Hükümete rağmen hangi Türk Saab'ı almaya cesaret edebilir

Güncelleme Tarihi:

Hükümete rağmen hangi Türk Saabı almaya cesaret edebilir
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2011 11:20

Yerli otomobil üretimi, son dönemde İsveçli batık Saab’la yeni bir boyut kazandı.

Haberin Devamı

İsveçliler, iflas başvurusu yapan markalarını birilerine satmak için büyük uğraş verirken, Çinliler olmayınca son olarak oltayı Türkiye'ye attılar. Attılar diyorum çünkü Türkiye'nin son dönemde yerli oto üretme arzusunun farkındalar. Bu sayede belki Türk bir şirkete zor durumdaki markalarını satıp, bu sayede çalışanlarının korunabileceğini düşünüyorlar.

Bakan Ergün'den Saab açıklaması

Ama tabi kimse şunu açıklamıyor; "Saab'ı alacak şirket borçlar dahil yeniden üretime geçebilmek için yaklaşık 1.5 milyar doları gözden çıkarmalı. Hem de 'isim' hakkını alamama riski de var."

Kim kime talip oldu

Dün bu konuyla ilgili enteresan bir gelişme yaşandı. Önce bir haber ajansı İsveç basınına dayandırarak 'Türkiye, Saab'a talip oldu' haberini yayınladı. Ne yazık ki bu haber bugün bazı gazetelere manşet bile oldu.

Haberin Devamı

Saab'la bundan bir kaç ay önce Brightwell Holding'in sahibi fütürist Alphan Manas'ın ilgilendiğini bildiğim için hemen onu aradım; "Bir Türk şirketi Saab'la ilgilense, ben duyardım. Ortaklarını tanıyorum ve çok fazla temas halinde olduk. Haber bana göre balon" cevabını verdi.

Bilgiler Ankara'ya gitmiş

Zaten bir kaç saat sonra işin gerçek yüzü ortaya çıktı.

/images/100/0x0/55eb1da0f018fbb8f8ac2423

Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Türk şirketlerin Saab'la değil, Saab'ın Türk şirketlerle ilgilendiği ortaya çıktı. Elçilikten alınan bilgiye göre, Saab'ın CEO'su Victor Müller'in Stockholm Büyükelçiliği'nden randevu alarak Saab ile ilgili bilgi verip, şirketi tanıtmış. Saab ile ilgili verilen bilgiler daha sonra Büyükelçilik tarafından Ankara'ya gönderilmiş. Yani olay bundan ibaretken, bu işi 'Türk şirketlerin Saab'a ilgisi' şeklinde vermek biraz komik geliyor.

Ali Babacan'ın yorumu net

İşin bana göre en can alıcı noktası ise Türk hükümetinin Saab'ın alınmasına karşıyken, hangi Türk şirketin buna cesaret edeceğinde. Çünkü bundan bir ay önce hem Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hem de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Saab'la ilgili çok net konuşmuştu.

Haberin Devamı

GM, Saab'ı krizde 74 milyon dolara satmıştı

İSVEÇLİ Saab, 2009 yılı sonunda General Motors (GM) tarafından uzun uğraşlar sonunda Hollandalı Skyper firmasına 74 milyon dolar nakit, 326 milyon değerinde imtiyazlı GM hissesi karşılığında satılmıştı. Saab'ı alan şirketin ismi daha sonra Swedish Automobile olarak değişmiş, şirket bünyesindeki Skyper firmasını elinden çıkartmıştı. Ancak kısa süre sonra bu şirket köklü markayı ayağa kaldıramayınca Çinli Zhejiang Youngman Lotus bu markayla ilgilenmeye başladı. Ne var ki GM'nin bazı teknolojileri Saab'ın yeni sahibine kullandırmayacağını açıklaması Çinli şirketin elini çekmesine neden oldu.

Uzmanlar, teknolojisiyle dikkat çekse de Saab'ın Türkiye tarafından satın alınmasının üzerindeki mali yükümlülüklerin fazlalığı nedeniyle doğru bir girişim olmayacağı konusunda uyarıyor. Yıllık ortalama 100 binlik üretim kapasitesi bulunan Saab'da bantların yeniden harekete geçmesi için 950 milyon dolar gerektiği belirtilirken çalışanlara ait sosyal haklar da markaya talip olanlar için önemli bir kriter oluyor. Yani toplamda 1.5 milyar dolarlık bir yatırım sözkonusu.

