını okumuş. Bugünlerde elinden düşürmediği iki kitap ise Adnan Nur Baykal'ın ‘‘Yöneticiler İçin Yeni Bir Bakış: Atatürk'ün Liderlik Sırları’’ ile ortaokuldan itibaren tüm okul yıllarında aynı sınıfta okuduğu Cüneyt Ülsever'in ‘‘Hacı’’ romanı... İlaç firmaları neden yeni bir dernek kurdu?Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) neden kuruldu?- Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği, sektörün yüzde 50'sinden fazlasını elinde tutan 19 ilaç firmasından oluşuyor. Türkiye'de araştırma, geliştirmenin artırılması, Türkiye'ye yabancı sermayenin getirilebilmesi, daha fazla Türk insanının hakettiği tedavileri bulabilmesi ve Türkiye'nin Avrupa yolunun açılması amaıyla bu dernek kuruldu. Geçmişte çok büyük faydalar yaptığına inandığımız, saygın jenerik firmalarıyla birlikte aynı çatı altında çalıştığımız İlaç Endüstrisi İşveren Sendikası'ndan ayrılma durumunda kaldık. Çünkü açıkça gördük ki fikri hakların gerçeklesmesinin ertelenmesi, İlaç işverenleri Sendikası'nın resmi görüşü haline geldi. Bunun engellenmesi için o bünyede çok çalıştık, ama gerçekleştiremeyince yeni bir bünyede bunu gerçekleştirmeye karar verdik. Nesrin Nas kırtasiye şirketi kurdu ANAP'ın büyük kongresinde Genel Başkanlığa seçilen İstanbul eski milletvekili Nesrin Nas, bilgisayar ve kırtasiye malzemeleriyle ofis gereçleri ticareti yapmak için şirket kurdu.İstanbul'da kurulan 'Partner Ofis Gereçleri Ticaret ve Sanayi A.Ş.'de Nesrin Nas'ın yanı sıra, Mustafa Kemal Peker, Mehmet Akif Kazmaz, Hakan Zincirkıran ve Ali Gökhan Karaç ortak olarak yer aldı. Şirketin 50 milyar liralık sermayesinde Mustafa Kemal Peker 15, Mehmet Akif Kazmaz, Ali Gökhan Karaç ve Hakan Zincirkıran 10'ar, Nesrin Nas da 5 milyar liralık pay edindi.Nesrin Nas ve Ali Gökhan Karaç dışındaki ortaklar aynı zamanda şirketin yönetim kurulunda görev aldı. Şirketin, bilgisayar, yazıcı, kartuş, toner ve kırtasiye malzemelerinin alım, satımı, ithalat ve ihracatını yapacağı belirtildi. Şirketin, bu konularda ve telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların bayiliklerini alacağı bildirildi.Nesrin Nas, geçen dönem parlamentoda ANAP İstanbul Milletvekili olarak görev yapmıştı. Geçen dönemde Genel Başkan Mesut Yılmaz'a en yakın isimler arasında bulunan ve danışmanlığını da yapan Nas, ANAP'ın 3 Kasım
seçim yenilgisiyle birlikte parlamento dışında kalmıştı. Mesut Yılmaz'ın ayrılmasıyla Ali Talip Özdemir genel başkanlığa getirilirken Nesrin Nas da kongrede en çok oyu alarak MKYK üyeliğine seçilmiş ancak daha sonra Özdemir'le anlaşmazlığa düştüğü gerekçesiyle genel başkanvekilliği görevi ile MKYK üyeliğinden istifa etmişti. Nas ANAP kongresinde Cumartesi günü büyük farkla partinin yeni Genel Başkanı seçildi.İhracatın koşan atını mahmuzlayalım DEVLET Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye'nin İhracatta önemli bir şans yakaladığını ve böyle bir şansın her ülkeye gelmeyeceğini belirterek, 'İhracatçının koşan atını mahmuzlamak gerektiğini' kaydetti. Tüzmen, Türk Lirasının değer kazanması nedeniyle İhracatta 3-3.5 milyon dolar civarında kayıp yaşandığını belirterek Türkiye'nin İhracatta önemli bir şans yakaladığını ve böyle bir şansın her ülkeye gelmeyeceğini söyledi. Tüzmen, 'Koşan atı mahmuzlamak gerekir. Koşan atın başı çekilmez. İhracat şu anda koşuyor. İhracatın koşan atını mahmuzlamamız gerikiyor' dedi. İhracatçının çalışma azminin azaltılmasına ve küstürülmesine kimsenin hakkı bulunmadığını belirten Tüzmen, 'Çünkü İhracat daima Türkiye'nin morali olmuştur. En kötü yönetildiği dönemlerde bile kaldı ki böylesine bir istikrarlı bir dönemi yaşadığımız günlerde bence İhracatçının koşan atını mahmuzlamız gerekir' diye konuştu.
button