Güncelleme Tarihi:
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Enflasyonla mücadelede önce ekim ayı rakamlarıyla birlikte, sonra kasım ve aralıktaki rakamlarla aşağı yönlü trendi sürdürerek, bu mücadelenin meyvelerini tüm ekonomimizde hep beraber toplayacağız” dedi. Bakan Albayrak, “Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi”nin açılışındaki konuşmasında, organizasyon için yeni havalimanının seçilmesinin önemine işaret etti. Ay sonu itibarıyla yeni havalimanı projesinin ilk fazının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılacağını anımsatan Albayrak, projenin 2023 Türkiye’sinin en net habercilerinden biri olacağını söyledi. Albayrak, salı günü başlatılan Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı’nın tüm STK, iş insanları, birlik ve özel sektöre yapılan çağrılar sonrası, tamamen gönüllülük esasına dayalı başlatılan desteklerin adeta seferberliğe dönüştüğünü belirterek ülkenin önde gelen marka ve perakende zincirlerinden mahalle bakkallarına, pazarcılara kadar herkesin omuz omuza verdiğini belirtti. Albayrak, “Hafta sonundan itibaren mücadelenin logosunun bulunduğu afişlerin birçok mağaza ve dükkanlarda yer aldığını gördük. Herkese teşekkür ediyorum. Yapısal adımlarla desteklemeye başladığımız bu sürecin sonunda enflasyon ve faiz denen iki prangadan ekonomimizi adım adım kurtardığımızı hep birlikte göreceğiz” dedi.
HAL YASASI GELİYOR
Sebze ve meyve fiyatlarındaki manipülasyonu ve suni süreçleri azaltacak Hal Yasası’nın çok yakın süreçte TBMM’ye geleceğini anlatan Albayrak, “Artık komisyonculuk tarihe karışacak. Satışta rekabet üst düzeye çıkacak ve yeni haller, yeni satış alanları, üretici ve üretici örgütlerinin satış imkanlarının artırılması sağlanacak. Soğuk hava depolarıyla lojistikteki kayıpların da önüne geçilecek. Çünkü Türkiye’de bu ekosistemin kurulması sadece enflasyon açısından değil aynı zamanda gıda ürünlerine çok daha makul fiyatlarla erişilmesi açısından da önemli” diye konuştu. Albayrak, bu yasal düzenlemenin yanında belki dünyada örneği olmayacak bir modeli çalıştıklarını belirterek, şöyle konuştu: “Tarladan çatala kadar çok güçlü bir ekosistem oluşturularak, çok profesyonel ve yetkin bir alt yapı oluşturularak hem ürün kalitesi, hem maliyeti, hem zamanlaması, hem de israfı noktasında çok kritik bir ekosistem oluşturacağız. Sadece tarımda değil tüm alanlarda sağlanacak güçlü koordinasyonla üretici fiyatlarındaki artışa neden olan süreçlere karşı aksiyon adımları güçlü bir şekilde atılacak. Tüm üretim ve girdi maliyetlerini düşürmek için reel sektöre destek veremeye devam edeceğiz.”
REKOR BEKLENTİSİ
Son açıklanan verilere işaret eden Albayrak, “Geçen gün Ticaret Bakanı’mızla ekim rakamlarını konuştuk. Ekim, çok güçlü başlamış, farklı bir rekoru görme ihtimalimiz çok yüksek dedi ki ekimin bu minvalde çıkması yıl sonu hedeflerimiz açısından çok önemli bir noktayı ortaya koyacak” dedi. Türkiye ekonomisinin cari açığı kalıcı olarak bitirecek projelere yöneldiğini anlatan Albayrak, sanayide kullanılan ithal ara girdilerin yerlileşmesini sağlamaya odaklandıklarını söyledi. Albayrak, ekonomide şehir efsanelerinin birer birer yıkıldığını ifade ederek, “Türkiye olarak biz ithalata dayalı ihracat yapıyoruz. Bizim ithalatımızı dizginlememiz mümkün değil” şeklindeki önyargının da tarihe karışmaya başladığını söyledi. Albayrak, “Son 3-5 aylık dengelenme nerede yaşanıyor? İthalata dayalı cari harcamalardaki düşüşte yaşanıyor. Gereksiz, yerli ikamesi olan, lüks tüketim veya gereksiz tüketime dayalı ithalatı, köpüğü aldıkça, ihracat-ithalat dengesindeki makas daralıyor” dedi. Türkiye’nin turizm ve yurtdışı müteahhitlik işleri ile ciddi bir döviz girdisine sahip olduğunu belirten Albayrak, Türkiye’nin cari fazla verme dönemine girmesinin mümkün olduğunu kaydetti.
İTALYA’YI ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ
BAKAN Albayrak, ekim ayına gelindiğinde atılan adımlar sayesinde süreçlerin teker teker geride bırakıldığını kaydederek, “Dün Türkiye’nin bu süreçten nasıl çıkacağını, çıkabileceğini tribünden izleyenler, gülerek özellikle, bugün İtalya’nın Avrupa için oluşturduğu riskten nasıl kurtulacaklarını kara kara düşünerek konuşuyorlar. Şu anda gündem o bölgede ve dünyada” diye konuştu. Bu durumun, Türkiye için felaket tellallığı yapanların aslında bölgelerinde, dünyada, farklı ülkelerde karşı karşıya kalabileceği daha büyük sorunları ortaya koyduğunu dile getiren Albayrak, şunları söyledi: “İhracat kalemi olarak dünyaya en fazla çeşitte ürün ihraç eden İtalya’nın durumunun AB ile İtalya arasında ne kadar derin tartışmalara, sorunlara sebep olduğunu, AB ile Amerikan ekonomisi arasında ne tür sorunlara sebep olduğunu endişeyle yakından takip ediyoruz. Dünyanın birinci gündemi ekonomi ve ekonomide de kendi çıkarları her ülkenin birinci önceliğidir. Herkes dünyanın çok ciddi kırılmalar yaşadığı bu dönemde kendi çıkarlarını korumak için kendisine özgü modelleri devreye sokuyor.”
