İklim yatırımına 23 trilyon $

6-17 Kasım 2017 tarihlerinde Bonn’da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği 23. Taraflar Konferansı’na (COP23) sayılı günler kaldı. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, önceki gün Suudi Arabistan’da gerçekleşen bir ekonomi konferansında “Eğer iklim değişikliği ile ilgili kritik kararları doğru alamazsak, 50 yıl içerisinde kızaracak, kavrulacak, ızgara olacağız” sözleri ile sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekti. “Eğer iklim değişikliği ve eşitsizliği doğru kavrayıp çözemezsek, dünyanın başı 50 yıl içerisinde büyük belaya girecek” diyen Lagarde, “Karanlık bir geleceğe doğru gideriz” uyarısında bulundu. Aslında iklim değişikliği ile mücadele, ekonomik olarak bakıldığında pek çok sektörde yatırım fırsatı da sunuyor. Örneğin, Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen hedefleri karşılamak için gelişen piyasalarda 2030 yılına kadar 23 trilyon dolarlık iklim dostu yatırım fırsatı olduğu belirtiliyor. Rapora göre, Türkiye’de ise 2016-2030 yıllarında 270 milyar dolarlık iklim dostu yatırım fırsatı var.

Her ne kadar devletler, Paris 2015’de küresel ısı artışını kısıtlama sözü verse de, ortak uluslararası tutumun eyleme dönüşmesi yavaş oluyor. ABD, Paris Anlaşması’ndan çekileceğini duyurdu bile. Ancak diğer yandan iklim ile ilgili alanlarda yatırım yapmak giderek cazip hale geliyor. IFC’nin raporunda şirketlerin yıllarca kârlı olmayacağı düşüncesiyle “yeşil olma” fikrine direndiği kaydedilerek, “Yenilenebilir enerji gibi iklim dostu teknolojilerin maliyetinde yaşanan düşüş ve sera gazlarının serbest bırakılması için firmaları ücretlendiren karbon fiyatlaması gibi akıllı politikaların yükselişi bu argümanı çürütüyor” deniliyor. Morgan Stanley, sürdürülebilirliğe yatırım yapmanın, benzer geleneksel yatırımların performansını çoğunlukla aştığını
bildiriyor.

YENİ KAPASİTENİN ÜÇTE İKİSİ YENİLENEBİLİR
ULUSLARARASI Enerji Ajansı’nın (IEA) yayınladığı rapor, 2016’da yeni net elektrik kapasitesinin neredeyse üçte ikisinin başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteriyor. IEA İcra Direktörü Fatih Birol, geçen yıl dünyada kurulan bütün yeni santrallerin yüzde 50’sinden fazlasının güneş enerjisi alanında kurulduğunu belirterek, geriye kalan kısmı kömür, doğalgaz, elektrik ve rüzgar gibi kaynakların oluşturduğunu söyledi. Çin, geçen yıl geri kalan tüm G20 ülkelerinin toplamından daha fazla güneş paneli kurdu. Norveç, neredeyse yüzde 100 oranında yenilenebilir enerji kullanıyor. Filipinler, Kenya, Fiji ve gelişmekte olan daha birçok ülke, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye olabildiğince hızlı geçmek ve en geç 2050’ye kadar bu süreci tamamlamak konusundaki niyetlerini belirtti.

10 ŞİRKETTEN 9’UNUN PLANI VAR
KARBON Saydamlık Projesi’nin (CDP) yeni bir araştırmasına göre, dünyanın en büyük 10 şirketinin yaklaşık dokuzunun karbon salımını azaltma planı var, ancak bunların sadece beşte biri bunu 2030 ve sonrası için yapıyor. Paris Anlaşması’nın şirketler için bağlayıcılığı bulunmuyor. Diğer yandan çiftçiler daha üretken, iklim-dirençli tarım uygulamalarına yatırım yapıyor ve yeşil bina pazarı ise son on yılda her üç yılda iki katına çıktı.

KÜRESEL ISINMA ŞEHİRLERİ NASIL ETKİLEYECEK?
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler tarafından düzenlenen “Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu”nun 5.’sinde “mevcut şehircilik uygulamaları ve yaşam alışkanlıklarının değiştirilmemesi halinde son yüzyılda 1 derece ısınmış olan yerkürenin 2050’ye gelindiğinde 6 derece ısınmış olacağına” dikkat çekildi. İstanbul gibi yoğun nüfusa sahip ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen metropolleri önümüzdeki 30 yılda nelerin beklediği tartışılan sempozyumda, Hürriyet Gazetesi Bilinçli Ekonomi Sayfası olarak biz de yer aldık. “Geleceğin Şehirleri” konulu oturumda, sürdürülebilirlik ve medya ilişkisini irdeledik.