Haberin Devamı

Babacan şu açıklamayı yapmıştı:

"Saab gibi eski ve yerleşik bir marka hem ucuz hem de tanıtımı kolay olacaktır ancak bir çok zorluğu da beraberinde getirecektir. Böyle eski bir marka satın almak görünen aynı zamanda göremeyeceğiniz süpriz riskleri, sorumlulukları, sorun ve taahütleri beraberinde getirebilir. Yani sendikal sorunları, o ülkenin yasal problemleri karşınıza gelebilir. Bunlar yaşanıyor ve büyük sıkıntıları beraberinde getiriyor. O nedenle belki biraz pahalı olabilir ama herseye yeniden ve sıfırdan başlamanın en doğrusu olduğunu düşünüyoruz. Biz bir Türk markası yaratmak istiyoruz. Yoksa dünyada Saab gibi bir çok marka var."

Nihat Ergün dalga geçti

Haberin Devamı

Bu açıklamanın ardından Nihat Ergün'den de ilginç bir yorum gelmişti:

"Bu marka dünyada tutmuş bir marka değil ki, ne tutmuş, yani Saab'ın dünyadaki potansiyeli nedir? Türkiye'de kaç tane Saab görüyorsunuz? Gördünüz mü? Yani bin tane var mı Türkiye'de Saab marka otomobil? Dolayısıyla, İsveç'te markalaşmasını, dünya çapında markalaşmasını oluşturamamış bir markanın satın alınmasının bize çok büyük bir katkısı olacağını ben şahsen düşünmüyorum yani."

Allah Saab'ına bağışlasın

Şimdi hükümet bu açıklamaları yaptıktan sonra 'Ben Saab'ı alıyorum' demek biraz tuhaf olmaz mı? Çünkü, 'İsveçli markaya 1.5 milyar dolar vereceğine yerli otoyu üretsene' demezler mi?

Haberin Devamı

Kıssadan hisse, Saab geyikleri böyle sürer gider. Benim bu konuda aklımda tek kalacak söz 'Allah Saab'ına bağışlasın' olacaktır.

 İÇ YAZIŞMAYI ELE GEÇİRDİK... TÜRK GRUBA TAVSİYELER NELER?

SAAB'ı 2008 yılı sonunda almak için girişimde bulunan ama daha sonra vazgeçen İsveçli spor otomobil üreticisi Koenigsegg'in kurucusu ve sahibi Christian von Koenigsegg'in iç yazışmasını ele geçirdik. Koenigsegg, Saab'la ilgilenen bir Türk gruba iflas başvurusu öncesinde çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Her türlü işbirliğine de açık olduğunu kaydeden Koenigsegg Saab'la ilgili şu analizi yapıyor:

Sayın ......

Şirket ile ilişkisi bulunan çok sayıda çalışan, uzman, avukat ve muhasebeciyle altı aydan daha fazla geçirdiğimiz zaman sürecinde şirketle ilgili önemli oranda bilgi sağladık. Çekilmeden önce, Swan'ın, SAAB ve GM ile görüştüğümüz 80 anlaşmada (kontrakt) çoğunluk hakkını kullandığını anladım. Eğer özellikle merak ettiğin bir şey ya da endişen varsa, sana nasıl yardım edeceğimize bakabiliriz.

Şu andaki durumla ilgili değerlendirmelerim ise şöyle: "Benim tahminim, Victor Muller, Swan ve ortakları SAAB'a yaklaşık 80 milyon Euro'luk bir yatırım yaptı. Tabi, yüzde 100 emin olamam ama bu civarda bir miktar olduğunu düşünüyorum. Sanırım, Çinliler satın alma için ilk etapta onlara 35 milyon Euro teklif yaptı. Victor bu teklifi reddetti, daha sonra Swan'a 100 milyon Euro önerdiler bu kabul edildi. Ancak, GM bu süreci durdurdu. Bu durumda, senden istenen 250 milyon Euro yüksek görünüyor.

Şirketin, çok büyük bir değişiklik yapılmadan mevcut iş planını modifiye etmesi için tedarikçi, EIB ve diğer bazı ortaklara olan borçlar dışında 500 ila 700 milyon Euro arasında bir kaynağa ihtiyacı var. Sürece dahil olan tarafların miktarın bunun daha da altında olacağı yönünde görüşü olduğuna eminim ancak benim fikrim bu yönde değil.

