Güncelleme Tarihi:
DOKTORA tezini anonim şirketlerin iflası üzerine hazırlayan Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atalay ve, bugüne değin bir dizi şirket için iflas erteleme veya konkordato başvuruları yapan Av. Necdet Budak, bu alandaki gelişmeleri Hürriyet Dünyasına değerlendirdi.
Geçen 15 Mart’tan itibaren yürürlükten kalkan iflas erteleme mekanizmanın çok yaygın bir biçimde suiistimal edildiğini kaydeden Prof. Dr. Atalay, bir takım düzenlemeler yapılan konkordato için ise “Eski bir takım alışkanlıkların sürdüğünü görüyoruz” dedi.
YÜZDE 15’İ KURTULDU
Prof. Dr. Atalay, istatistiklere göre, iflas erteleme başvuran şirketlerden yüzde 15’inin kurtarılabildiğine işaret ederek, “İflas erteleme 15 yıl boyunca sonuna kadar kullanıldı. Kötüye de kullanıldı çokça. Kötüye dair kullanım göz ardı edildi. Kuşkusuz, layık olan hak eden şirketler vardı. İflas ertelemeden hakkı ile çıkan, erke çıkan firmalar da vardı” dedi.
KANUN KÖKTEN DEĞİŞMELİ
Var olan konkordato hükümlerinde bir takım düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Atalay, “Değişmeyen kanunlar arasında bir tek, 1881 İsviçre icra iflas kanunundan alınma İcra İflas Kanunu kaldı” diyerek bu alanda da kapsamlı bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini vurguladı.
LONDRA’DAN ESİNLENİLDİ
2002 yılında yürürlüğe giren ve 2 yıl süresi bulunan İstanbul Yaklaşımı’nın, Londra Yaklaşımından esinlendiğini hatırlatan Prof. Dr. Atalay “Şirketleri yaşatmak için düşünüldü İngiltere’de. İngiltere Merkez Bankası liderliğinde yürütüldü. Ve bu programa başvuran şirketler şuan yollarına devam ediyor” dedi.
RADİKAL TALEPLER İÇERİYOR
Prof. Dr. Atalay, 15 Ağustos’ta yürürlüğe giren Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması’nın gönüllülük esasına dayandığını kaydetti. Prof. Dr. Atalay, “Bankalara, 50 milyon ve üzerinde borçlu olan firmalar başvurabilir. En çok alacaklı olan banka, lider banka olacak. Bu bankanın sekretaryasında yürüyecek süreç. Çerçeve anlaşmasında, borçlu için öngörülen hükümler oldukça önemli; radikal bir takım talepler var. Firmanın yönetimine müdahale, ortaklık yapısını değiştirme talebi, sermaye artırımı, şirkete ait tüm belgeleri inceleyebilme imkânı bankalara geçiyor. Bu talepler karşılanırsa bu anlaşma imzalanır. Bu anlaşmaya başvuran şirkete, ek işletme sermaye kredisi de vermek mümkün. Ancak konkordatoda bu mümkün değil.”
Av. Necdet Budak (Solda), Prof. Dr. Oğuz Atalay
KORUYUCU MEKANİZMA İHTİYACI
Prof. Dr. Atalay, yargısal bir bağlayıcılığının, programın en temek eksikliği olduğu görüşünde… Borçlu şirket bankalar ile anlaşsa bile, başka bir alacaklının şirkete yönelik takibe geçmesinin önünde herhangi bir engel yok. Bunun için kanuni değişikliğe ihtiyaç var. Böylece, borçlu taraf da daha rahat olur. Prof. Dr. Atalay, program için yaptığı değerlendirmede ayrıca “Eksiği şu: Her derde derman değil. Koruyucu bir mekanizmaya ihtiyaç var” değerlendirmesine bulundu”
PATRONU KURTARMA OLARAK BAKILMAMALI
“Bir işletmeyi kurtarmak aslında patronu kurtarmak değil” diyen Prof. Dr. Atalay “Bu şirketin çalışanları var, çalıştığı firmalar var, yine bu firmanın dağıtım ağını söz konusu…Şirket kurtarma patron kurtarma olarak bakılmamalı. Şirketin iflas etmesi aslına hiç kimsenin işine gelmiyor. Özellikle yöresel büyük ağırlığı olan firmalarını kurtarılması gerekir “dedi.
ZORA DÜŞENE HEMEN SALDIRIYORLAR
Konkordatoya yoğun bir talep olduğunu kaydeden Av. Necdet Budak ise “Küçük ve orta ölçekli çok firma var. Kur krizinden sonra hazırlık içinde olan firmaların olduğunu biliyorum” dedi. “Bir borçlu ödeme aczini ilan ettiğinde hemen saldırıyor” diyen Av. Budak, iyileşme imkânı olan ancak sıkıntıya düşen firmaların ayağa kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması taslağı neler içeriyor:
*Program gönüllülük esasına dayalı
*Programdan yararlanabilecek borçluların, taraf bankalara 50 milyondan fazla borcu olmalı
*Program, yargısal bir müracaat ve denetim içermiyor
*Borçlu şirket ile anlaşmayan alacaklıların icra takiplerini engelleyecek bir süreç yok
*Bu anlaşma kapsamına alınacak şirketlerin konkordato talep etmemiş olmaları gerekir
*Bu programın uygulama süresi 2 yıldır
*Bankalar, borçlu şirketten, sermaye artırımı, yönetim değişikliği, halka açılma, iştirak ve varlık satışı, ortaklık yapısının değiştirilmesi, şirket hisseleri üzerinde alacaklı bankalar lehine rehin tesis edebilecek.