Güncelleme Tarihi:
GEÇTİĞİMİZ iki hafta boyunca iklim değişikliği tartışmaları Bonn’da düzenlenen 23. Taraflar Konferansı (COP 23) kapsamında devam etti. COP23 mütevazı başarılarla tamamladı ve Paris Anlaşması’nın uygulanmasının kurallarını içerecek olan “kural kitabı” konusunda önemli gelişmeler sağlandı; ancak en çetrefilli kararlar 2018’e kaldı. 197 ülkenin katıldığı İklim Zirvesi’nde ülkeler, kitabı 2018’de bitirme konusunda anlaştılar ve özellikle kitabın yazımı konusunda nasıl ilerleneceğine dair adımlar atıldı. Her bir ülkenin sera gazı emisyonlarını raporlama ve izleme gibi amaçlar taşıyan kural kitabının gelecek yılın aralık ayında son halini alması planlanıyor. Ülkeler aynı zamanda Anlaşma’nın uygulanmaya başlayacağı tarih olan 2020’de önce de iklim değişikliği konusunda somut adımlar atmaya karar verdi.
BM İklim Değişikliği Konferansı, uluslararası çevre örgütlerini kısmen memnun etti. Konferans kapsamındaki çetin müzakerelerde taraflar, Paris Anlaşması’nın nasıl uygulanacağını belirleyecek olan “kural kitabının” yazılması için kapalı kapılar ardında görüşmeler gerçekleştirdi. Ancak 2015 Paris İklim Anlaşması ile ilgili teknik detaylar ve henüz yanıtı kesin olmayan bazı sorular, gelecek yıl Polonya’da yapılacak iklim konferansına kaldı. Bonn’daki iklim zirvesine kömür ve kömürden elde edilen enerjiden vazgeçme hedefi damgasını vurdu. 23 ülke Bonn’da kömür enerjisinin tüm dünyada terk edilmesi için beraber hareket edeceklerini açıkladı. Greenpeace Akdeniz Sürdürülebilir Yatırımlar Danışmanı İbrahim Çiftçi, Paris Anlaşması’nın dışında sadece 1 ülke kaldığını söyleyerek, “Suriye’nin de geçtiğimiz hafta Paris Anlaşması’nı imzalamasının ardından anlaşmanın dışında sadece 1 ülke kaldı; anlaşmayı imzalayıp daha sonra çekilen ABD. Anlaşmayı imzalayıp taraf olmayan ülkelerin sayısı ise 28. Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 28 ülkenin toplam karbon emisyonu içerisindeki payları yüzde 12.14 iken, Amerika’nın çekilmesiyle taraf olmayan ülkelerin toplam emisyondaki payı yüzde 30.03’e yükseldi” dedi.
TÜRKİYE’NİN DURUMU
Bonn’da, Türkiye’nin anlaşmadaki durumu da önemli tartışma konularından biriydi. Paris Anlaşması’na göre, ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçişine destek için kurulan BM’nin Yeşil İklim Fonu’ndan (GCF), teknoloji transferinden ve kapasite geliştirme desteklerinden gelişmiş ülkeler faydalanamıyor. Türkiye de Paris Anlaşması’na temel oluşturan 1992 tarihli BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) göre gelişmiş kategorisinde bulunduğu için bu desteklerden yararlanamıyor. Ancak, Türkiye, gelişmekte olan bir ülke olduğu ve bu desteklerden yararlanması gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin gelişmiş ülke kategorisinde olmasına rağmen, bir de özel koşulları olduğunu ifade eden uluslararası bir karar da bulunuyor. Türkiye’nin diğer bir endişesi de GCF’in dâhil olduğu birden fazla finans kurumu (kamu ve özel) tarafından sağlanan ortak iklim finansman programlarından da yararlanmasının, GCF fonu kuralları yüzünden engelleniyor olması. Türkiye bu yüzden anlaşmayı onaylamıyor. Türkiye bu iklim zirvesinde önemli yoğun müzakereler etse de, konu hakkında henüz somut bir karar çıkmadı. Ancak, geçmiş yıllara göre daha etkin yürütülen görüşmeler ve ilerlemeler, önümüzdeki yıl yapılacak müzakereler için umut verdi. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine kıyasla 2 derecenin altında tutulmasını; böylece kuraklık, sel, sıcaklık dalgası ve yükselen deniz seviyelerinin sınırlandırılmasını öngörüyor.