SAAB'ın, yeni 9-3 modeli GM'den parça almadan ya da çok az miktarda parça kullanarak geliştirilirse gelecekte GM olmadan varlığını sürdürebilme potansiyeli var. Ancak bu bir taraftan da, mevcut Gen 9-5 ya da 9-4X modellerinin artık olmayacağı ve önümüdeki 1.5 ya da 2 yıllık sürede araç üretilememesi anlamına da geliyor. Phoenix olarak da adlandırılan platform ben ve Bard tarafından, GM olan bağlılığın azaltılması için başlatılmıştı. Bunun hala SAAB için en doğru strateji olduğunu düşünüyorum.

Mevcut 9-3 modeli gerçekten artık yaşlanıyor ama buna rağmen yakın zamanda sunulan 9-5 modelinden daha fazla ilgi görüyor. 9-5 zor üretilmesine rağmen yarı ömür süresinin uzatılması ve şu ankinden daha büyük bir dizel motora ihtiyaç duyuyor. 9-4X'in ise dizel motor olmadan Avrupa'da satışı zor. Bu nedenle de GM'in dizel motora uygunluğu sağlamadan bu modelde üretimi düşünmüyoruz. GM de bununla çok ilgilenmiyor.

SATIŞ AĞI KÖTÜ

Diğer taraftan SAAB'ın satış ağı da iyi durumda değil ve bence bu konuda da yeni bir başlangıç gerekiyor.

Satış ağının durumu göz önünde bulundurulduğunda, 9-3'ün eski olması ve 9-5'in yenilenmeye ihtiyaç duyması nedeniyle bence en iyisi bu iki modelin üretimi durdurmak ve GM olmadan yeni 9-3'e odaklanmak. Bu gereken odaklanma ve bağımsızlığı sağlayacağı gibi büyük ihtimalle önemli oranda tasarrufta sağlayacaktır. Ama yinede gelecek bir kaç yıl içinde satacak bir şey bulunmuyor. Bu süre de markaya, uğradığı zararının yaralarını sarmak ve stratejik açıdan doğru pazarlama platformunu oluşturmak için süre tanıyabilir

SAAB'ın çalışanları ise hem firmalarına çok sadık hem de çoğu yetenekli ve tecrübeli. Ama hala SAAB gibi küçük bir şirkette GM'nin çok fazla olan hiyerarşik yapısı var ve çok uyumlu bir işleyiş sergilemiyor. Ayrıca SAAB'da şu anda olması gerekenden çok fazla çalışan var ve bu konuda da yapılması gerekenler var.

Beijing Auto ile yapılan anlaşmanın nasıl formüle edildiğine de dikkat etmek gerekiyor. Anlaşmanın koşullarının sağlanması için burada bazı yükümlülükler olabilir.

İSİM TEKRAR KULLANILMAYABİLİR

Eğer, SAAB iflas ederse büyük ihtimalle SAAB isminin tekrar kullanılması da mümkün olmayacak. Çünkü bu isim SAAB Automobile ya da SWAN tarafından kontrol edilen iştiraklerin değil. Bu isim hakkı askeri Company SAAB ya da Scania'ya ait olabilir. İsim hakkı sadece anlaşma gereği SAAB Automobile'e verilmiş. Duyduğum kadarıyla, isim hakkını satanlar şirket iflas ederse büyük ihtimalle bu hakkı satmayacaklar ya da satsalar bile bu tamamen değişik şartlar altında olacak.

SAAB fabrikası ise oldukça iyi durumda ve bakımlı. Bu varlıklar açısından iyi bir şey ancak eğer doğru anlıyorsam büyük kısmı Swan tarafından zaten satılmış durumda.

SİYASİ BASKI VAR

SAAB'da siyaset baskısı da oldukça yoğun şeklide hissediliyor. İsveç hükümeti SAAB'daki gelişmeler çok önem veriyor.

Yukarıdakilerin hepsi SAAB'ın şu andaki durumunu nasıl gördüğümün kısa bir özeti. Sizinle işbirliği yapıp bir ekip oluşturmaya hazırız. Ancak, bütün bakış açıları Türkiye'den ortakların da katılımıyla birlikte dikkatlice gözden geçirilmeli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!