YATIRIMCININ GÜVENİ GÜÇLENEREK ARTIYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Enflasyonla Mücadele Programı’nın hemen ardından Endonezya’da G-20, IMF ve Dünya Bankası toplantılarına katılmak için yola çıktıklarını anımsattı. Albayrak, çok sayıda küresel yatırım fonu ve banka yöneticileriyle birebir toplantılar yaptıklarını aktararak, “Büyük geniş katılımlı toplantılarda yeni ekonomi programımıza ilişkin detayları birebir sunduk, anlattık, ifade ettik” şeklinde konuştu. Albayrak, şöyle konuştu: “Yatırımcıların, küresel oyuncuların ülkemize olan güveni her geçen gün güçlenerek artmaya devam ediyor. Şunu tüm dünya çok net şekilde görüyor; Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tüm spekülatif ataklarla herhangi bir ülke karşı karşıya kalsaydı çok büyük bir krizin ortasına düşerdi. Ama atılan adımlar ve tüm bu spekülatif ataklara karşı hayata geçirilen aksiyon planları ve süreçleri doğru teşhis eden ayakları yere basan rasyonel bir orta vadeli program, Yeni Ekonomik Program’la (YEP) birlikte Türkiye, her bir paydaşın güvenini kazanacak bir süreci başarıyla orta koydu.”
MADEN İHALELERİNE AR-GE VE FABRİKA ŞARTI
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin, madenleri yüksek teknolojili ürünlere dönüştürmek için yerli üretim, Ar-Ge ve inovasyon odaklı yeni bir dönüşüm başlattığını belirterek, “Madenin işlenmesi için gerekli tüm teknoloji, altyapı ve yatırımlar artık burada yapılacak. Maden sahalarımızı yarı mamul ve nihai ürün üretebilecek fabrikaların kurulması şartıyla ihale etmeye başlıyoruz. Fabrika kurulumu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçiyoruz” dedi. Dönmez, Türkiye 2023 Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, iki yılda yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrikteki payının yüzde 50’nin üzerine çıktığını söyledi. Dönmez, şöyle devam etti: “Yakında rüzgar enerjisinde de yerli üretim yapan bir fabrikanın temelini atacağız. Ayrıca, madenlerde de yerli üretim, Ar-Ge ve inovasyon odaklı bir süreç başlattık. Biz madenlerimizi ham madde olarak ihraç ediyorduk. Teknoloji eksikliğinden dolayı bu ham maddeyi işleyerek katma değeri daha yüksek ürünlere dönüştüremiyorduk. Madenin işlenmesi için gerekli tüm teknoloji, altyapı ve yatırımlar artık burada yapılacak. Maden sahalarımızı yarı mamul ve nihai ürün üretebilecek fabrikaların kurulması şartıyla ihale etmeye başlıyoruz. Fabrika kurulumu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçiyoruz. Bunun ilk adımını Çinlilerle birlikte bu yıl Bandırma’da faaliyete geçecek bor karbür tesisi kurulmasıyla atacağız. Savunma sanayimiz açısından son derece önemli olan yüksek teknoloji ürün üretimine geçmiş olacağız. Artık ham maddeyi bire satıp dışarıdan 100-200 katına alma dönemini geride bırakıyoruz. Yerli ve milli üretim Ar-Ge’den geçiyor. Biz de ‘Türk Malı’ logosuyla bu imzayı atmak istiyoruz.”
2023’E KADAR ULAŞIMA TALEP 1 KAT ARTACAK
ULAŞTIRMA ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Türkiye’yi yüksek hızlı trene sahip dünyanın 8’inci ülkesi yaptıklarını belirterek, yapılan çalışmalarda ulaşıma olan talebin 2023 yılına kadar en az bir kat daha artacağının, 2050 yılına kadar ise 4 kat büyüyeceğinin öngörüldüğünü söyledi.
Turhan, "Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi"nin açılışındaki konuşmasında, ulaşım ve iletişimin, bir toplumun hayat damarları olduğunu söyledi. 2023 hedefini tayin ederken, bu hususu odak noktasına aldıklarını dile getiren Turhan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çünkü ulaşımda, taşımacılıkta, iletişimde bir aksama olduğunda ekonomi adeta kilitleniyor. Alt yapınız sağlam olmadıktan sonra yeterince sağlıklı yaşayamadığınız gibi üretim de yapmak mümkün değil. Ulaşımda, taşımacılıkta, lojistikte sorun varsa ürettiğinizi satamıyor, pazarlayamıyorsanız, dünyayla entegre olamıyorsunuz. İletişimde sorun var ise konuşamazsınız, kavuşamazsınız, dünyayı takip edemezsiniz. Biz, 16 yılda ulaşım, altyapı, taşımacılık ve iletişim için 500 milyar liranın üzerinde harcama yaptık. Yılda ortalama 1500 kilometreye yakın bölünmüş yol yaparak Türkiye'nin bölünmüş yol ağını 26 bin 200 kilometreye taşıdık.”